20

18 3 0
                                    

   Uzun geçen bir günün ardından Asena, evine döndüğünde bir hayli yorgun görünüyordu. Geç olmadan yola çıkmış olsa da evine vardığında neredeyse gece yarısı olmuştu. Kaan ortalıkta gözükmüyordu. Bu sebeple kontrol etme içgüdüsüyle sadece gözlerini kapatıp onu düşündü. Gözünün önünde yatağına yatmış, mışıl mışıl uyuyan bir Kaan belirince gözlerini açtı ve odasına geçti.

  Yatağının üstünde Elizabeth'i gördü. "Merhaba kedicik. Bugün çok yoruldum." sözleriyle gülümseyerek onu selamladı. Yatağın ucuna oturarak üstünü değiştirdi ve arkasını döndüğünde Raziel "Sırtındaki iz, bir doğum lekesi değil, annenin seni bu evrende her şeyden korumak için bıraktığı bir sembol olmalı." eş zamanlı olarak konuşmuştu. 

  Asena "Anlamadım, nasıl yani?" dediğinde ise karşılık olarak "Annenin kim olduğunu da sanırım sana söylemediler." cevabını aldı. Sahiden de bu konuda ona hiçbir şey bahsetmemişlerdi, garip bir şekilde o da hiç düşünmemişti. İçinden 'Muhtemelen Roza CAST, bunu düşünmememi sağladı. Ya da Lulu!'  diye düşündü.

  Tam karşısında holografik bir görüntüyle duran Raziel'e "Sen bahsedeceksin ama değil mi?" dedi. Raziel tam anlamıyla ışık hızıyla cevap vermeye  başladı: "Annen, tüm evrenlerin özelliklerine sahip olan ve mucizevi bir şekilde yaratılan tek insan. Ama ona insan demiyorlar, Tanrı'nın kızlarından biri olduğunu söylüyorlar. Gördüğün gizemli kadını hatırlıyor musun?" 

  Asena bu duyduklarından sonra zihnine yöneldi. Jack ROY'un odasına girecekken duyduklarını hatırladı. Anımsadığı kadarıyla o kadının saçları kızıl, teni bembeyazdı. Odada Jack'e,  Elina ve Boris konusunda ihmal yapıldığından bahsetmişti. Sonra aklına gelen sözlerle Raziel'e "Onu bu işe karıştıramam dediği kişi ben miydim?" dediğinde henüz idrak edemiyordu.

  Onay aldığında daha fazla şey duymak istediğini belli ederek öylece durunca Raziel "Evet, sendin." dedi ve bir anda ortadan kayboldu. Asena buna sinirlenerek "Tam şuan da gitmemelisin." diye istemsizce bağırdı. Bunun farkına varınca da sessizce bekledi. Neyse ki Kaan, derin uyuyordu ve muhtemelen onu duymamıştı bile.

 Hiçbir şey düşünecek hali kalmamıştı, yatağına uzanarak yanındaki hırıltılı bir şekilde uyuyan kedisine sarıldı. Ve o da gözlerini uykuya dalmak üzere kapattı. 

  İnsani bedeni uykuya dalan Asena, kendisini koskocaman bir uçurumun başında buldu. Buradaki havanın henüz kararmamış olsa bile iç karartıcı olduğunu hissetti. Etrafına bakındığında çevrenin geri kalanı ormanla kaplıydı. Tam karşısında bir uçurum daha fark etti. Ama o daha ufak gibi gözüküyordu.

  "İki uçurum." dedi ve ekledi: "Sima Humboldt ve Sima Martel." 

  Sonrasında Raziel'i gördü. Ona Elina ve Boris'in oraya buradan girdiklerini söyleyince Asena, dibinde olduğu uçurumdan aşağı daha dikkatli bakmaya başladı. Tam o sırada bir rüzgar esti ve kendini yatağında sıçrayarak kalkarken buldu. 

 Tam karşısında Roza CAST, dikilmişti. Kızgın bir şekilde ona bakıyordu. Asena, ona "Ben ne olduğunu anlamadım?" dedi. Şok etkisinde gibi hissetmişti kendisini. Çünkü aniden uyanmıştı. Roza CAST "Orada ne işin vardı?" dediğinde Asena "Uyumak istedim ve kendimi orada buldum." dedi. 

 Roza CAST "Kontrol dışı gerçekleşmesi senin için tehlikeli bir durum. Kurtarmasaydım, ne olacaktı acaba?" sözlerini sıralayarak ekledi: "Zihnimiz bizi bilmediğimiz bir yere götüremez. Sima Humboldt uçurumunun başındaydın. Bu konu hakkında neleri bildiğini iyiliğimiz için öğrenmem gerekiyor."

 Asena ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi. Sessiz kalınca bu sefer kadın "Lulu seninle ilgilenmek ile görevliydi. Bu yüzden ikinizi de ben sorgulayacağım." sözlerini sıraladığı sırada Kaan odaya uykulu bir halde "Ne oluyor Asena?" diyerek girdi. 

 Bu sayede Roza "Artık üç oldunuz." dedi. Kaan anlamsız gözlerle bakarken Asena, ona yanına oturmasını söyledi. Hemen Lulu da ışınlanma yoluyla aralarına dahil olunca Roza, bu üç genci karşısına almıştı. Sadece karşılarında dikilip birilerinin ona bir şeyler anlatmasını bekliyordu.

 Asena artık bahsetmeye karar vererek "WASRO'nun Sima Humboldt'a gezi düzenlediğini biliyordum." konuşmaya başladığında Roza tüm dikkatini ona vermiş bir şekilde dinliyordu. Asena sözlerine devam etti: "Elina ve Boris, o geziye gittiler. Onları bulamadım." 

 Roza duyduklarına karşılık "Ve sen de WASRO ile çalışma kararı aldın." cevabını verdi. Asena onun bu cevabını umursamayarak "Benim varlığımdan daha önce haberdardınız, neden Elina ve Boris'in oraya gitmesine izin verdiniz?" sorusunu kırgınlıkla yöneltti.

 Roza CAST "O geziyi, Dalyn Bey düzenlemiş. Görevli kişiler dışında kimse geziye gidecek kişilerin nereden geldiklerini ve kim olduklarını bilemez. Bu konuda sonuna kadar haklısın, sana başka soracağım bir şey yok." Karşılığında duyduğu bu sözlerle kendini tam anlamıyla çaresiz hissediyordu. Belli ki karşısındaki kadın, neler olduğunu ona hala bahsetmeyecekti.

 Lulu ona yavaşça sarıldığında, Roza CAST "Artık Selena aramızda olmadığına göre Lulu, Bilim Departmanı'nın elemanı sensin." dedi. Kaan "Hiçbir şeyi anlamıyorum, ona ne oldu?" dediğinde Asena'dan onun öldüğü cevabını almıştı.

 Onunda bilmesi gerektiğini düşündüğü için Roza, olayın nasıl gerçekleştiğini anlatınca Kaan şaşkınlıkla "O zaman kitabı yok edenler de onlardı." ağzından çıkanlara engel olamadı.

 Roza CAST, duyduklarıyla ona odaklandığında bir şeyleri gizlediğini fark etti. "Bana her şeyi anlatacak mısın?" dedi. Böylece Kaan, kitabı Selena ile bulduğundan, onu ilk başta farklı bir isimle tanıdığından bahsetti. Ve ardından "O zaman Selena'yı bir Aswang ele geçirmişse o kitabı yok edenler de onlardı." sözlerini eklediğinde Asena'nın içgüdüleri ona bir şey söyledi.

 Asena bir anda "Ve belki de onlar bu kitabı var ettiler." dedi. Lulu ise ona "İyi de o zaman neden yok etme gereği duydular?" tepkisini vermişti. Roza CAST müdahale etme isteğinden dolayı "Muhtemelen ilgi çekmek için." sözleriyle araya girdi. Şimdi karşısındaki gençler ona merakla bakıyorlardı.

 Roza CAST "Asena, sevdiklerini kaybettin ve bulamadın. Onları bulmaya çalıştığını biliyorum. Ve bence yaratıklar da biliyor. Seni tuzağa çekmek için böyle bir şey yaptılar. Kaan'ı da ele geçirmek istemeleri senin içindi. Bu böyle olmaz, hiç biriniz güvende değilsiniz." uzun konuşmasından sonra Asena artık bunalmış hissediyordu.

 "Elina ve Boris neredeler? Helen'i duydum, yaratıklarla savaş varmış. Şimdi de yaratıkların tuzağından bahsediyorsunuz. Üstelik bana annem de dahil olmak üzere hiçbir şey hakkında bilgi vermiyorsunuz." cümlelerini bir hiddetle sıraladı. 

  Roza CAST, yalnızca Lulu'ya bir zihin mesajı yollayarak oradan ayrıldı. Asena buna karşılık sadece öfke hissetmişti. Bunu gören Lulu "Sakin ol. Unutma sen Hagiler ve tüm yaratılmışlardan üstün bir varlıksın. İleride özelliklerimiz insanlara aşılanabilecek. Olumsuzluklarla tüm kainatlarda iyiliği sağlayamazsın." rahatlatmak istercesine konuştu. 

  Kaan da ona yardımcı olmak istercesine "İlk buraya geldiğim günleri düşün, hiçbir şey bilmiyorduk. Ne olursa olsun, şu zamana kadar sakin kaldık. Sen iyi ki varsın Asena." dedi ve hafifçe onun eline dokundu. Asena o saf enerjiyi hissetmişti. Ona gülümsedi ve "Sen de iyi ki varsın. Benden kaçmadın, beni kabullendin." sözlerini söyledi.

 Lulu ise onun rahatladığını hissedince Roza CAST'ın ona ilettiği mesajdan bahsetti. Bu bir rica değil emirdi. Ve birçok kişiyle beraber artık daha korunaklı bir yerde yaşamaya devam edeceklerdi. Asena, değerlerine ve alışkanlıklarına bağlıydı. Bu yüzden evi ve yaşamının parçası olan her şey onun için ayrı bir öneme sahipti. Bu durum onu her ne kadar zorlasa da bazı şeylerden vazgeçmesi gerektiğinin bilincindeydi. 

SIMA HUMBOLDT Where stories live. Discover now