15| Belki Görüşürüz

786 105 69
                                    

Oy: 15
Yorum: 20

Jeongin, Minho'nun eski evine geldiğinde arkadaşına dönmüş ve dolu gözlerine daha fazla bakmak istemeyerek sitenin kapısını açıp içeri girmelerini sağlamıştı.

Minho'nun evin adresini nasıl hatırladığını bilmiyordu. Zaten bu halini de anlayamıyordu.

Kapının önüne geldiklerinde Minho hemen elini kaldırarak kapıyı tıklatmıştı.

Birkaç dakika sonra açılan kapıyla annesinin suratını görmüştü.

"Ah, özür dilerim efendim. Birkaç parça eşya almam gerekiyor da..."

Kadın şaşkınlıkla oğluna bakıyordu.

"Tabii."

Kadının, şaşkınlığını bir kenara bırakıp geri çekilerek açtığı boşluktan içeri geçmişlerdi. Dışarıda ağabeyinin ayakkabısını görmediğinden evde olmadığını anlamıştı.

Hızla odasına gitmiş ve alması gerektiği eşyalarını, kıyafetlerini alarak son kez odasına bakmış, daha sonra oradan ayrılmıştı.

Aşağıda salonda oturmuş televizyon izleyen babasının onu görmediğini anlamıştı.

Adam hissetmiş gibi bir anda ona bakınca donakalmıştı.

"Şey, merak etmeyin! Ben bir daha asla sizin yanınıza gelmeyeceğim. Sadece almam gereken şeyler vardı. Size iyi günler!"

Kadın ve adam hala şaşkınlıklarını üzerlerinden atamamışlardı.

"İğrençsiniz." dedi Jeongin onlara kötü kötü bakarken.

Minho, hemen onun yanına gitmişti. Kolundan tutarak kapının önüne getirmiş ve hemen evden çıkarmıştı.

Binadan ayrılıp siteden çıktıktan sonra Minho Jeongin'e dönmüş ve hemen konuşmaya başlamıştı.

"Jeongin, yardımların için- yardımlarınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Bana bakmak zorunda değildiniz ama bunu yaptınız. Hayatınızı çalıyormuşum gibi hissediyorum ve bunu istemiyorum. Bu yüzden... belki görüşürüz."

Jeongin, Minho'nun hemen onun yanından ayrılmasıyla konuşamamıştı.

Minho hızla geçtiği sokakların neresi olduğunu bile bilmiyordu. Hiçbir zaman bu sokaklardan tek geçmemişti ama şimdi... şimdi ağabeyi bile yanında değildi.

Koşarken birine çarpmasıyla yere düşmüştü.

"Özür dilerim. Bugün çok dikkatsizim. Çok özür dilerim." demiş ve yerden kalkarak ona şaşkın bir şekilde bakan çocuk karşısında eğilip kalkmaya başlamıştı.

"Hey, sorun yok."

Çocuğun gülümseyerek konuşması onu bir nebze de olsa rahatlamıştı.

"Adın ne senin ufaklık?"

Minho, kendi yaşlarında olan çocuğun neden böyle bir hitap şeklini kullandığını bilmese bile kızarmış yanaklarıyla ona cevap vermişti.

"Minho, Lee Minho."

Çocuk elini karşısındaki bedene gülümseyerek uzattığında Minho da ona karşılık vermişti.

"Kaç yaşındasın sen?"

Çocuğun sorduğu soru ile Minho elini çekmişti.

"Onuncu sınıfa gidiyorum."

Karşısındaki çocuk ona şaşkınca bakarken Minho, bu bakışlardan rahatsız olduğunu hissetmeye başlamıştı.

Little Space ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon