18| Üçlü

886 90 50
                                    

Oy: 15
Yorum: 25

Jeongin'in hayatı her ne kadar harika gibi görünse de değildi. Annesi ile babası boşanmış ve babasının adını bile ara sıra unutur olmuştu.

Annesi zengin bir kadındı, belki de dünyadaki en zengin kadın. Ancak oğlunu hep parasıyla mutlu etmeye çalışmıştı. Jeongin bundan her ne kadar nefret etse de bir şey diyemiyordu.

O ne anne sevgisini düzgün bir şekilde görebilmişti ne de baba sevgisini... Bu sevgisini aşık olduğu çocuktan beklemişti ancak bu sevginin farklı bir sevgi olduğunu anlayamamıştı.

Düşündükleriyle daha çok gözleri doldu. Neden her zaman hayatında yarı yolda bırakılmak ya da sırf yaptığı bir hatadan dolayı üzülmek zorunda kalıyordu ki?

Hoseok, yeni tanıştığı bedenin bu halini gördüğünde ona hayır diyemeyeceğini biliyordu. Bir şeylerin ters gittiğini de biliyordu ancak bu çocuk için ters gitmesi bile iyi bir durum gibi görünüyordu.

"Hm hm..." kısa bir mırıltıyla onu onaylayıp Minho'yu da alarak okulun arkasına gitti. Hemen okul duvarlarına tırmanıp bahçenin içinden çıktılar. O sırada okuldaki öğretmenlere yakalanmak Minho'nun umurunda bile değildi. Jeongin berbat görünüyordu.

Hemen arkadaşının yanına koştu. Kollarını iki yana açarak Jeongin'in yanına gelmesini bekledi. Jeongin'se bunu kaçırmayarak hızla Minho'nun yanına gitti. Kollarının arasına girdiğinde Minho'ya sarılabilmenin çok güzel olduğu yüzüne tokat gibi çarpmıştı.

"Geçti Jeongin, geçti. Hyungum seni üzen kişileri bulacak ve onlara hadlerini bildirecek dedim ya sana! Sen bana güvenmiyor musun?"

Hyunjin'in adı gecince bile Jeonginin gözü dolmuştu. Onun hakkında konuşmak bile şu an onu üzüyordu.

Bunu fark eden Hoseok, Minho'nun koluna dokunarak dikkatini üzerine çekmeyi başardı.

"Minho bence onun üzgün olmasının sebebi hyungun."

Jeongin, Minho'dan ayrılarak yanlarındaki bedene baktı. Bu adamın Minho'ya zarar vermeyeceği yüzünden belliydi.

"Sen Minho'nun yeni arkadaşı olmalısın... Ben Jeongin." dedi gülümsemeye çalışarak.

Hoseok'un kalbi çocuğun iyi görünme çabasına karşın burkulsa bile o da gülümsedi ve onun elini tutmak için uzatılan eli tuttu.

"Benim adım da Hoseok. Evet, Minho ile bu birkaç günde o kadar yakınlaştık ki... Her neyse, çantalar içeride kaldı. Arkadaşımı arayayım da çıkış vakti getirsin. Siz konuşun lütfen." dedi Hoseok, Minho'ya tekrar sarılıp ayrılan bedene hitaben.

"Ah, peki."

Hoseok yanlarından ayrıldığında Minho direkt Jeongin'e baktı.

"Hyungum mu bir şey yaptı yani sana?"

Jeongin kafasını aşağı yukarı sallayarak onu onayladı.

"Yani kısmen. Sen gittikten sonra hepsi beni suçladı işte. Her ne kadar duygusal bir insan gibi görünmesem de öyleyim ve bu ister istemez canımı yaktı. Chan dışında herkes bana karşı dolmuş gibiydi. Chan hatamı güzelce anlatırken diğerleri sadece benim üzerime geliyorlardı. Sanırım senin gibi onlardan uzaklaşsam daha iyi. En azından onları üzen biri olmaz hayatlarında, değil mi?"

Minho, karşısındaki güzel bedeni dinlerken kaşlarını çattı. Nasıl diğerlerinden uzaklaşırdı ki?

"Bunu nasıl yapacaksın peki?"

"Senin yaptığın gibi."

Minho, Jeongin'den duyduğu kelimelerle kafasını eğmiş ve ne diyeceğini bilememişti.

Little Space ✓Where stories live. Discover now