Yazar Notu: Argo, küfür, şiddet, cinsellik, sigara, alkol, madde gibi içerikler vardır. Yetişkin okurlar için uygundur.
Çocukluğundan gelen bir şiddet ve kan travması olan üniversite öğrencisi Firuze; zincirlerin varlığını yadsırken, ıssız orman kuy...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
3- KORU
Feridun Düzağaç - Alev Alev
28 Kasım 2017 / Salı
Sabah Muhammet'i okulda yakalamış, nihayet konuşmaya ve beni dinlemesine ikna etmiş, onunla konuşacağım saati bekliyordum. Öğleden önceki dersimde molaya çıkmadan modellemem gereken ürünün çizimini bitirmiştim ve bu sebeple dersten yaklaşık kırk dakika erken çıkmıştım.
Avludaki ana kantinde tek başıma oturuyor, çay içiyor ve henüz önceki gece olanlarla ilgili düşünüyordum. Ferit'in son attığı mesaja cevap vermemiştim. Zaten mesajı attıktan sonra sızdığını ve cevap beklemediğini tahmin ediyordum. Okula geldiğim sabah saatinden beri ne onu, ne de Akın ve Bora'yı görmüştüm. Dersleri olup olmadığını bilmiyordum fakat geç uyuduklarından ve gece alkol aldıklarından dolayı, sabah dersleri olsa bile o derse girmeyeceklerini tahmin ediyordum. Kasvetli hava, sanki iç karışıklığıma daha da tuz biber oluyordu.
Ferit'in gece söyledikleri, biraz da olsa üzerini açtığı kartları ve bana olan yaklaşımı kafamı git gide kurcalamaya başlamıştı. Oysa bana açtığı her kartın bir soru işaretini silmesi gerekmez miydi? Bahsettiği sınırlar, tebeşir, silgi, çabaladığını söylemesi ve son söyledikleri, belki de alkole dayandırabileceği unsurlardı. Bu sebeple üzeri açılan kartların aslında daha da kapandığını düşünüyordum.
Tüm cevaplar ondaydı. Tepkileri, mimikleri ve gözlemleyebileceğim diğer tüm şeylerde gizliydi aradığım cevaplar. Aramızda geçen diyalogdan henüz kimseye bahsetmemiştim. Kızlara bahsettiğimde büyük bir reaksiyon alacağımı biliyordum. Ancak bunu daha önce de deneyimlediğimden ve hüsranla sonuçlandığından, bir süre de olsa bu olanları içimde tutmaya niyetliydim. En azından bir şeyleri önce kendim anlamam gerekirdi.
Kendimi olumsuz olan seçeneğe hazırlıyor, beklentimi düşük tutuyordum. Çünkü yüksek beklenti, her zaman hayal kırıklığı ile sonuçlanırdı. Bu da daha önce kalbim parçalanarak deneyimlediğim bir şeydi.
"Günaydın Firuze! N'aber?" Sağımdaki sandalyeyi çekip oturan Ferit'ti. Hemen yanında beliren Akın ise karşımdaki sandalyeyi ağır ağır çekti. Uykusuzluklarını yüzlerinden okusam da Ferit oldukça neşeli görünüyordu. Bu, kesinlikle beklediğim bir şey değildi.
Akın da tam karşıma oturduğunda gözlerim Bora'yı aradı. "İyidir, sizden?" diye sordum etrafa bakınarak. Akın sessiz kalırken Ferit, "İyidir, biraz uykum var ama halledeceğim." dedi gülerek. "Bora yok mu?" diye sordum ortaya. Uykusuzluktan hafif şişmiş gözlerini öğrenciler üzerinde gezdirerek, "Yok, arabayı bakımdan alacakmış, gelirken bıraktım sanayiye ama gelir bir saate." dedi.
Gözlerim Akın'a döndü. Kollarını masaya yatırmış, başını ise kollarına gömmüştü ve muhtemelen uyuyordu. "Bu nasıl derse girecek bu hâlde?" diye sordum gülerek.