14 - HAVAİ FİŞEKLER

376 57 194
                                    

Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin 🙏🏻

Sosyal medyada alıntı ve yorumlarla kitaba destek olabilir, alıntılarınızı ve yorumlarınızı #SiyahÜzümBuğusu ve #SÜB hashtagleriyle paylaşabilirsiniz. 💙

Keyifli okumalar 💙

14 - HAVAİ FİŞEKLER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14 - HAVAİ FİŞEKLER

Hüsnü Arkan & Cem Adrian - Gönül Yarası

31 Aralık  2017 / Pazar

Önümdeki dizüstü bilgisayar ekranında açık olan 3DsMax penceresindeki yarım kalan sürahi modellemesi ile bakışıyorduk. Bekleyen iki maketim, çalışmam gereken iki teorik sınav ve bir marker boyama vizem vardı cam sürahi gibi beni bekleyen. Benim ise beklediğim çok başka şeyler vardı.

O evden sessizce çıkıp gidişimin üzerinden on bir koca gün geçmişti ve bana kırk yıl gibi hissettirmişti. Annem ve babam gelip gitmiş, okula ise adım dahi atmamıştım. Telefon ekranımda adını görmemiş, kokusunu hiç duymamıştım. Kokusunun bağımlısı olduğumu anladığım on bir gündü geçip giden. Annem ve babama her ne kadar kafamın dağılmasına farkında olmadan yardımcı oldukları için minnet duysam da, benimle kaldıkları beş gün boyunca yine de eksik hissetmiştim. Onlar da bu durumu hissetmiş ve yılbaşını benimle geçirmedikleri için onlara kızdığımı zannetmişlerdi.

31 Aralık günüydü artık. Saat 23:02 idi. Yalnızdım, öfkeliydim, karışıktım. Öfkemi yine ona kusmak istiyordum fakat ona öfke kusmaktan çokça uzaktaydım. Ona yabancıydım, karşısına çıkmıyordum; karşıma çıkmayacağı konusunda verdiği sözü tutacağını bildiğim için. Söz veren ben değildim. Fakat o verdiği söze sadık kalırken kalbi parçalanacak olan bendim. Onun tutacağı sözden kaçıyordum ben, ondan değil. Fakat yine de on bir gündür göğsüme oturan ağrının sebebi de; sözünü bozmasını istememden başka bir şey değildi.

O on bir günde bir kez nefesini duymuştum yalnızca. Evinden sessizce gözyaşı dökerek çıktığım günden beş gün sonra, telefonda konuşmayı hiç sevmeyen ve aramak gibi huyları da pek olmayan Bora aramıştı beni. Nasılsın, öylesine bir arayayım dedim, maketler nasıl gidiyor, annenler nasıl, nasıl kaldırdı Fenerbahçe Euroleague kupasını ama, gibi bahaneler koymuştu cebine.

Annemleri salonda bırakarak Bora ile yaklaşık kırk beş dakika boyunca saçma sapan şeylerden konuşmuş, devamlı olarak, ''Sen aramazdın Bora böyle, hayırdır?'' deyip durmuştum laf arasında.

Aldığım cevap ise hep aynı olmuştu; ''Arkadaşımı arayamaz mıyım kızım, Allah Allah?!'' Konuşma sakız gibi uzarken bir noktada Bora'nın sesine arkadan duyduğum bir nefes sesi karıştı. Tebessümle gözlerimi sıkıca yumdum; tahminimin doğru olması beni içten içe kızdırırken aynı zamanda yüzüme dolu dizgin bir gülümseme sürmeye çalışıyordu.

SİYAH ÜZÜM BUĞUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin