dad.

185 17 0
                                    

Okula gitmek için hazırlandığım sırada annem aradı. Önemli bir şey konuşacakmış bu yüzden eve gelmemi söyleyip telefonu kapattı. Ne hakkında konuşacağımızı düşünerek hazırlanıp evden çıktım ve otobüs durağına yürüdüm. Anlaşılan bugünlük okulu ekecektim ama içimde bir sevinç vardı bunu yaptığıma dair. Çocukken hasta numarası yapardım okula gitmemek için. Annem çok endişelenirdi akşama kadar çorba ve lapa yedirir, uyumamı sağlardı. İyi olduğumu bildiğine emindim çünkü ateş düşürücüye her baktığında gördüğü derece aynı olurdu ama yapmacık bir tavırla oyunumu devam ettirmek istermiş gibi "Şimdi biraz daha düşmüş." deyip dudaklarını alnıma bastırırdı. O anıları hatırladığımda gülümsedim. İki gündür içimi sıkan durumdan uzaklaşmıştım biraz da olsa. Otobüs yaklaştığında ayağa kalktım ve bindim, pek fazla kimse yoktu bu yüzden boş bulduğum bir yere oturup kulaklıklarımı taktım ve şarkı açıp dinledim.

Sonunda eve vardığımda zili çaldım. Annem kapıyı açtığında sıkıntılı bir hâl içerisindeydi. Eliyle içeriyi işaret ettiğinde içeri girip ayakkabılarımı çıkardım. Salona girdiğimde onu görmeyi beklemiyordum.

"Oğlum."

Şaşırmıştım ve sıkmış olduğum yumruğumu yüzüne indirmemek için zor tutuyordum kendimi. Yaklaşıp bana sarılmak istediğinde de dokunmaması için geri çekildim.

"Bunun için mi çağırdın?" dedim anneme bakarak.

"Dinle lütfen." dedi annem.

"Neyini dinleyeceğim ya?" diye bağırdım.

"Minho, sakin ol lütfen çocuğum. Baban bizi özlediği için gelmiş."

"Benim böyle bir babam yok. Özleseydi arardı, sorardı. Bunca zaman neredeydi?"

"Soruların var oğlum, izin verirsen cevaplayayım." dedi o adam.

"Sen kes sesini." diye bağırdım.

Hepimiz ayakta dikilmiş birbirimize bakıyorduk.

"Ben gidiyorum."

"Minho, gitme." diye kolumu tuttu annem. Gözümden damlayan yaşa engel olamadım, göz yaşım çenemi bulduğunda da kalbimde biriken acıya öfkeyle baktım.

"Ben yıllarca sizi aradım." dedi.

"Yerimiz belli. Yalan söylemeyi kes. Ne oldu bataklığa mı saplandın, borcun mu var? Yıllar sonra bizi özledin diye çıkıp gelmeyecek kadar kalpsizsin de çünkü ondan soruyorum."

Dilimdeki oklar bir bir hedefini bulduğunda annemin kolumu tutan eli gevşedi.

"Sen niye alıyorsun bu adamı eve?"

"Biz hâlâ evliyiz, biliyorsun." dedi.

"Öyleyse boşanma evraklarını hazırla." deyip evden çıktım ve ikisini baş başa bıraktım. Üç kişilik bir ailem yoktu benim. Hayatımda ikiden fazlaya yer yoktu asla.

Eve döndüğümde salona gittim ve yere uzandım. Ruhuma bir şey daha saplanmıştı artık. Son 3 hafta içerisinde o kadar çok olay yaşamıştım ki bünyem kaldıramıyordu. Tekdüze giden hayatım bir anda karmakarışık bir hâle gelmiş ve zaman benden bağımsız akıp gitmişti.

Gelen bildirim sesiyle telefonu elime aldım. Jisung yazmıştı.

"Acil şuna bak.
link"

Linke tıkladığımda Felix'in hesabı çıktı karşıma. Bang Chan ile karşılıklı gülüştükleri bir foto atmıştı. Altında da şu yazıyordu:
"Seninle gülmek yaşamımı daha anlamlı kılıyor."

Yazdığı şeyi okuduğumda gözlerimi devirdim. Gerçekten anlamamazlıktan geliyordu. Bang Chan onu sevmiyor ki beni seviyor. İçimde kabaran kıskançlığa bakıp deli gibi gülmeye başladım. Beni ne hâllere sokmuştu bu adam inanamıyorum ya. Kendimi engelleyemeyip fotoğrafının altına yorum yaptım.

so, why did you hurt me? /minchanWhere stories live. Discover now