10

544 57 20
                                    

Elinde tuttuğu telefonla uzun zamandır bakışıyordu. Tek bir temasıyla başlayacak çağrıyı bir türlü başlatmak için cesareti gelmiyordu. Alfasıyla güzel geçen yürüyüş sabahından sonra eve geldiğinde resmen bir kaosun içine düşmüştü. Ailesinden haber vermediği ve telefonuna cevap vermediği için binbir türlü laf yemişti. Yaptığının sorumsuzca bir şey olduğunu bilse de dayanamayarak sert çıkmıştı. Sonuç olarak iki gündür babasıyla konuşmuyorlardı.

Kahvaltıya ya da akşam yemeklerine katılmıyordu. Bu babasını daha çok kızdırsa da oğlunun inatçılığına alışmıştı. Louis ise evde çok bunalmış hissediyordu. Çok acıkmadığı sürece odasından çıkmıyordu. Numarasıyla bakıştığı alfasının yorgun olup olmadığını bilmediği için dışarı çıkmayı teklif etmeye çekiniyordu.

Harry'nin tartışmadan haberi yoktu. Zaten o günden sonra da sadece birkaç kere mesajlaşmışlardı. Louis onun bu tutarsız davranışlarından da yoruluyordu. Yanındayken çok yakınına giriyorken eve döndüklerinde Louis'ye zoraki katlanıyormuş gibiydi. Bu kadar bunalmış hissetmesinin üstüne sızlayan burnunu çekti. Telefonun tuş kilidini kapatıp üstüne kalın bir şeyler giyinerek odadan çıktı.

Botlarını ve montunu giyerken yanına gelen kız kardeşine çevirdi gözlerini. "Nereye gidiyorsun?"

"Biraz yürüyeceğim."

"Seninle gelmemi ister misin?" başını iki yana salladı.

"Biraz yalnız kalmak istiyorum. Ormanda biraz yürüyüp dönerim." dedi sesini biraz yüksek tutarak. Annesinin dinlediğini bilerek onun duyacağı bir ses tonu kullandı. Onunla arasında büyük bir problem olmasa da kendisine kızgın olduğunu biliyordu. Kız kardeşi gülerek onun koluna vurdu.

"Telefonum sürekli yanımda olacak."

"Teşekkür ederim benim minik alfam." diyerek onun yanaklarını öptü. Kız kıkırdayarak geri kaçtı.

"Ciddiyim Louis. Geç kalacaksan falan haber ver." deyip imalı bir şekilde baktı. Louis onu gözlerini kısarak süzdü. Ne ima ettiğini anlamamış olsa da onaylayarak evden çıktı. Louis onu anlamasa da alfa olan kız kardeşi Louis'nin kimin yanına gidip geldiğini az çok tahmin edebiliyordu. Üstüne sinen alfa kokusu havadan uçup gelmiyor olsa gerekti.

Louis evlerinin arkasında kalan orman yoluna doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada kulaklıklarını takmış telefonundan rastgele bir şarkı açmıştı. Adımları yavaştı. Soğuk hava saçlarını uçuştururken kulaklarının üşüdüğünü hissediyordu. Derin bir nefes alarak olduğu yerde durdu. Birkaç saat önce yağmış olan yağmurun kokusu burnuna doldu.

Şarkı durup cebindeki telefon titremeye başladığında isteksizce cebinden çıkardı. Ekranda gördüğü isim dudaklarından heyecanlı bir nefes bırakmasına neden oldu. "Alo?"

"Merhaba Louis, nasılsın?"

"İyiyim, sen nasılsın?"

"İyiyim." deyip birkaç saniye sustu. "Okuldan çıktım ve sizin yerleşke yakınlarındayım. Eğer başka bir planın yoksa birlikte bir şeyler yapalım mı?"

"Bir planım yok. Yürüyüşe çıkmıştım."

"O halde gelip seni alayım mı?" Louis etrafına bakındı.

"Ormanın içindeyim şu an. Ben ana yola doğru yürüyeyim, orman çıkışından alırsın beni." 

"Eğer arabayla girebileceğim bir yerse sen yorulma, gelip alayım."

"Arabayla girmen imkansız. Çıkışa doğru yürümeye başladım bile ben." deyip yönünü değiştirdi.

"Üstünü kalın giyindin mi?" Harry'nin araba kullandığı arkadan gelen motor sesinden belliydi.

Stubborn Omega | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin