28

272 41 5
                                    

Eve girdiğinde sessizlik karşıladı onu. Gelirken aldığı hazır yemekleri mutfağa bırakıp yatak odasına gitti. Omeganın uyuduğunu görünce yüzüne yayılan gülümsemeyi engelleyemedi. Banyoya gidip elini yüzünü yıkayarak yatak odasına geri döndü. Yatağa omegasının yanına yattı. Louis'nin uzayan perçemi yüzüne dökülmüştü.

İşaret parmağıyla onun perçemini yana ittirip yüzünün açığa çıkmasını sağladı. Louis derin bir nefes alarak alfaya biraz daha yaklaştı. Harry onun yüzünü incelerken iç geçirdi. Bazen Louis'nin gerçekliğini sorguluyordu. Kirpiklerinin kusursuz dizilişi, gül kurusu dudakları, yüzüne orantılı burnu, bir heykeltıraşın elinden özenle çıkmış gibi görünen elmacık kemikleri…

Dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak gözlerini kapattı. Omeganın açılmış olan belini okşadı. Sabah sekizde evden çıkmıştı, şimdi ise saat akşam altıyı biraz geçmişti. Eşini çok özlemişti. Dudaklarını bir kere daha gül kurusu dudaklara bastırdı. Louis derin bir nefes daha alarak gözlerini kırpıştırdı.

"Harry?"

"Benim, bebeğim." diyerek yanağını okşadı.

"Ne zaman geldin?"

"Yeni geldim. Biraz daha uyuyabilirsin istersen."

"Uyumayacağım ama biraz sarılabiliriz." Harry onu kolları arasına aldı. Louis başını alfanın göğsünde dinlendirirken gözlerini kapatmıştı tekrar.

"İyi misin?"

"Evet. Bugün bizimkileri görmeye gittim, yorulmuşum." Harry ona daha sıkı sarılarak kolunu okşadı. "Senin günün nasıldı?"

"Aynı, sıradan, sıkıcı. Seni özledim." Louis gülümsedikten sonra dudaklarını büzerek öpmesini bekledi. Harry onu bekletmeyerek öptü. "Dışarıdan yemek aldım. Acıktığın zaman söyle ısıtalım." başını sallayarak onayladı.

"Bugün Ellie bizimkilerde yemeğe davetliymiş."

"Öğle saatlerinde aradı, haberim var. Babanla giderek buzları eritiyorlar."

"Öyle görünüyor. Hala en sevdiği yeğeni benim değil mi?" diye alayla konuştu.

"Aksi mümkün değil. Biraz zevk sahibi olan, o ailede en çok seni sever."

"Kendini mi övmeye çalışıyorsun?" diyerek güldü.

"Bir tanecik aşkım bu kadar mükemmel olmasaydı böyle cümleler kurmazdım." Louis onun çene kemiğine dudaklarını bastırarak bir süre orada oyalandı. "Sana suşi aldığımı bilsen beni böyle öper miydin acaba?" Louis hızla geri çekildi. Hemen kaşları çatılmıştı.

"Şaka yapıyorsun, değil mi?" Harry onun yüzündeki dehşet ifadesine güldü.

"Elbette şaka yapıyorum. Senin sevmediğin bir şey bu evin önünden bile geçemez."

"Sana yeme demiyorum. Kendini ben sevmiyorum diye yememek zorunda hissetme."

"Bundan sonra her şey ortak. Hem senin yemediğin yemeği ne yapayım ki ben?" Louis ona tekrar sokuldu.

"Bazen her şey hayal gibi geliyor. Sanki uyanacağım ve sen bana, bugün görüşelim mi, diye mesaj atacaksın."

"Buna neden olan şey ne?"

"Bilmiyorum. Yıllardır sevgili olsak ve şu anki durumumuza çok fazla zorlukla gelmiş olsak belki böyle hissetmem normal olabilir ama öyle de değil."

"Bence hakkımızı yeme, baban gibi bir faktörü ekarte ettik." Louis gülerek onu hafifçe dürttü.

"Babam hakkında konuşmaktan vazgeç artık."

Stubborn Omega | LarryWo Geschichten leben. Entdecke jetzt