30-Final

357 47 14
                                    

Kaşları çatık bir şekilde önündeki metne bakarken kulağının altında hissettiği öpücükle irkildi. Yazılara o kadar çok odaklanmıştı ki alfanın geldiğini duymamıştı bile. Gözlüklerini çıkararak ayağa kalkıp alfaya sarıldı. Gözlerinin acımaya başladığını bile yeni fark ediyordu.

"Artık dinlenme vaktin geldi."

"Çok az kaldı." Harry bir kere daha öptü kulağının altını.

"Hayır, bugünlük bitti. Seni özledim tüm gün. Bugün biraz birbirimize zaman ayıralım."

"Sen öyle diyorsan, öyle olsun bakalım." alfa hafifçe sağa sola sallanmalarını sağlarken omega gözlerini kapattı. Alfa ona ne zaman böyle sıkıca sarılsa tüm yorgunluğu yavaşça uçup gidiyormuş gibi hissediyordu. "Yemek yedin mi?"

"Evet, sen?"

"Dışardan bir şeyler sipariş ettim."

"O zaman bilgisayarını kapat, bende üstümü değiştireyim. Sonra bir plak koyarız pikapa, sarılmaya devam ederiz. Ne dersin?"

"Olur, bana uyar."

"Anlaştık." deyip omegayı öperek yatak odasına gitti. Louis bilgisayarındaki belgeyi kaydedip kapattı. Doktora yeterlilik sınavını geçmişti ve artık tez dönemindeydi. Geceleri geç saatlere kadar sürekli araştırma yapıyor, topladığı verileri düzenliyordu. Harry bazen bu durumdan çok şikayet etse de bir yandan da öğrencisinin bu kadar çalışkan ve istekli olması hoşuna gidiyordu. 

Harry geri döndüğünde rahat bir eşofman altı ve tişört giymişti. Hemen pikapın başına geçip en sevdiği plaklardan birini yerleştirdi ve çalıştırdı. Louis masanın üstündeki dağınıklığı hızlıca toparlayıp onun yanına geçti. Alfa kolunu beline sarında vücutları birbirine iyice yaklaşmış oldu. Alnını alfanın çenesine yaslayıp gözlerini kapattı.

"Bugün dans edemeyecek kadar yorgun hissediyorum." Burnunu onun çene kemiğine sürterek gözlerine baktı.

"Sarıldığımız sürece sorun yok." Yaklaşık olarak dört yıldır ne zaman plak çalsalar mutlaka bir şarkı da olsa dans ediyorlardı. Yıllardır gelenek haline gelmişti bu. Sarılmak iyileştirici bir güç gibiydi. Yorgun olduklarında, halsiz hissettiklerinde, kafalarını kurcalayan bir şey olduğunda, mutsuz olduklarında, mutlu olduklarında, kısacası her hislerinde sarılır ve hislerini birbirleriyle paylaşırlardı.

Arkada müzik çalarken koltuğa yan yana uzandılar. Louis, Harry'nin göğsüne sinmişti. "Günün nasıl geçti?"

"Okuldan geldikten sonra geçen haftaki quizlere göz attım. Sonra bir şeyler atıştırıp tez için bilgisayar başına geçtim. Sen neler yaptın?" Louis bir yıldır okulda araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. Bazı derslerin teori kısmını Louis anlatıyor, laboratuvarını Harry veriyordu. Böylece Louis hem okul ortamına alışıyordu hem de bilgilerini pekiştirmiş oluyordu. Hatta bazen laboratuvar derslerinde Harry'ye yardım ettiği bile oluyordu.

"Sen gittikten sonra bir süre depresyona girdim." Louis buna güldü.

"Yalancı."

"Kırıcı. Hiç yalan söylemiyorum. Sonra laboratuvara gitmem gerektiği için kendimi toparlamaya çalıştım. Dersleri böyle geç saatlere kadar yapmak zorluyor. Sadece yemek yemek için ara verdik. Yorucuydu. Hep eve gelip böyle sana sarılmayı hayal ettim. Tabii sen o kadar dalmışsın ki hiç ben aklına gelmemişim."

"Yok öyle bir şey. Sen benim hep aklımdasın. İstesem de çıkaramıyorum."

"Klişe romantik cümlelerini sırala bakalım Tomlinson." Louis gıcık olarak onun koluna vurdu. Louis doktorası bitene kadar babasının soyadını kullanacağını söylediğinden beri Harry ne zaman ona gıcık olsa ya da onu gıcık etmeye çalışsa iğneleyici bir şekilde soyadıyla sesleniyordu. Zaten çoğu öğrenci onların sürekli yan yana olmasıyla ilgili konuşmaya başlamışken bir de soyadlarının aynı olduğunu görürlerse büyük ihtimalle çekindikleri şeylerle itham edeceklerdi.

Stubborn Omega | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin