BAŞ BELASI

57.6K 1.5K 1.6K
                                    


Söner yangın birazdan, yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız.
Bir gün, bir yarım akşam...

~Behçet Necatigil


♬  (Tual ~ Tiryakinim) ♬

Zırhlı askeri araç köşeden dönüp ağır çekimde karargaha giriş yaparken Albay ve daha bir çok rütbeli asker gelen timi göğsü kabara kabara karşıladı. Gökyüzü bu gece daha kara, bu gece daha dingin ortalık. Bu gece şanlı bayrak daha bir nazlı nazlı salınıyor. Araç durdu. Önce tim komutanı Binbaşı Adar ASGAR indi araçtan. Koyu yeşilleri gezindi kendinden yaşça büyük komutanlarının üzerinde. Daha sonra aracın kapıları teker teker açıldı. İkisi kadın, beşi erkek olmak üzere yedi kişi daha indi araçtan. 

Teğmen Kübra KAHRAMAN

Üsteğmen Kadir KORKMAZ

Teğmen Ezgi KABAL

Yüzbaşı Tamer TANYILDIZ

Üsteğmen Fedakar SOLAK 

Onbaşı Selim BAŞTÜRK

Asteğmen Mehmet NALBANT

Hepsinin üzerinde toz toprak olmuş askeri üniforması, yüzlerinde bir aylık görevin yorgunluğu, gözlerinde başarmışlığın koyu kasveti... Onlar; dört bir yana namını salmış, düşmanını adı geçtiği yerde korkudan tir tir titreten, bu vatanın sekiz gururlu çocuğu. Onlar Bordo Bereliler. Onlar birbirlerine kenetlenmiş bir tim. 

Onlar Kuzgunlar Timi!

"Binbaşı Adar ASGAR, emrinize hazırdır komutanım!" diye kükredi tim komutanı yeşil gözlü çocuk. Bu yıl askerliğinin altıncı yılıydı. Her ne kadar kısa bir zaman dilimi olsa da çok şeyler görmüş, çok fazla tecrübe edinmişti. En başta vatanıydı koruduğu. Sonra gül kokulu anası, bir de ne kadar büyürse büyüsün onun için hep küçük kalacak ay tenli kız kardeşi. İntikam vardı teninin her zerresinde. Daha küçük yaşta kara toprağa kendi elleri ile uğurladığı bir babası vardı bir de abisi. 

Ellisine kadar güzel gençler yetiştirmek adına köy yerinde öğretmenlik yapmayı seçmişti babası. Tokat'a gitmişlerdi memleketlerini bırakıp. Kardeşi Suna daha iki aylıktı. Kendisi henüz ortaokul ikinci sınıf öğrencisi, abisi ise lise üçüncü sınıf genç bir çocuktu. Annesi doktordu o zamanlar. Çoktandır emekliydi şimdilerde. Bir gün ansızın köye düzenlenen baskında elli üç küçük beden ve babası okula atılan bombayla cennetlik olmuştu. Çok asker şehit düşmüştü o gece. Haykırış sesleri doldurmuştu tüm şehri. Annesinin acılı feryatları dolduruyordu kulaklarını. Kardeşi bir yanda ağlıyor annesi bir yanda... Abisi ortalıkta yok, kendisi beşiğin kenarında oturmuş öylece eve giren çıkana göz atıyor yeşilleriyle.

İki yıl gibi bir süre geçti, abisi geldi asker olmak istediğini söyledi. Ne dediyse ikna edemedi annesi. Ne kadar ağladıysa hepsi boşuna. "İntikam." demişti o gece abisi. "Her itin canı babamın bir damla kanı." demişti. Dediğini de yapmıştı ya asker olmuştu Erdem ASGAR. O da kendisi gibi bir tim komutanıydı. 

Yıllar geçti, Adar liseli bir genç oldu. Suna büyüdü, serpildi, göz kamaştıran güzel bir kız çocuğu oldu. Evlerinde oturdukları bir gece kapı çaldı. Üç asker üniformalı adam ve en öndekinin elinde bir Türk bayrağı... Yüzlerinde mahçup bir ifade, gözleri dolu dolu hepsinin. "Başınız sağ olsun Fahriye hanım." dedi aralarından biri. Sonrası zaten karanlık bir hayat, kapalı kapılar, kilit vurulmuş hayaller.

BERZAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin