KUKLADAN HAYATLAR

17.4K 1.1K 659
                                    

Konuşmuyor, anlatmıyor diye
hissetmiyor sanmayın.
Kimisi içine atar çığlıklarını.

~Cemal Süreyya

(Şanışer & Eda Baba - Bütün Gülleri Çalmışlar) ♪♡

Beni dinleyin benim gibi bahtı kara insanlar. Bana kulak verin ve en rahat olduğunuz pozisyonda benimle beraber şu cümleleri tekrarlayın: Ben sıçtım, hayatımın ta orta yerine sıçtım. Sanki hayatla her gün ringe çıkıp bir ton bela yemem yetmiyormuş gibi bir de sıçıp sıvıyordum.

Bir Adar'a baktım bir de Tugay'a. Birbirlerine geyik görmüş arslan gibi bakıyorlardı. Tanışıyorlardı evet ama sanki hiç hayırlı bir tanışma değildi bu. Annem peki..? O da bana mısır tanesi görmüş çilli tavuk gibi bakıyordu. Tek lokmada yutacaktı beni kesin. Koray desen neler döndüğünü anlamaya çalışıyor gibiydi. Tim anlamsızca birbirine bakarken Fahriye abla ve Suna oldukça şaşkındı. Ben bu esnada Nehir'in koluna girmiş öylece etrafı izliyordum.

"ULAN BEN SANA BİR DAHA KARŞIMA ÇIKMAYACAKSIN DEMEDİM Mİ?" diye bağırdı Tugay. Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki Nehir'le aynı anda olduğumuz yerde sıçradık. Abiciğim, sence de biraz fazla bağırmıyor musun aslan yelelim?

"Tugay laflarına dikkat et, sen benim sınırlarımdan içeri girdin." dedi Adar. Sesi sakin çıksa da bakışları o kadar öldürücüydü ki korkmuyor da değildim. "NE İŞİN VAR LAN BENİM KARDEŞİMLE?" diye bağırdı Tugay. Adar bu esnada koca bir nefes çekti içine. Sakin kalmaya zorluyordu kendini ama kabaran göğsü bunda zorlandığını açıkça belli ediyordu.

"Bir insanın sevgilisi ile ne işi olursa o işim var." dedi Adar soruya cevaben. "Ne!" diye bağırdı bu sırada Koray. "Sen ablamın sevgilisi misin?" diye sordu. Şimdi şöyleki Koray'cım, evet o gördüğün yeşil gözlü, gamzeli, kurt bakışlı yar benim sevgili oluyor. Ama ne sen bir daha sor ne de ben dayak yiyeyim.

"Ne demek sevgilim?" dedi Tugay bir bana bir Adar'a bakarken. "Ne duyduysan o!" dedi Adar net bir sesle. Yalancıktan geçiştirse olmuyordu sanki. Şimdi sıvayışı da geçmiş bokumda boğuluyordum arkadaşlar. "BELİNAY!" diye gürledi abim şahsiyeti. Öldürücü bakışları beni buldu. Sinirden şakağındaki ve boynundaki damarların attığını görüyordum. Karadeniz erkeği de ayrı bir sinirli oluyordu arkadaş.

"Abicim?" dedim içime kaçan sesimle. Kelimeler ağzımda yuvarlanıp duruyordu. "AÇIKLA! DOĞRU MU BU?" diye bağırdı Tugay. Korkudan ellerimi çekiştirdiğim sırada heyecandan tuvaletim gelmişti. Paçalarımdan aşağı salacaktım şimdi. Ağzımı açıp bir şey demek üzereydim ki Nehir dirseği ile dürtükledi beni. Ardından hafifçe bana doğru eğilip çaktırmadan kulağıma bir şeyler söyledi.

"Deli taklidi yap!" dedi fısıltıyla. "Hı?" diye bir mırıltı çıktı ağzımdan. "Delilo delilo destane..." dedi Nehir gizli mesajı vermek ister gibi. Anında bir ampul yandı beynimde. Az önce korkudan feri sönmüş gözlerim şuan mutluluktan parıl parıldı. Nehir'i çok sevdiğimi söylemiş miydim? Evet onu çok seviyorum. Bana hep çıkar bir yol buluyordu.

"Belinay bak sabrım tükeniyor. Konuş abicim!" dedi Tugay ve tam o esnada Nehir'in dediği şeyi yapıp delirmiş gibi davranmaya başladım. Ne zaman böyle bir an yaşasak, o ya da ben, ilk önce deli taklidi ile başlar ardından sahte baygınlık numarası ile olayı sonlandırırdık. Çok iyi bir kaçış yolu değildi belki ama durumu kurtarıyordu. En azından bir süre...

"DAMA ÇIKMIŞ BİR GÜZEL." diye bağırdığım esnada Nehir'in kolundan çıkıp eline sarmıştım parmaklarımı.

"DELİLO DELİLO HAYRANE." dediğimde olduğum yerde halay çekmeye başlamıştım. Şuan herkes mandırasından kaçmış damızlık buzağıymışım gibi bakıyordu bana. Hepsinin aklında tek bir soru: Bu kız ne yapıyor?

BERZAHOù les histoires vivent. Découvrez maintenant