SARI KOMUTAN

19.8K 1.2K 796
                                    


Annesinden dayak yediği halde yine "Anne!" diye ağlayan bir çocuktur aşk...

~Cemal Süreyya

(Oğuzhan Koç - Aşinayız ft. Murat Dalkılıç)


SÜPRAYZZ MADA FAKIR BALLİMLAR

"Belinay..." diye yalvarır bir şekilde konuşan Kübra'ya baktım boş gözlerle. Kapı pervazına yaslanmış ağlak gözlerle bana bakıyordu. Bense yarılan avucuma pansuman yapıyordum. Bizde de böyleydi. Birileri açardı yaraları biz sarardık. Bu gece de olduğu gibi.

"Canın çok yanıyor mu?" diye sordu Kübra içli içli hıçkırırken. Madem bu kadar ağlayacaktın ne diye öyle bir halt yedin Kübra? Daha iki gün önce gece dedikodu yaptığımız sırada ona ihanetten ve yalandan nefret ettiğimi söylemiştim. Hiç mi ciddiye almamıştı beni bu kız?

"Belinay konuş benimle lütfen!" dedi yanıma gelip oturarak. Mel mel baktım suratına. Konuşacak ney kalmıştı ki? Canıma okumuşlardı bir gecede. Mükemmel hayaller kurarak geldiğim onca yolu zehri zıkkım etmişlerdi bana.

"Ezgi'yi ara ve buraya gelmesini söyle. Ben bu gece yatakhanede yatacağım." dedim ruhsuz bir sesle elime sargı bezini sararken. Kübra "Ya of!" diyerek elini yüzüne kapattı ve ağlamaya başladı. Kıyamıyordum ama yumuşayacak da değildim. Ben ona yalvarıp ağlarken o beni izlemişti. Ben de seve seve izlerdim.

Ayağa kalkıp dolabı açtım ve içerisinden pembe kap kekli pijama takımımı çıkardım. Şuan bunlara ihtiyacım vardı. Pijamaları yatağa bıraktığım sırada Kübra telefonundan Ezgi'ye mesaj atıyordu. Onun varlığını umursamayarak soyundum ve pembe pijamalarımı üzerime geçirdim.

"Yarın gelip bavulumu toplayacağım. Dayımların evinin ilaçlaması bitmiş. Orda kalacağım bundan sonra. Ezgi'ye söyle yarın odasına yerleşebilir." dediğim sırada yatağın üzerinde duran battaniyeyi alıp tıpkı bir pelerinmiş gibi sırtıma attım onu. Kübra bu sırada ıslak kirpiklerinin ardındaki şaşırmış ifadesi ile bakıyordu bana.

"Bir daha gelecek misin?" dedi cevabını duymaktan korkar bir sesle. Yüzüne bütün ciddiyetimi toplayarak baktım. "Beni öldürmek isteyen insanların arasında ne işim olsun ki?" dedim ruhsuz ifademi bozmayarak. Gözlerini kaçırdı. Bir damla yaş süzüldü yanağından aşağıya. "Anlamıyorsun." dedi küskün bir sesle. Kaşlarım çatıldı. "Neyi anlamıyormuşum?" diye söylendim öfkeyle. Yaptıkları şeyin mantıklı bir açıklaması mı vardı yani? Peki öyleyse, dinliyordum!

"Biz timiz Belinay ve o adam da bizim komutanımız. Öl dese ölmek zorundayız. Yaşa dese yaşamak zorundayız ve bize bir emir verdiğinde canımız pasına onu yerine getirmekle yükümlüyüz." dedi tok bir sesle ve devam etti. "Sen orda ağlarken ben öylece seni izleyip bekledim öyle mi? Gelmek istedim, seni kurtarmak istedim. Merak etme o köpekler eğitimli bir şey yapmazlar diye bağırmak istedim ama tek bir sözü ile durdurdu bizi. Timden atılırmışız." diye sözlerini sonlandırdığında alık alık baktım yüzüne.

Komutanlığı batsındı!

"Yerinde olsaydım seni kurtarırdım." dediğimde gözlerime baktı, yüzünde hüznün kasveti vardı. Boynuma pelerin gibi bağladığım battaniyeyi yerde sürüye sürüye kapıya doğru ilerledim. Bir de minderimi kucaklamıştım. Arkamı dönüp son kes Kübra'ya baktığımda o da gözünden yaşlar süzülürken bana bakıyordu.

"Komutanın gerçekten yufka yürekliymiş senin de söylediğin gibi." diyen imalı sesimden sonra arkamı dönüp çıktım odadan. Dış kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda Ezgi kapının önünde botlarını çıkarmakla meşguldü. Bir şey demeden geçtim yanından. Öylece ilerlerken adımı seslendi.

BERZAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin