9. Bölüm "Ayrılık"

235 9 2
                                    

Bölüm şarkısı yazmaya karar verdim.

Bölüm şarkısı: Mavi gri - odamda hayalin saklı

Şarkıların kesinlikle bölümlerle alakası yoktur. Sadece sevdiğim için yazdım.


***


Uyumaya çalıştığımda aklıma Tolga geliyordu. Acaba şu an neredeydi? Evine uğramamıştı. Acaba nerede kalıyordu? Ve en önemlisi neden bana cevap vermiyordu? Neden hala onun hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Daha önce asla böyle bir durum yaşamamıştık. Şimdi böyle bir durumda nereye gittiğini bile bilmiyordum. Belki inzivaya çekilmek istemiştir. Ama neden bana haber vermedi?

Kafam allak bullakken kapıdan bir ses geldi. Gerilmeye ve korkmaya başlamıştım bile. Sanki kapı zorulanıyordu. Her zaman yatağımın kenarında bulunan beyzbol sopamı elime aldım. Her durumda işe yarıyordu. Yavaşça odamdan çıktım. Sesin geldiği tarafa doğru yürüdüm. Adam eğer silahlı ve kafasın bana dönükse benim amel defteri bir daha açılmamak üzere kapanırdı. Ama ben çok cesur ve aptal olduğum için hala yürümeye devam ediyordum.

Kapının yanına gittim ve adamın kapıyı açmasını bekledim. Kapı açıldığı an beyzbol sopasını havaya kaldırdım ama karşımda tanıdık bir yüz vardı.

Tolga gelmişti. Tolga'nın gelmesini isterken böyle bir şeyden bahsetmemiştim. Çok yorulduğu belliydi. Ona yaklaştım. O da beni gördü. "Sen uyanık mıydın? Uyandırdım mı?" Dedi. Beni uyandırmaktan korkmuştu.

"Uyanıktım. Tolga sen günlerdir neredeydin?" Durdu. Nasıl diyeceğini bilemez bir hali vardı. "Ben yurt dışındaydım Liyan." Dediğinde şokla ağzım açıldı. "Çok ani oldu. O yüzden sana haber veremedim. Kusura bakma."

Kusura bakma mı? Bu adam gerçekten ciddi miydi? Ben onun için günlerdir endişelenirken o bana kusura bakma mı diyordu? Kusura bakacağım ama ben. Bunun için sen kusura bakma.

"Sen ne dediğinin farkında mısn? Lütfen bana şaka yaptığını söyle. Çünkü yaptığın çok saçma." Şaka demesini beklerken o başını öne eğdi. "Sen ciddisin."

"Biliyorum bebeğim yaptığım şey-" Lafını bitirmesine izin vermedim. "Yaptığın şey ne biliyor musun? Sanki ben senin sevgilin değilmişim gibi davranmak. Ben senin sadece selamlaştığın bir arkadaşın değilim. Benden bunu nasıl saklarsın?"

"Senden saklamadım. Sadece bunu sana söyleyemeyecek kadar yoğundum." Dediğinde gerçekten savunmasının saçmalığından haberi yoktu. "Bir mesajlık bile değerim yok muydu Tolga? Bir mesaj atsaydın. Burada kendimi yiyip bitirmezdim."

"Çokta üzüldüğün ve strese girdiğin söylenemez." Kaşlarımı çattım. Ne ima ettiğini anlamamıştım. "Ne diyorsun? Açık konuş."

"Seni bizim iş yerinden Leyla görmüş. Yanında bir adam varmış. Baya gülüşüyormuşsunuz." Tolga şu an dün yediğimiz yemek hakkında konuşuyordu. Yanımdaki adam ise Görkemdi. Ayrıca o gün o restoranda pekte mutlu olduğum söylenemezdi.

"Benim deniz ürünlerine alerjim vardı ve o restoran deniz ürünleri restoranıydı. Sence benim orada mutlu olma ihtimalim var mı?" Dedim. Konudan sapmamız gerekiyordu.

"Senin deniz ürünlerine karşı alerjin mi var?" Bunu bile bilmiyordu.

"Ne fark eder ki? Ben sen olmadan başka bir adamla yemeğe çıkamaz mıyım? Sen yanımda olsaydın da seninle çıksaydık."

"Sana meşgul olduğumu söyledim." Dedi. Ama ben hala bu mazeretine inanmıyordum.

"Eğer yalan söyleyeceksen düzgün bir bahane bul. Sen toplantılarında bile seni aradığımda cevap verirdin. Şimdi bu küçük bahanenin arkasına sığınır hale mi geldin?"

Tolga daha fazla konuşmama izin vermeden dudaklarıma kapandı. Onu çok özlemiştim ama şu an sorularımdan kurtulmaya çalıştığının farkındaydım.

Hemen geri çekildim. "Sevgilim çok Yorgunum ve bana sadece sen iyi gelebilirsin." Boynuma yaklaştı. "İstemiyorum Tolga çekil. Konuşmamız gerek." Öpmeye başladı. Bunu istemiyordum. Ona yaklaşmak dahi istemiyordum. Onu geriye doğru ittim.

"Sana istemiyorum dedim." Beni dinlemiyordu. "Ama ben istiyorum." Dedi. İşte o an sinirlerim tepeme çıkmıştı. Yanağına sertçe tokat attım. "İstemiyorsam istemiyorumdur. Senin istemen umurumda bile değil. Konuşmamız gerek dedim. Konuşacağız."

Koltuğa oturdum ve onu bekledim. Beni ikiletmesen salona geçmişti. "Tolga bu dört gündür sana ulaşamadım. Telefonunu aradım. Cevap vermedin. Eve uğramamışsın. Seni ne kadar merak ettiğimi tahmin bile edemezsin. Biri bir şey dese ilk aklıma sen geliyordun Tolga. Şimdi de karşıma çıkmış bana yurt dışındaydım diyorsun. İstersen bir kez daha gidip geldikten sonra söyleseydin. Çok erken oldu bu."

Sinirlerim bozulmuştu. Utanmadan karşıma geçip bunları diyebiliyordu. "Sana haber vereceğim bir durum yoktu." Dediğinde bağırmaya başladım.

"Tolga sen şu sıralar beynini kullanmayı unuttun herhalde." Sesimi toparladım. "Seni arıyorum sekreterin açıyor bana meşgul diyor. Sen hiçbir zaman toplantıdayken telefonunu başka bir yere bırakmazsın. Bunu neden yapmazdın Peki? Birbirimize her zaman ulaşabilelim diye."

Onun bu dediklerini ve yaptıklarını anlamıyordum. "Ben senin için geceleri uyuyamazken sen bana yurt dışında olduğunu söylüyorsun."

"Tekrar söylüyorum Liyan. Seni ilgilendiren bir durum yoktu. Artık beraber yatabilir miyiz? Seni çok özledim."

Cevap vermedim. "Hadi ama bebeğim sen de beni özledin. Bence hasret giderebiliriz." Elleri kazağıma gitti. Kazağın altından elini soktu. Soğuk elleri tenime değiyordu. Karnım eskisi gibi onun dokunuşlarıyla alev almıyordu.

Elini tuttum. Gülümsedi. Tam beni öpecekken karnımdaki elini ters çevirip kazağımdan uzaklaştırdım. "Sen ciddi misin? Az önce kavga etmemiş gibi seninle aynı yatağa mı gireceğim? Sen az önce bana endişelendiğin konu seni ilgilendirmez dedin. Sence bu dediğin yenilir yutulur cinsten miydi?"

Onu ittirdim. Ama adımlarım onun üzerine yürüyordu. "Senden nefret ediyorum Tolga. Bana haber vermedin. Üstüne Benden hesap sordun. Bana yurt dışına çıkmam seni ilgilendirmez diyorsun. Daha sonra da beraber yatalım." Bana istediklerini yapamazdı.

"Yedek anahtarını ver ve bu evden defol git Tolga. Bitti. Ayrılıyorum senden."

Göz yaşlarını silip ona elimi uzattım. Anahtarımı vermesini bekledim ama o elimi tutup beni kendisine çekti. Şu an sarılıyorduk. Kafam onun omzunda yerimi bulurken ben ağlamaya başlamıştım.

"Özür dilerim sana haber vermem gerekirdi ama kısa süreliğine olacağı için sana haber veremedim."

Geri çekildim. "Ben istemediğim sürece bana dokunamazsınız Tolga. Şimdi anahtarını ver. Bir daha senin yüzünü  görmek istemiyorum." Dedim. Eğer biraz daha kalırsa onu affedecektim. Benden bir şeyler sakladığı belliydi. Bahanesi asla güçlü değildi.

Anahtarı verdi ve def olup gitti. Bir daha yüzünü göreceğimi sanmıyordum. Eğer bana gerçekleri söyleseydi asla böyle olmayacaktı ama artık çok geçti.

Aradan daha fazla zaman geçmeden gerçekleri itiraf ederse ona bir şans daha verebilirdim ama onun böyle bir şey yapacağını düşünmüyordum.

—————————————————————

Bölüm nasıl gençlik?

İlk SeansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin