𝟬𝟭 ❦ poisonous anger

277 35 108
                                    








1. BÖLÜM ZEHİRLİ ÖFKE

scorpions ♫ wind of change.

louis tomlinson ♫ don't let it break your heart.



Tik Tak.

Duvarları hapishaneyi andıran, yabancısı olduğum odanın içinde akrep ve yelkovanın beynimin içinde yankılanan sesine kayıtsız kalmak giderek zorlaşıyordu.

Sol elimin baş parmağının etlerini yolmak için adeta birbirleriyle yarışan tırnaklarım, geride bıraktığı kırmızılıklara rağmen acıyı hissedemeyen bedenime haddini bildirmek konusunda oldukça kararlıydı.

Kızıl saçlı kadının üzerimden bir dakika bile ayırmadığı irislerinin altında adeta ezilirken büyük bir suç işlemişim gibi oturduğum koltuğa iyice sindim.

Elinde tuttuğu tükenmez kalemin arkasındaki düğmeye dakika başı basan baş parmağı, beynime saplanan ağrının varlığını hatırlattığında derin bir nefes aldıktan sonra oyalanmadan gözlerimi yumdum.

Bir yapbozun kaybolan parçası gibi hafızamdan silinen görüntülerin yerini doldurmakta güçlük yaşıyordum. Doktorlar yaptıkları açıklamalarda kafama atılan dikişlerin ve sağ bacağımdaki alçının sebebinin ağır bir kaza geçirmemden kaynaklandığını söyleseler de içimdeki huzursuzluk, yaşanan şeylerin yalnızca bununla sınırlı olmadığını kanıtlıyordu.

Gözümün önüne gelmeyi kendisine huy edindiğine inandığım buz pistinin üzerindeki kan, mide asidimi kısa süreliğine yeniden harekete geçirmişti.

Gözümden süzülen bir damla yaşa engel olamazken ellerimi kulağıma götürmüş, kızılın farkında olmadan yaptığı işkenceye tahammül edemediğimi böylelikle belirtmiştim.

Günlerdir tek kelime etmediğim için boğazımı yararak geçen çatallı sesim, bir müddet öksürmeme sebep olsa da kendimi nihayet duyurabildim.

"Yapma, tahammül edemiyorum." İrislerini harelerimden kısa süreliğine ayırıp elindeki kalemle buluşturduktan hemen sonra herhangi bir itirazda bulunmadan kalemi masanın üzerine bırakması bir oldu. Ardından parmaklarını birbirine kenetledi ve duymaktan sıkıldığım o cümleyi tekrardan dile getirdi.

"Chaeyoung, o gün buz pistinde ne oldu?" Ritim tutmaya başlayan ayakları sabrının sınırlarında olduğunu anlatmaya yetmişti. Dilini dudaklarında gezdirdikten sonra sorusunu yineleme ihtiyacı hissetti.

"Antrenörünün verdiği ifadede kendini böyle bir olayın içine itecek kadar dikkatsiz biri olmadığın yazıyor. Sana bunu kim yaptı?" Benden elle tutulur bir dönüş alamadığında sabır dilenircesine derin bir nefes verdi.

Ardından ona karşı sergilediğim tutumu onaylamadığını kafasını sallayarak belirttikten sonra ekledi. "Susmaya devam edersen sana yardımcı olamam."

Karşımda boşuna dil döküyordu. Zihnim kapalı bir kutudan farksızdı. Buz pistinin üstünde düştüğüm an arada bir gözlerimin önüne geliyor, o ana hapsedildiğime dair duyduğum inanç giderek kuvvetleniyordu.

"Sizden yardım istediğimi hatırlamıyorum," Ses tonum kısık çıkmıştı. Konuşmaya dahi mecalimin olmadığı ortadaydı. İrislerimi masanın üzerine koyduğu isimlikle buluşturmuş, koyu fontla yazılmış yazıyı okuduktan sonra eklemiştim. "Bayan Kim Jisoo."

Ağzımdan çıkacak her bir kelimeyi cımbızla ayıklamak adına hazırda beklediği yetmiyormuş gibi verdiğim cevaptan memnun olmadığı aşikârdı. Yine de yüzüne kazınan gülümsemesi varlığını koruyordu.

wind of change ❦ jiroséWhere stories live. Discover now