𝟬𝟵 ❦ shadows under my feet

86 17 22
                                    








9. BÖLÜM AYAĞIMIN ALTINDAKİ GÖLGELER


bts (suga of bts) ♫ interlude : shadow.

two feet ♫ tell me the truth.






Gökyüzünün maviliğini gölgelemek konusunda oldukça iyi iş çıkartan kara bulutlara rağmen kendimi tuhaf bir şekilde iyi hissediyordum. Genellikle böyle havalarda içim daralır, ayağa kalkacak enerjiyi ve motivasyonu bulamadığımdan günümün çoğunu yatağımda uzanarak geçirirdim.

Anlaşılan bugün benim için bir istisna yaşanıyordu. Gece, iyi bir uyku çektiğim söylenemezdi. Yeni yatağımda devamlı dönüp durmuş, her saat başı komidinin üzerindeki dijital saatle anlamsız bir bakışma içine girmiştim. Ziyadesiyle huysuz birine dönüşmem gerekirken yüreğimdeki heyecan, her defasında beni yeniden hastanelik edebilecek kadar büyük olduğunu hatırlatmaktan çekinmemişti. Bunun sebebi ise gayet açıktı: Geride bırakılan koskoca dört ayın ardından Yonsei Üniversitesi'ne nihayet ayak basabilecek olmamdı.

Geçirdiğim talihsiz kaza yaşanmadan önce düzenli ve ağır bir rutine sahiptim. Benimle aynı alanda kendisini geliştirmek üzere çalışan kişilere şahit oldukça bulduğum her fırsatta soluğu buz pistinde aldığımı tahmin etmekte zorluk yaşamıyordum. İnsan, sağlığının aslında ne kadar da önemli bir şey olduğunu yaşayarak deneyimleyince zamanında şikayet ettiği eski düzenine koşarak geri dönmek istiyordu.

Artık 'komadaki kız' olmadığımı herkese kanıtlayabilecektim. Bizzat konuşmuşluğum olmasa bile her gün yüzüne baktığım insanlara, durumum hakkında bilgi alabilmek adına kaldığım hastaneye gelmek yerine telefondan iletişim kurmayı tercih eden okul rektörüne, havadaki uçan kuşa bile...

Pistte düştüğüm gerçeğini ortadan kaldıramayacak olsam bile içimde bunu geride bırakabilecek güce sahip olduğumu her birine gösterecektim. Üstelik babamın intihar ettiği dillerden düşmemesine ve annemin ise hastaneye yatırılmış bir kaçık olduğu sürekli gündeme getirilmesine rağmen başaracaktım bunu.

"Chaeyoung, bunu yapmak istediğine gerçekten emin misin? İçinde en ufak bir tereddüte bile yer veriyorsan vazgeçmen için henüz geç değil." Taehyung'ın sesiyle zihnimdeki düşüncelerin sebep olduğu dalgınlıktan kurtulmam uzun sürmedi. Bir hata yapmamak için kafamdaki planın sürekli üzerinden geçmek zorunda hissettiğimden anlaşılan sessizliğimi yanlış yorumlamıştı.

İçinde bulunduğumuz arabanın camları siyah filtreyle kaplanmış olmasına rağmen Yonsei Üniversitesi'nin içindeki, artistik patinaj ve buz hokeyi ile ilgilenen öğrenciler için yapılmış, kapalı buz pistinin önünde park halinde durduğumuzu idrak edebilmiştim. Daha öncesinde kendimden hiç bu kadar emin olmadığımdan kafamı sallamakla yetindim.

Ardından beklemekten sıkılmış görünen şoföre doğru, "Arabanın bagajından tekerlekli sandalyemi indirebilir misiniz?" diye seslendim. Lafımı ikiletmeden arabadan inmiş, beni böylelikle Taehyung ile baş başa bırakmıştı. Artık daha açık konuşabileceğine kanaat getirmiş olmalıydı ki kafasındaki soru işaretlerini dile getirmekten çekinmedi.

"Artık yürüyebilmene rağmen siktiğimin tekerlekli sandalyesini neden yanımızda getirmek istediğini bir türlü anlayamıyorum. Sana acıyarak bakacaklarının farkında olmana rağmen karşılarına bu şekilde çıkmak konusunda niye bu kadar ısrarcısın?"

Karşımdaki oturduğu koltukta dirseklerini dizlerine doğru yasladı. Bacaklarımın üzerindeki ellerimi avuçlarının arasına aldıktan sonra ekledi. "Kalbinin bile isteye kırılışına seyirci kalmak istemiyorum. Seni kendi ellerimle ateşe sürüklüyor gibi hissediyorum."

wind of change ❦ jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin