𝟭𝟮 ❦ cries of asphalt feeding the soul

66 10 0
                                    








12. BÖLÜM RUHU BESLEYEN ASFALTIN ÇIĞLIKLARI


bölüm taehyung'ın ağzından anlatılmıştır. iyi okumalar dilerim!!


halsey, suga ♫ lilith.

wiz khalifa, iggy azalea ♫ go hard or go home.


wiz khalifa, iggy azalea ♫ go hard or go home

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.






Vante, beynimin içinde çakan şimşeklerden doğan bir isimdi. En sevdiğim fotoğrafçılar listesinde zirveye adını altın harflerle yazdıran Ante Badzim'den esinlenmiş, söylediğim yalan onunla birlikte taçlanmıştı.

Jungkook'a kendimi tanıtana kadar insanlara karşı ördüğü kalkanı kırabildiğimi düşünmüştüm. Hesaplayamadığım süre boyunca gözlerimin içinde kaybolması, tepemizden hızlıca akan su damlalarına rağmen zamanın ikimiz için de yavaşladığına dair bir yanılgıya kapılmama neden olmuştu. Neyse ki bir kayayı andıran omzunu, birkaç adım geriye savrulmama sebep olacak kadar sert bir şekilde omzuma çarpıp ardından beni ikinci defa yalnız başıma bırakmasıyla kendi egomu tatmin etmekten başka bir şey yapmadığımı fark ettim.

Kimliğini tam anlamıyla bulamadığını ve bu yüzden arzularını bastırmak zorunda kaldığını çekinmeden dile getirdiğim için yüksek ihtimalle sinirlenmişti. Arkasına bakma gereği duymadan "İnan bana, yapmaya çalıştığın edebiyat sikimde dahi değil. Bana karşı yabancı ol, yeter." diye adeta tısladı. Böylelikle 'Yarası olan gocunur.' sözünün altına imzasını attı.

Saçlarımın sabunlu kalmadığına emin olduktan hemen sonra duşta fazla oyalanmamayı tercih etmiş, motosikletinin benim tarafından patlatılan tekerleği için herhangi bir çözüm bulmadan önce kendimi dışarı atabilmek adına aceleci davranmıştım. Buraya gelirken giydiğim kıyafetleri üzerime tekrardan nasıl geçirdiğimi ve saçlarımı neminden hangi ara arındırdığımı bile hatırlamıyordum.

Spor salonunun çıkışına doğru hızlanan ayaklarım, motorunun kenarında ellerini ensesine yerleştirmiş bir şekilde gezinen Jungkook'u fark etmemle yavaşladığında soluk alışverişlerimin yavaşlaması için kendime zaman tanıdım. Çok geçmeden merdivenleri ona bakmamaya özen göstererek indikten sonra her şey yolundaymış gibi motosikletin selesini kaldırmış, kaskı koltuk altıma sıkıştırıp elimdeki spor çantasından da kurtulmuştum.

Oyalanmadan kaskımı kafama geçirdiğimde gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Zor durumda olduğu, onu yaşadığı tatsız olayın içinden kolaylıkla kurtarabileceğim kadar ortadaydı. Dakikalar öncesinde ona karşı yabancı olmamı istediği için yüksek ihtimal tükürdüğünü yalıyormuş gibi görünmek istemiyor, gururuyla anlamsız bir savaş verdiğini saklamayı başaramıyordu. Bunda havanın kararmaya yüz tutmasının da payı olmalıydı.

wind of change ❦ jiroséKde žijí příběhy. Začni objevovat