19

1.7K 133 216
                                    

Jennie'den

Gözlerindeki duygusuzluk, ifadesizlik gergin ortamı cehenneme çevirmeyi yetiyordu. Gözlerim elindeki silaha çivili bir şekildeydi. Kalbim korkuyla atarken ellerim buz kesmişti. Adımlarım benden bağımsızca geriye gitmeye yeltelenirken soğuk sesi kulaklarıma doldu.

"Olduğun yerde kal Jennie Kim!" Dedi sertçe. Sesindeki resmiyet yutkunmama sebep olurken yumruklarımı sıktım. Dilim tutulmuştu sanki. Niye konuşamıyordum. Hiçbir çıkış yolu yoktu. Çaresizlikle kalbim burkuldu.

"Geç şuraya!" Diyerek silahı üzerime doğrultmaya devam ederken. Dudaklarımın arasından alaycı bir kıkırdama döküldü. Bu kıkırdama kahkahaya çevirildi. Kendimden geçmişcesine kahkaha atmaya devam ederken Vante'nin bana karşı olan anlamsızca bakışları gözümden kaçmamıştı. Kahkahamı dizginleyip derin bir nefes alıp verdim. Bir anda elindeki silaha aldırmadan adımlarımı üzerine doğru attım. Elimi kaldırarak yüzüne tokat atdım. Bu hamlemi beklemiyor olacak ki yüzü yana doğru düşmüştü.

"Eğlendin mi?" Diye bir fısıltı döküldü dudaklarımın arasından." Sormam hata. Baya eğlenmişe benziyorsun beni aptal yerine koyup kandırırken." Ses tonum nefret ve tiksiti içeriyordu.

"Senden nefret ediyorum!" Dedim her bir sözün üzerine vurgu yaparak.

"Şuna bak." Elimle bana doğrulttuğu silahı işaret edip alayca güldüm." Gücün zaten anca bana yeter."

"Kes şunu!" Dedi sert bir şekilde üzerime bağırdığında dudaklarıma acı bir tebessüm yerleşti. Adımlarım yavaşça geriye doğru gitmeye başladı.

"Bir adım ya da on adım uzaklaşman bir şeyi değitirmez. Burdan kaçmanın bir imkanı yok. Beni uğraştırmayı kes ve eve girip girip odana çık!" Adımlarımı durdurdum. Başımı çevirerek çaresizlikle arkamdakı duvara baktım sonraysa ona dönerek elindeki silaha baktım.

İşte gerçek Kim Vante!

Ona güvendiğim için kendimden nefret ediyorum!

Ona doğru yürüp yanında durdum.

"Kendi benliğini çok özlemiş olmalısın. Karşımdakı adam asıl Kim Vante! Acımasız, duygusuz, umursamaz. Sen busun işte. Sana güvendiğim için aptal olabilirim ama sen de zavallısın Kim Vante." Hiçbir tepki vermiyordu. Yüzüne bir ifadeyi yerleştirmiş öylece duruyordu.

"Şu silahıda indir. Baya komik görünüyorsun. Benden şu an değil asıl bundan sonra kork Kim Vante." Yanından geçerek eve girdim. Güçlü tutmaya çalıştığım yüz ifadem gevşerken gözümden bir damla yaş düşdü. Hızlıca merdivenleri çıkarak kendimi odaya soktum. Ellerimle ağzımı kapatarak hıçkırığımı saldım. Elimi duvara bastırarak ayakta kalmaya çalıştım. Her şey çok zordu. Tüm bildiğim gerçekler yalandı. Yalnızdım... Hiç kimsem yoktu. Bu acı gerçek her zaman yüzüme tokat gibi çarpıyordu. Elimin tersiyle ıslak yanağımı özensizce sildim. Üzerimdeki montu çıkarıp bel çantamla birlikte bir kenara fırlattım.

Park Jimin...

Park Jimin'in nasıl kız kardeşi oluyordum? Aklım almıyor. Deliricem!

Sehpanın üzerindeki vazoyu elime alıp kapıya doğru fırlattım. Kapıya çarpan vazo aynı kalbim paramparça olarak yerle buluştu. Ellerimi saçlarıma daldırarak sinirle karıştırdım.

"Hepinizden nefret ediyorum!" Diye bağırdım içimdeki acıyı atmak istercesine ama nafileydi. Odadakı sandalyeyi elime alıp pencereye doğru fırlattım. Bir şeyleri kırıp parçalamak mı acımı hafifleyecekti? Öfkem ve nefretim daha da körükleniyordu.

𝑳𝒐𝒗𝒆𝒔𝒊𝒄𝒌 𝑴𝒂𝒏❤︎𝑻𝒂𝒆𝒏𝒏𝒊𝒆Where stories live. Discover now