Jennie'yi koltuğa oturtan Vante ıslak yanaklarını silip derin bir nefes aldı.
"Bekle beni burada. Üzerini giyin geliyorum güzelim." Jennie'nin hafifçe yanağını okşayıp çekilen Vante arkasını dönüp kapıdan çıkacağı sırada Jennie konuştu.
"İzin vermeyecek. Bu evden çıkmamıza izin vermeyecek." Vante afallayarak durup Jennie'ye baktı.
"Buradan gitmek istedin mi?"
"İstedim."
"O zaman gideceksin, gideceğiz." Adam hızlıca odadan çıkarak asansörü es geçip hızlıca merdivelerden indi. Salona indiğinde bakışları Jimin'in babasıyla kesişti direk. Adam büyümüş gözlerle ve panikle ayağa kalkarken herkesin bakışları adamın baktığı noktaya yani Vante'ye dönmüştü.
"Kim Vante'nin burada ne işi var?" Diyerek adam sesini yükseltmişti. Vante gözlerini devirerek adamı es geçip Taeyong ve Jungkook'a baktı.
"Hızlıca arabaları hazırlayın gidiyoruz."
Jimin şaşkınca ayağa kalkarak Vante'ye doğru ilerledi.
"Bir şey mi oldu? Planla ilgili mi?"
"Planla ilgili her hangi bir gelişme yok. Gidiyoruz sadece, Jennie'yi de götürüyorum." Jimin duyduğu şeyle gergince gülerken Bay Park yine araya girmişti.
"Bana bir açıklama yapmayacak mısın oğlum? Bu adam senin duşmanındı, ne işi var burada?" Jimin gerginlikle saçlarını geriye atıp konuştu.
"Baba artık düşman değiliz. Şimdi sırası değil daha sonra detaylı konuşuruz." Diyip Vante'ye döndü.
"Şu an bir arada olmamız daha iyi. Tehlikenin çok iyi farkındasın. Şimdi senin delilik yapıp tek başına gitmene evet ama Jennie'yi kendinle nereye götürüyorsun." Vante'nin kaşları kalkıp indi saliselik. Dudaklarını ıslatatak ellerini cebine koydu ve duruşunu dikleştirdi.
"Bak Jimin tehlike benim tehlikem. Bu güne kadar böyleleriyle çok uğraştım." Vante cümlesine devam edecekken Jimin sözünü kesti.
"Hiçbir şeye garanti veremezsin"
"Elbette veremem. Ama tedbirimi görürüm."
"Kendin gidebilirsin ama Jennie asla."
"Senden izin almıyorum. Sadece onu götüreceğimi söylüyorum. Eğer sende onu düşünüyorsan huzursuzluk çıkarmazsın. Buna çok ihtiyacı var çünkü. Onu zorla götürmüyorum kendi rızasıyla gidiyor." Vante bakışlarını Jimin'den Rosé'ye çevirdi.
"Benimle gelecek misin yoksa?"
"Ben..."
"Yok artık." Diyerek araya girdi yine Jimin sinirle gülüp.
"Kararı sana bırakıyorum Park Jimin'in aksine. Bu güne kadar sana olan tüm müdahilelerim seni korumak içindi. Bundan sonra bile seni koruyacağım ama uzaktan. Neyse daha fazla konuşmayayım ben. Kardeşimi güzelce koru ve kolla Park Jimin. Planla ilgilide gelirsin konuşuruz."
"Hiç kimse bir yere gitmiyor. Kes şunu." Dedi Jimin.
"Jennie'yi götürüyorum Park Jimin."
"Vante gitmen asla mantıklı gelmiyor."
"Çok mu bağlandın bana? Gözlerim yaşardı."
"Şakanın sırası değil!" Dedi Jimin dişlerinin arasında sertçe. "Burdan çıktığın anda peşine birileri takılır."
"Bu her zaman olan bir şey Jimin."
