Kapının kulpuna elini atan Jungkook kulağına dolan hafif adım sesleriyle silahını sıkı sıkı kavradı. Gözleri hafifçe kısıldı. Silahını kaldırıp ona yaklaşmaya çalışan adama dönmeden bakmadan silahın tetiğine basmıştı bile. Adamın bedeni yere yıkılmasıyla patlama sesi duyuldu. Refleks olarak boynu kısılırken kaşları çatıldı.
"Ne oluyor amk?" Arkasından toz duman içinden çıkarak onun adını bağıran ikiliye baktı.
"DUR JUNGKOOK!"
"NE?!" Diye bağırarak karşılık verdi onlara.
"Tuzaklar var!" Sesleri git gide ona doğru yaklaşırken yüzlerini görmüştü. Bir dakika ne dedi onlar diyerek algılamaya çalıştı Jungkook. Tuzak değil, tuzaklar var demişlerdi. Yanına ulaşan ikiliye baktığında kaşları çatıldı.
"Neler oluyor?!" Sesi sinirle çıkarken dişlerini sıktı. Bu durum artık onun hatta diğerlerinin bile canını sıkmaya başlamıştı.
"Her taraf tuzak kurmuş mal." Dedi Hoseok derin derin nefesler alırken.
Jimin gözlerini kısarak etrafı incelemeye başladı. Her tarafa tuzak kuran adam elbette burayada tuzak kurabilirdi.
"Bu tuzaklar ya bir biriyle bağlantılıysa?" Diye sordu Jungkook.
"Sanmıyorum." Dedi Jimin sakince etrafı incelemeye devam ederken."Eğer bir biriyle bağlantılı olsaydı hepsi bir anda patlardı. Az önce kapının önüne kurduğu tuzak patladı. Her halde tuzağa düşeceğimizi ve içeri giremeyeceğimizi falan düşünmüş olmalı ama..." Hafif gülüşü onu durdururken devam etti. "O tuzağa kendi adamları düştü."
"Salak ya bunlar. Kendisini akıllı zanneden gerizekalı toplusu hepsi."
Hoseok isyan eden Jungkook'tan gözlerini çekerek etrafı incelemeye devam eden Jimin'e baktı. Jimin hâlâ etrafı dikkatle incelemeye devam etti.
"Jimin ne yapıyorsun sen?"
"Bu kapının ardında Vante olabilir. Tuzağı arıyorum ki bir an önce içeri girelim." Park Jimin her zaman ki gibi mantığıyla ilerlemeye ve bir şeyleri çözmeye devam ederken Hoseok konuşmaya devam etti.
"Ama ses falan yok."
"Baygın olabilir."
"Sen neymişsin be Park Jimin. Biz senin yerini aylarca neden bulamamışız? Bunu şimdi çok iyi anlıyorum." Jungkook hayretle Jimini izlerken Hoseok konuştu.
"Ne o hayran mı kaldın Kookie?" Diye sordu alaycı ve tatlı bir tonlamayla.
"Şu elimdeki silahı kafanda patlatacağım şimdi. Kes sesini artık. İzin verde işimizi yapalım. Belki bu kapının ardında Vante ağır yaralı."
"Kes be! Ara sende ne didişiyorsun benimle!"
"Kesin artık sesinizi! Yoksa tuzak falan umursamam dördümüzüde havaya uçururum!" Diye sertçe konuştu Jimin. Başının üzerinde sürekli didişen ikili artık onun sabrını taşırmıştı.
"Bizde arayalım." Jungkook kuruyan dudaklarını ıslatıp ciddiyetle gözlerini etrafta gezdirmeye başladı ama Jimin'in konuşmasıyla bakışları ona döndü anında.
"Buldum." Dedi Jimin ve ardından gelen büyük bir patlama sesiyle üçlü anında yere yatmıştı.
"Çabuk olmalıyız Jimin üçüncü patlamada gerçekten hiçbirimiz sağ çıkmayabiliriz. Evde bizleri umutla bekleyen iki kadın var. Kendi canımızı düşünmüyoruzda onları düşünelim. Hadi Park Jimin yapalım şu işi." Arkada duran Hoseok'a bakış atarak ileri durması için kaş göz yaptı.
