24

879 113 129
                                    

OY SINIRI:110

BİR YILDIZA BASMAK BENCE ÇOK ZOR DEĞİL.

YORUM SINIRI:200

(YORUM SINIRINI DOLDURMAK İÇİN RANDOM ATMAYIN SİLERKEN YORULUYORUM:/)

HADİ GÖREYİM SİZİ:)

1 hafta sonra

"Bu gün nasıl? Neden hâlâ uyanmıyor?" Gözlerimi defterde kaydettiğim notlarda gözümü gezdirirken kulağıma Rosé'nin sesi doldu. Vante'nin günlerdir uyanmaması onu her gün kat be kat strese sokuyordu.

"En kısa zamanda uyanacak Rosé. Değerleri ilk güne nazaran çok iyi. İlerleme var. Sadece toparlanması vakit alacak." Rosé sadece Vante'nin yüzündeki yaraları görmüştü, bedenindeki yaraları bir görseydi. Yatakta Vante'nin yanına oturarak elini tuttu.

"Abi lütfen uyan. Seni çok kırdım biliyorum. Bu kalbimi çok acıtıyor. Düşüncesizlik ettim. Ağzıma geleni konuştum. Özür dilerim." Elimdeki defteri kapatıp konuşan Rosé'ye baktım. Merakla kaşlarım çatıldı. Vante'ye ne söylemişti ki?

"Rosé..." Yüzünü bana dönerek bir anda başlatmadığım cümlemi kesmişti.

"Çok teşekkür ederim ama beni teselli etmeyi bırakın. Bunu hakketmiyorum."

"İstersen bahçeye çıkıp biraz hava al." Diye bir teklifte bulundum. Çünkü gerçekten iyi görünmüyordu.

"Doğru söylüyorsun." Yavaşça kalkarak odadan çıkmıştı. Derin bir nefes vererek tek elimle saçlarımı geriye atmıştım. Kim Vante bir an önce uyanmalıydı.

Odadan çıkarak kapıyı kapattım. Jimin gördüğümde elimde defteri kapatarak ona baktım.

"İyi mi?"

"İyi. Geçen günlere nazaran çok iyi. Yaraları iyleşmeye devam ediyor."

"İyi güzel. Bir şey soracağım Jennie?"

"Tabii buyur."

"Kim Vante'ye aşık mısın?" Sorduğu soruyla gözlerim açılırken ne diyeceğimi bilemedim. Neden bir anda bu soruyu sormuştu ki? Halbuki bunu yansıtacak bir şey yapmamıştım.

"Panikledin..." İyi bir analizciydi.
"Ya da ona ne zamandan beri aşıksın diye mi sormalıyım? Beni yanlış anlama bunu bilmek istiyorum sadece."

"Yok böyle bir şey!" Dedim sertçe.

"Gözlerin öyle demiyor ama."

"Bu tamamen bir klişe!"

"İnsan nefret etti, umursamadığı adam için bu kadar endişelenmez."

"Ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum."

"Endişen bir doktorun endişesi gibi değildi."

"Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun Park Jimin?!" Dedim sertçe.

"Hayır-" Sözünü keserek iki adım ona doğru yaklaştım. Gözlerimi kısarak konuştum.

"Evet. Bak beni sakın konuşturma tamam mı? Yoksa üzülen sizler olursunuz!" Bir şey söylemesine izin vermeden arkamı dönüp odaya tekrar girdim. Sertçe kapıyı kapatıp elimdeki defteri koltuğun üzerine fırlattım. Odada ileri geri giderek sakin olmaya çalıştım. Cidden ben bir konuşsaydım hiç kimsenin bana bakmaya yüzü olmazdı. Jung Hoseok bir, Park Jimin iki.

𝑳𝒐𝒗𝒆𝒔𝒊𝒄𝒌 𝑴𝒂𝒏❤︎𝑻𝒂𝒆𝒏𝒏𝒊𝒆Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu