4.Bölüm🐍

28.6K 1.4K 125
                                    


Son cümle hala aklımda yankılanıyordu.

Bunca sene yanımda kimse yoktu, bundan sonrasında da olmasına gerek yoktu.

Faruk, Esra'yı biraz daha kendine çekti ve saçlarından öptü. Bir kere bile, bir kere bile bana sarılmayan adam Esra'ya sarılıyordu.

Buruk bir tebessüm peydah oldu dudaklarımda "Bana bir kere bile sarılmadın." dedim Faruk'a hitaben.

"Benimle oyun oynamadın canım kızım." dedi pis sırıtışla.

"Bana kızım deme." dedim dişlerimin arasından.

"Esra benimle oynar ama." dedi. Bardağı taşıran son nokta buydu işte.

Hızlıca ayağa kalkıp sağ işaret parmağımı ona doğru sallayarak -doktor odadan çoktan çıkmışt- konuşmaya başladım.

"Sakın! Sakın o işlere bu kızı karıştırma -Esraya bakarak- eğer ki canını seviyorsan bu adamla aynı odada kalma. Reşitsin zaten çık git o evden!" dedim. Sesim istemsizce yüksek çıkmıştı.

Kızın bedenini kullanacaktı. Hiç bir kız kız bunu kaldıramazdı. Psikolojisi yerlebir olurdu.

Faruk yavaşca ayağa kalktı. Arkamda bir hareketlilik hissettim. Tam karşıma geçti ve "Bence bu seni artık hiç ilgilendirmez. Gerçek ailenin yanına git. Benim aileme karışma." dedi sert sesiyle.

"O kıza zarar veremzsin- yere bakarak- o kızın vücudunu kul-" cümlemi kesti ve "Dilin fazla uzamış sanki senin!" dedi ve bir hareketlilik oldu. Kafamı kaldırdığımda tam yanımda Sedat Bey vardı ve Faruk'un havada olan bileğini tutuyordu.

Ufak bir dikkatsizliğim ile Faruk bana tokat atacaktı. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabildim. Askerim ben. Kendi hayatımı kurtaramazken nasıl başkalarınınkini kurtaracağım.

Çantamı alarak kapıya yöneldim ve odadan çıktım. Herşey üst üste geliyordu ve bu beni kötü etkiliyordu.

Çantamdan arabanın anahtarını alıp arabayı açtım. Sedat Bey'ler bana doğru geliyordu.

"Kızım... Biraz dur... Ne bu acele. Bak seni anladığımı söylesem bile buna inanmazsın çünkü bende seni anlayamam. Böyle çekip gitme. Bak kafeye gidelim, oturalım. Olmaz mı?" dedi nefes nefese.

Ne yapacaktım ki bundan sonra? Her şekilde peşimden geleceklerdi. Arabayı kilitleyip, anahtarı çantama attım ve onlara dönüp kafa salladım.

Sedat Bey, cevabımdan sonra ağzı kulaklarına varacaktı. Alaz Bey'de tebessüm ile bizi dinliyordu.

Diğerleri gelmemiş miydi? Evet şimdi fark ediyordum.

Biraz sonra hastanenin yakınlarında olan bir kafeye gelmiştik.

"İzninle ailenin diğer üyelerini de çağırabilir miyim?" diye sordu. "Tabii" dedim.

Sedat Bey rahat konuşabilmek için kafeden dışarı çıktığında Alaz Bey ile masada tek kalmıştık.

"Eski ailem. Hani Faruk işte. O... O sana düşündüğüm şeyi yapmadı değil mi?" diye sordu. Yüzüne baktım. Şuan ne söyleyeceksem inanacak gibi duruyordu.

"Yapmadı. Çalıştı ama yapamadı." dedim.

Derin bir nefes aldı ve kafasını salladı.

Çantamdan telefonumu çıkardım ve boş boş gezinmeye başladım. Bu sırada Sedat Bey'de gelmişti. "Beş dakikaya gelirler." dedi. Kafa salladım ve tim ile olan mesajlaştığımız uygulamaya girdim.

Eski yazışmalarımızı okudum. Efe'nin yaptığı şebeklikleri bile özlemiştim. Bana yaptıkları abilikleri,Gökhan abinin ve Samet abinin beni kardeşleri gibi görmelerini,Furkanın benimle paylaştıklarını,beni kıskanmalarını bile özlemiştim.

ADRAN-Gerçek Aile✔️Donde viven las historias. Descúbrelo ahora