Spoiler:)

26.9K 1.4K 97
                                    

SELAM DOSTLAR:) YAZARKEN DAYANAMADIM VE AZICIK SPOİLER VERİYİM DEDİM:))) AYRICA HEPİNİZE HAYIRLI CUMALAR VE KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN:) DAHA NİCELERİNİ BİRLİKTE ARTIP ÇOĞALARAK KUCAKLAYACAĞIZ İNŞALLAH:) ÇOK SEVİLİYORSUNUZ VE İNŞALLAH HEPİNİZ ÇOK SEVİN:)

MULTİ MEDYADA 'NORAH JONES' VE 'ONE FLIGHT DOWN' SİZLERLE;)



Günün ilk ışıkları odaya dolarken sessiz bir çağrı zihnime dolmuşçasına yarı uykulu gözkapaklarımı aralamıştım. Timur hala arkamda duruyor ve beni sımsıkı kollarının arasında sarmalıyordu. Uyuduğum en tuhaf uykuydu bu. Yanımda bir başka bedene hem bu kadar yakın hem de bu kadar uzak olduğum, farklı ve büyülü... İçimi saran duygu karmaşalarına eşlik eden başımda ki ağırlık beni olduğum yerden kıpırdatmıyordu. Timur hala yorganın dışında duruyordu, üşümemiş miydi bu adam? Yoklamak için elimi elinin üzerine yerleştirdiğimde şaşılacak derecede sıcak olduğunu farkettim. Onu uyurken hiç görmüş müydüm? Uyurken onun da kirpikleri masum bir çocuk gibi kapalı göz kapaklarının titreşimiyle öldürücü bakışlarını gizler miydi? Ya da yüzünde şuursuz bir huzur barındırır mıydı uyku? Ne çok şey merak ediyordum. Oysa bazı cevaplar hemen sırtımda yaslanmış, beni uzaklaşamayacağım kadar sıkı ama şefkatle onları almam için bekliyordu. Ufacık bir kıpırdasam... Anın sessizliğini bozmaktan korksam da merak galip gelmişti. Ser tutuşunun içinde birazcık debelenme ile döndükten sonra Timur'un yüzünün sert hatları ile burun buruna kalmıştım.

Bu yüzde çocuksu hiç bir şey yoktu. Köşeli çenesini kaplayan kısa, sert ve siyah sakallar, uyurken bile gergin duran çene, her an açılıp seni olduğu yere mıhlayacakmış gibi duran ok gibi sert ve kalın kirpiklerle çerçevelenmiş çekik gözler, hafifçe kemikli ve kelimenin tam anlamıyla kararlı duran bir burun... Bu adamın vücudunda basit diye bir şey yoktu. Her an yabancı bir düşmana karşı dimdik doğrulabilecek çevik kaslarla bezenmiş bedeni yırtıcı bir hayvan gibi uykuda bile tetikteydi. Onu ormanda hayal etsem o görünmeyen bir yerlerden, beklemediğin bir anda üzerine atlayan simsiyah bir kaplan olurdu. Vahşi, elle tutulamaz, boyun eğmez bir kaplan.

Cuma gecesinden bu yana benim için çok şey değişmişti aslında. Ben onun hep var olan bu vahşi yanının ötesinde ki sahiplenici şefkati ile yüzleşmiştim. Beni sorgulamamıştı, sanki zihnimi okumuşçasına parçalarımı bir araya koymuş benden karşılığında hiç bir şey beklememişti. Dün geceyi düşünürsem ona çok şey borçluydum. Ben inkardan kabullenmeye hezeyanlarım arasında onu bedenime kabullenmeye razıydım dün gece. Düşününce tüylerim ürperse de ne olacaktı ki? Bakire bir kız gibi korkup kabuğuma mı sinecektim? Neyi kaybedecektim? Genç kızlık hayallerimi mi? Hem bedenime ne kadar kötü davranabilirdi ki? Üstelik bu benim seçimim olacaktı! Ben de normal olacaktım... Oysa hiç de öyle kolay değildi...

"Daha ne kadar bana öyle bakmaya devam edeceksin?"

Timur huzursuz bir kıpırdanmayla bedenini geri çekerken kollarının tutuşunu hiç hafifletmedi. Gözleri açılmamış ama çenesi daha da gerilmişti. Çene kemiğinin üzerinde varla yok arası bir kas seğiriyordu.

"Ah! Uyandın mı?"

"Lanet olsun, uyudum mu ki?" Bu kelimeler ağızından varla yok arası bir sövünme gibi dökülürken gözleri hala sımsıkı kapalıydı. Bedenimle arasına sıkıştırdığı yorgandan bile gerginliğini hissedebiliyordum. Dur bir dakika! Çift kişilik yorganın benim üzerimde olmayan ne kadar kalanı varsa aramıza bir duvar gibi tıkıştırmıştı. Aman Allahım! Bu düşünce zihnimde yepyeni bir acıyla yankılandı. Benden tiksiniyor! Bana dokunmak, gerekmediği sürece değmek istemiyor! Ah Tanrım, nasıl, nasıl bu kadar aptal olabildim! Benim gibi bir kıza neden dokunmak istesin ki? Kullanılmış, ısırılmış elma çöpü gibi fırlatılıp atılmış... Ah... içimi derinden yakan acı hücrelerimi adeta patlatarak yayılırken kaçıp saklanmak, kendimi karşımda ki dolaba kilitlemek istiyordum.

"Sen ne saçmalıyorsun?!"

Si... Küfür yok! Lanet olsun! Yüksek sesle mi söyledim?


...

FREZYA (raflarda) / BESTE ÖN OKUMAWhere stories live. Discover now