İstismar

580 62 11
                                    

Televizyon yok.

Telefon yok.

Kitap yok.

Arkadaş yok.

Ailecek yapılan bir aktivite yok, her gün kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra balkona oturup boş boş manzaraya bakıyordum, artık can sıkıntısından kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Bazen kriz geçirip kendimi yerlere atarak ağlıyordum, annem gelip saçlarımı yolduğum için ellerimi tutarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ablalarım hafta sonu kurstan gelince hiç konuşmuyorlardı, onlarda psikolojik olarak hiç iyi durumda değillerdi. Hafızlık yaptıkları için 15-20 sayfa ezberleyerek ders hazırlamaları gerekiyordu o yüzden ne zaman eve gelseler ders yapıyorlardı. Zaten sürekli farklı kurslarda olduğumuz için kardeşlerimizle birbirimizi tanımıyorduk, yabancı gibiydik hiç konuşmuyorduk.

Bi gün annem " hadi gel komşuya gidelim sana da farklılık olsun" dedi. Saat akşam 9 gibi aynı semtte oturduğumuz bir kaç bina uzakta ki komşumuza gittik. Annem ve komşu arkadaşları çay içerken ben salona gidip televizyon izliyordum, babam televizyonu kaldıralı 4 yıl falan olmuştu, dünyada neler olduğundan asla haberdar değildim. Açtığım kanalda yine acunun yarışması olan WİPEOUT vardı ama acun sunmuyordu. Asuman karause diye bir kadın sunuyordu, insanlar kocaman kırmızı topların üzerine atlayıp düşmemeye çalışıyorlardı. Çok hoşuma gitmişti izlerken aşırı eğleniyordum, bir yandan da keşke bizim de televizyonumuz takılı olsa başkalarının evine gelmemize gerek kalmasa diye içerliyordum. O sırada komşumuzun büyük oğlu odasından çıktı, yanıma gelip sırıtarak " ne kadar büyümüşsün, güzelleşmişsin hoşgeldin" dedi. Yüzüne bakmadan sessiz bi şekilde " hoşbulduk" dedim. Sonrasından biraz daha direnip bana baktıktan sonra odasına geri gitti, onu görünce bir anda gözümde çocukluğum canlandı. 7-8 yaşlarımdayken bana yaptığı şeyler aklıma gelmişti, bi anda neden olduğunu bilmediğim bi şekilde midem bulanmaya başladı. Bana yaptığı şeyleri hatırladıkça vücudum titriyordu. Ne zaman beni sokakta görse elimden tutup beni evimizin biraz üst kısmında olan villanın bahçesine götürüyordu, villa da kimse olmuyordu genel de. Villanın ağaçlarla kaplı olan bahçesine götürüp beni önce kucağına oturtturuyordu, beni biraz öptükten sonra komple kıyafetlerimi çıkartıp yere yüz üstü yatırıyor ve arkama geçiyordu, ne yaptığını anlamaya çalışırken bana "sakın arkana bakma" diye bağırıyordu. Bi süre arkamdan direndikten sonra bacaklarıma boşalıyordu, sonra pantolonumla bacaklarımda ki o iğrenç sıvıyı silip tekrar üzerimi giydiriyordu. Bunları hatırladıkça ve aslında ne yaptığını anlamaya başladığımda bütün vücudum titremeye başlamıştı, koşarak annemin yanına gittim.

- kalk çabuk gidelim

- niye noldu, ellerin buz gibi olmuş üşüyor musun?

- eve gitmek istiyorum

- dur daha yeni geldik biraz daha televizyon izle sen özelmişsindir

- hayır eve gitmek istiyorum

- neden titriyorsun, dur üzerine bişey vereyim

Annem kalmak için ısrar ederken mide bulantıma engel olamayıp koşarak tuvalete gittim, hatırladığım şeylerin farkındalığı mideme vurmuştu. Bi süre kustuktan sonra çıkıp eve gitmek için kapıya koştum, hemen arkamdan annem geliyordu, ayakkabılarımı giyip koşarak evden uzaklaştım, o karanlık sokakta eve doğru koşarken dayanamayıp bi arabanın arkasına tekrar kustum. Annem arkamdan gelip sırtımı sıvazlayarak bana yardımcı olmaya çalışıyordu.

- noldu kuzum durup dururken....üşüttün mü yoksa

Annemin her şeyden habersiz olması beni daha da çok mahvediyordu, eve gelince hemen banyoya girdim, sıcak suyun altına oturup aynı şeyleri tekrar tekrar düşünmeye başlıyordum, düşündükçe mide bulantım artıyordu, ağlamaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü. Başka hiç bir derdim yokmuş gibi bir de çocukluk istismarımı hatırlayıp onunla bir çöküş daha yaşamıştım. Kendimi ne kadar yıkasam da temizlenmiş hissetmiyordum, banyodan hiç çıkmamak sürekli suyun altında kalmak istiyordum. Banyodan çıkınca üstümü giyinip annemin yanına gittim.

- saçlarımı kurutur musun?

- olur yavrum...noldu sana hasta mısın?

- bilmem, midem bulanıyor

- tamam saçlarını kuruttuktan sonra bi ilaç veririm ben sana

- anne?

- efendim kızım

- ben kötü bişey yapmadım

- ne zaman

- hiç bi zaman, yani kötü olan hiç bişeyi ben istemedim ben öyle bi kız değilim yemin ederim 

- hangi kötü şey kızım?

Gözlerim dolmuştu, bir anda ağlamaya başladım annem ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, böyle bir şeyi ne anneme ne babama ne de kardeşlerime söyleyemezdim, ama birilerine söylemem gerekiyordu. Bu benim için iğrenç bir yüktü artık, günlerce bunu hatırlayıp sürekli ne yesem kusuyordum, bir sabah bakkala ekmek almak için gittiğim de onu görmüştüm, komşumuzun oğlunu.
Onu görünce bir anda buz gibi olmuştum vücudum tekrar titremeye başlamıştı ve midem bulanıyordu. Tam bakkaldan çıkacakkken önüme geçti. Kalbim yerinden çıkacak gibi hızla atıyordu.

- naber 

Cevap vermeden, kapının kenarından sıyrılarak bakkaldan çıktım, evime çıkan merdivenlere hızla yürüyüp merdivenlerden çıkmaya başladım. Arkama baktığımda pis pis sırıtarak beni izlediğini fark ettim, mide bulantım daha çok artmıştı koşarak eve gidip tekrar kustum. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım, içinde bulunduğum duruma o kadar üzülüyordum ki kendimi gördükçe ağlayasım geliyordu. Kahvaltı masasına gidip oturdum.

- ben artık bakkala gitmek istemiyorum

Babam cevap verdi;

- oldu, zaten bi b*ka yaramıyorsun onu da yapma

- .....

- ye iç yat ye iç yat hayvanlardan ne farkın var senin, kalkıp iki ekmek alıcaksın onuda yapmam diyorsun

- ....

- evlat değil nankör yetiştiriyoruz biz

Babamın boş konuşmalarını dinlerken tekrar kusmak için tuvalete gittim, artık dayanamıyordum, tamam dedim bu gece balkondan atlıycam.
İntihar kararı alarak banyodan çıktıktan sonra babam " hocan aradı, haftaya açılıyormuş kurs son günlerini iyi geçir" dedi. Eğer kursa dönersem kafam dağılır bunları unuturum belki diye düşünerek o korkunç kararımdan vazgeçtim. Akşam olduğunda tekrar balkona çıkıp demirlerin dışına çıkarak oturdum. Aşağı atlamaya olan korkumun her geçen gün daha da azaldığını fark ettim, önceden sıkı sıkı demirlere tutunurken şimdi tutunmadan oturuyordum.

Bu korkusuzluk beni hem mutlu etmiş hem de üzmüştü, acaba benim gibi kendi intiharına yavaş yavaş hazırlanan başka biri var mıydı.

Biraz balkonda oturduktan sonra içeri geçip yatağıma girdim, ne zaman gözlerimi kapatsam gözümün önüne yaşadığım  istismar geliyordu. Gözlerimi açıp unutmak için ayağa kalkıyor, odanın içinde volta atıyordum.

Tekrar yatıyor tekrar aynı şeyleri düşünüp tekrar yataktan kalkıyordum, sabaha kadar gözüme uyku girmiyordu. Tekrar yatağıma girip Canan doktor ve Mery hocayı düşünmeye başladım, onları düşünmek içimi huzurla dolduruyordu, hayal hayali açarken uykuya dalmıştım.

İyi geceler çocukluğum...

LANETLENMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin