✦ 25 ✦

56 5 5
                                    

(mrb mrb öncelikle şimdiden söylemek istedim normalde bu bölüm biraz daha farklı olacaktı ama sonra *masum* giden gidişatı bozmamaya karar verip abartmamak istedim fakat yarısını zaten yazdığım için bir şekilde bitirip tekrardan devam ettim. rahatsız olan olur mu bilmiyorum ama anlarsınız söylemek istedim bu fic için olmasa da belki şuanda yazdığım diğer fic'e eklerim. Neyse reklamı da şıkıştırdığımıza göre iyi okumalar seviyorum sizi. <3)



Jeongin'e mesaj attıktan sonra telefonumu masaya koyup üstümü değiştirdim ve evi toparladım, evde kimse olmadığından jeongin'i eve çağırmıştım. Yarım saat sonra çalan kapının sesiyle koltuktan kalkıp kapıyı açmaya gittim.

"hoş geldin sevgilim" elinde poşetlerle duran jeongini baştan aşağı süzdükten sonra içeri geçtik, elindeki poşetleri aldım. "bunlar ne?" ceketini çıkarıp askılığa asan jeongin bana döndü. "içeri geçelim görürsün." Dediğini ikiletmeden içeri geçtik, mutfaktan içecekleri alıp masaya koydum ve jeonginin yanına oturdum. "söyle bakalım nedir bunlar" jeongin yerdeki poşetleri alıp bana uzattı. "hatırlıyor musun geçen hafta buluştuğumuzda bir liste hazırlamıştık, Bir yerden başlamak gerek diye düşündüm ve bunları aldım." Jeongin poşetten ikimizde de aynı olan çift kıyafetlerden almıştı. Yazdığı maddelerden birinde bu yazıyordu ve bir madde tamamlanmıştı bile.

"jeongin bunlar çok güzel" poşetten gözüme çarpan sweatshirtleri çıkartıp küçük olanı jeongine verdim ve diğerini üstüme giydim, jeongin de benim gibi tshirtünün üstüne denemek için sweati giydi. İkimiz de birbirimize bakıp gülüştük, çok tatlı duruyorduk ve çift olduğumuz belliydi. "seni çok seviyorum miniğim" yaklaşarak dudağından öpüp sımsıkı sarıldım. "ben de sana bir şey verecektim." Ayağa kalkıp masada duran telefonu aldım ve jeongine bir mesaj attım, jeongin gelen bildirim sesiyle telefonuna baktı. "şimdi açma, eve gidince bakman gerekiyor." Jeongin zorlasa da bir şekilde ikna edip mesajı açtırtmadım ve tekrar yanına oturdum.


"şimdi değil sus ve sözümü dinle" jeongin kafasını bana çevirdi "hmm söz mü dinliyim" Kolumun arasında minicik olduğundan kafası göğsümün üstüne doğru kaymıştı, kafamı ona indirip gülümsedim. "hm hm dedim ki söz dinle." Jeongin birden sırıtmaya başladı ve kafasını bana daha da yaklaştırdı. "dinlemezsem ne olur peki hm?". Birden yutkundum "jeongincim aklından geçirme bence" jeongin beni sinir etmek ister gibi daha da yaklaşıyordu. "geçirmek istiyorumdur belki de"


Göğsümde uzanan jeongin'i birden kucağıma alıp masaya oturttum, ellerimle boynunu sarıp dudaklarını öpmeye başladım. Alt dudağını emerken bir elimi de saçlarında gezdirdim. Jeongin onu her öptüğümde nefesi kesik kesik geliyordu, bunu fark edince ufaktan sırıttım ve dudaklarından ayrılıp boynuna yöneldim. Ellerimle tuttuğum saçlarını geriye çekip o güzel beyaz boynuna minik öpücükler bıraktım ve dudaklarımı köprücük kemiğine indirip tenini emmeye başladım. Jeongin kafasını daha da geriye atıp çok hızlı nefes almaya başlamıştı, Dudaklarımı boynunda gezdirip tum nefesimi tenine verince tüyleri diken diken oluyordu. Gözlerini sımsıkı kapatıp ağzını açmamaya çalışıyordu. Ellerimi t-shirtünün içine geçirip belini okşamaya başladım. Dudaklarımı tekrar jeonginin dudaklarıyla buluşturup uzunca öptükten sonra tekrar kucağıma alıp koltuğa oturdum jeongini de kucağıma oturttup dudaklarını öpmeye devam ettim. Jeongin ellerini boynuma dolayıp daha da hızlı öpmeye başlayınca karşılık verdim. Ellerimi jeonginin belinde gezdirip daha da aşağı indirirken birden telefonum çalmaya başladı. Aldırış etmeden telefonu hemen kapatıp jeongini öpmeye devam ettim. Birkaç dakika sonra telefon yine çalmaya başlayınca dayanamayıp açtım. Bir elimle telefonu tutup jisungun saçma salak minho ile yaşadığı şeyleri bir nefeste anlatmasını dinlerken bir yandan da jeonginin belini kendime çekip sarılıyordum.

"Eee jisung bitti mi? kapatsan mı artık"

"ya kanka dur bi sonra işte bu beni çekti birden odaya"

"jisung bak sana ne diyeceğim"

"he kanka"

"inan şuan sikimde değil çünkü daha önemli işlerim var"

"ya tüm hevesim gitti dur neyse odaya çekti sonra birden"

"JİSUNG KAPATIR MISIN LÜTF- *hyunjin kim o?*"

"oo kim o jeongin mi"

"annen kanka"

"ayıp amk neyse ben çok yanlış zamanda aramışım siz devam edin aramamışım sayın"

"erken oldu biraz ya"

"he bu arada çok uzun sürmesin yarım saate bizim parkta buluşcakmışız"

"kapat jisung kapat"

telefonu kapatıp koltuğa attım ve jeonginin dudağına minik bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarını karıştırıp ayağa kalktım. "hazırlanmamız lazım yarım saate bizimkilerle buluşacakmışız" jeongin üstünü düzelterek "ne oldu bir sorun mu var nolmuş" masadaki bardakları mutfağa götürürken jeongine bağırarak "yok ya mal jisung saçma sapan şeyler geveleyip buluşalım dedi" bardakları bırakıp içeri geçtikten sonra saçlarımı ellerimle düzeltip ceketimi giydim. "he iyi o zaman" gülümseyerek askıdaki ceketi jeongine uzattım. beraber evden çıktık ve parka doğru yürüdük.

"jeongin"

"efendim"

"dudakların şuan hortumlanmış gibi"

"ne"

gülmemi daha fazla tutamayıp kahkahayı bastım

"hortumlandım çünkü hyun mübarek gevur öper gibi öptün de"

"gevuru niye öpiyim ben"

"lafın gelişi hyun"

"tamam güzelim öyle olsun"

Parka gelince bankta oturan bizimkilerin yanına geçtik. jeonginle beraber herkese selam verdik fakat herkes şuanda dik dik bize bakıyordu, özellikle de jeongine.

"jeongin"

"efendim"

"vakkumlanmışsın sanki"

"sanki mi yemiş amk"

"ne"

........

UMARIM BEGENMISSINIZDIR YA

ben kacarr👋🏼💗

Little Star | HyuninWhere stories live. Discover now