30(-)

78 9 8
                                    

direkt olarak başlayamam çünkü bu bölüm benim için çok önemli. neredeyse bir yıl olacak bu fic'i yazalı ve ben hala final veremedim. Neyse uzatmayalım size şarkı önerilerinde bulunmam lazım lütfen bu bölümü aşağıdaki şarkıları dinleyerek okuyun, seviyorum sizi iyi okumalar.

Duman - Haberin yok ölüyorum

Billie Eilish - I love you

Phoebe Bridgers - Scott Street

Teya Dora - Dzanum

Sufjan Stevens - Fourth of July

Duman - Bal

Dedublüman - Sakladığın bir şeyler var

Balmorhea - Remembrance

Kalben - Yara

Sezen aksu - ben öyle birini sevdim ki

Canozan - Toprak yağmura (akustik) ★★


......

ikimiz de birbirimize bakıp güldük ve yemeğimizi yemeye devam ettik, ayağa kalkıp kendime portakal suyu doldurup anneme doğru döndüm. "ister misin?" televizyonu açıp kumandayı masaya bıraktıktan sonra bana doğru döndü ve başıyla onayladı, hem kendime hem de anneme doldurduğum portakal sularını masaya koyup sandalyeme oturdum ve annemle beraber televizyondaki haberleri dinledim. Tabağımdan bi lokma daha alıp portakal suyuma uzandım, tam bir yudum alacakken duyduğum şeyle bardağın yere düşmesi bir oldu.

Duyduğum şeye birkaç saniye inanamadım ve gözlerim şaşkınlıktan açılmış bir şekilde dona kaldım, o an şok geçirdiğim için hiçbir yerimi oynatamadım ve duyduklarımın gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştım. Başımı yavaşça televizyona çevirdim; gözlerim dolmuştu bile, ellerim titriyordu ve ağzım açık bir şekilde öylece televizyona bakıyordum. Annem kumandayı eline alıp sesini açtı

*Arkamda görmüş olduğunuz bu tepeden saat 07:05 civarında bir ihbar geldi ve polis ekipleri araştırmaya başladı. Yaklaşık bir saat sonra denizden ölü bir beden çıkarıldı...*

Söylediklerini doğru düzgün dinleyememiştim bile, duyduğum tek şey ölü bedendi. İnanmıyordum rüyada olduğumu düşündüm. Telefonlarım çalmaya başlamıştı bile, annem kolumdan tutup yanımda ağlıyordu. "jeongin.. lütfen bir şey söyle durma böyle korkutuyorsun beni." Neden bu kadar çabuk inandınız, neden ağlamaya başladınız gerçek değildi bu. Elimi masaya koyup destek aldım ve zorlanarak ayağa kalktım. Ne yaptığımı bilmezken hızla evden çıktım ve yıldız tepesine koşmaya başladım. Her adımımda bunun bir rüya olduğunu umuyordum, kafamda dönen sesleri susturmaya çalışarak sevgilime koşuyordum.



Nefes nefese tepeye çıkmamla aniden kaskatı kesildim. Her yerde polisler ve kameralar vardı, göz yaşlarım beni dinlemeden yanağımdan süzülüyordu bile. Yavaş adımlarla etrafa bakınarak ilerlerken herkesin tepenin ucuna toplandığını gördüm ve oraya doğru koştum. İnsanları itip ne olduğunu görmeye çalıştım, polisler kolumdan tutup daha da ileriye gitmenin yasak olduğunu söyleseler de dinlemeden onları ittirmeye devam ettim. O sırada üstü battaniyeyle örtülmüş yerde yatan bir beden gördüm, o an gerçekten ne yapmalıydım bilmiyordum. Tüm vücudum hiç olmadığı kadar titriyordu, o yerde yatanın hyunjin olduğuna inanmak istemedim hem de hiç istemedim ta ki battaniyenin bir ucundan düşen kolunu görene kadar. yerde yatan bedenin bileğinde kırmızı bir ip bağlıydı, polislere ağlayarak izin vermeleri için yalvardım ve bileğimdeki kırmızı ipi gösterdim. "O BENIM SEVGILIM YALVARIRIM IZIN VERIN GEÇEYİM LÜTFEN SADECE GÖRMEK İSTİYORUM" Bir şekilde kendimi acındırdım ve sonunda geçmeme izin verdiler. Koşarak yerde yatan bedenin yanına gittim ve dizlerimin üstüne çöktüm. Bileğimdeki kırmızı ipe baktıkça daha da çok ağlıyordum, emin olmak için battaniyenin ucunu tuttum ve yavaşça açtım. Karşımdaki bedenin gözlerini gördüğüm gibi geri kapattım, gözlerini görmem yeterliydi. Titreyen ellerimi dudaklarıma götürüp sımsıkı kapattım ve hyunjine bakarak sadece ağladım. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu, son kez bedenine sarılıp gözlerimi kapattım ama bu hiç iyi gelmiyordu. Ona son kez sarılacağımı bilmek, bana karşılık veremeden öylece cansız bir şekilde yattığını görmek. Ağlayışlarım her saniye daha da şiddetleniyordu, kafamı sevgilime gömüp hıçkırarmaya başladım. Daha fazla tutamadım kendimi, bedenini okşayarak sadece ağladım. Etraftaki sesler boğuk gelmeye başladı, gözlerim karardı, düşündüğüm tek şey hyunjin idi.



Kolumda hissettiğim ellerle hyunjine daha da sarıldım, bırakmak istemiyordum onu. Polisler iki kolumdan tutup çektiler sevgilimin bedeninden beni, ayirdilar hyunjinimden. Yalnız kaldım o an yer çöküp sadece hyunjinimin ismini sayıkladım, çok geçmeden de arkadaşlarım gelmişti bile. Hepsi yanımda bana sarılmış ağlıyordu, bense sevgilimi taşıyan ellere bakıp öylece oturuyordum. Götürdüler sevgilimi benden, yıldızlara kadar götürdüler. Neden yaptın bana bunu hyunjin neden? Sevmiyor muydun yoksa beni, insan sevdiğini böyle bırakıp gider mi? Her şeyin ilki olan bu tepede ölümünü bana vermen adil miydi? Seninle kurduğum hayallerin yarım kalmasını hak ettim mi ben sevgilim? Artık sarılamayacağım sana, duyamayacağım senden o "minik yıldızım" lafını, öpemeyeceksin saçlarımı. Ben sana ilaç olmak istedim hyunjinim ama beceremedim, ben sana ilaç olayım derken zehir oldum balım. Beraber atlatırız demiştim sevgilim.. ama sen beni yüzüstü bıraktın.




Hyunjinim gitti, götürdüler o cansız bedenini. Neredeyse bir saattir orada öylece ağladım, insanlar yavaş yavaş uzaklaşınca tepenin ucuna gittim ve her zamanki yerimize oturdum. Tekrardan ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırıp öylece boş duran yanıma baktım. Alışamazdım ki buna, her yanıma baktığımda olduğun yerde seni bir daha görememeye alışamazdım ben. birden gözüme taşın altındaki bir kağıt parçası takıldı, yavaşça uzanıp elime aldım ve kağıdı açtım. Bu bir nottu, intihar notuydu. Ölüm haberinin aldığım zamanki gibi şok geçirdim resmen, ellerimle gözümden süzülen yaşları silip notu okumaya başladım;




-----

*Canozan - Toprak yağmura (akustik) // Balmorhea - Remembrance *

Yıldızım..Jeonginim nasılsın güzelim? Biliyorum iyi değilsin hem de hiç iyi değilsin ama ben de iyi değilim sevgilim. Yaşadığım şeyleri bana unutturdun, bir süre de olsa kendimi dünyanın en şanslı insanı hissettim bu yüzden bunlar için çok teşekkür ederim öncelikle. Ama olmuyor jeonginim yapamıyorum, bir türlü kafamın içindeki sesleri susturamadım yıldızım. Her gün ilaçlarımı aldım, kendimi mutlu edecek şeylerle uğraştım, seni sevdim ama yine de başaramadım sevgilim. Ben kendimi sevememişken bir başkasını nasıl sevebilirdim?

Sana sürprizim var demiştim, üzgünüm layık olduğun sürpriz bu değil fakat sana verebileceğim artık en son şey buydu balım. Sana hediyem buydu güzelim, ölümümü hediye ettim ben sana. Bileğimdeki bu kırmızı iple, kıyafetlerime sinen o kokunla, kalbimdeki seninle gittim ben yıldızlara. Yıldızları çok severdik ikimiz de jeonginim, ben bu dünyada dayanamıyorum. Yıldızları anlamlaştıran da sendin sevgilim, benim hayatıma anlam kattığın gibi anlam kattın bu yıldızlara. Ben de anlam katmak istedim jeongin, ben de mutlu olup sadece seni düşünmek istedim. Binlerce kez denedim iyi olmayı ama başaramadım. Mutluluğu bilmiyorum ben jeongin. Yanında her zaman iyi ve mutlu gözüksem de içim öyle değildi bebeğim, gittiğim ne kadar terapi varsa yaramadı bana senin kadar. Gücüm kendime yetmiyor be jeonginim, gücüm seni korumaya, seni sevmeye bir türlü yetmiyor.

Sana güzel bir ilişki yaşatamadım, hayalindeki gibi biri olamadım, hak ettiğin değeri veremedim sana balım. Ben sandığın kadar iyi biri değilim jeongin, seni şuan bu duruma sokacak kadar kötüydüm ben. Insanların hayatını mahvedecek kadar iğrenç biriydim ben, kendi öz babamın bile sevmediği bir evlattım ben jeongin. Sevmeyi bilmiyordum, sevilmeyi bilmiyordum, önemsenmeyi, umursanmayı hiç birini bilmiyordum ben. Hepsini sen öğrettin balım her şey senin sayende oldu, sorun da buydu işte. Ben sana böyle kötü geliyorken hayatına bir katkıda bulunamıyorken yaşamamın ne anlamı vardı jeonginim? Bu yüzden uzaklara gidiyorum sevgilim, seni acıtamadan sevebileceğim çok güzel bir yere gidiyorum.

Şimdi ise her şeyin sonuna geldik minik yıldızım. Seninle yaşadığımız ilklerin yerine yıldız tepemize geldim. Bana yaptığın tüm şeyler kalbimde lütfen bunu unutma. Olur da bir gün beni özlersen yıldızlara bakman yeterli, çünkü ben orada tam baktığın o parlayan yıldız olacağım sevgilim. Vedalardan nefret ederim fakat her güzel şeyin bir sonu vardır bi'tanem. Nasıl veda edilir onu bile bilmiyordum ben jeonginim, elveda kelimesini kullanmaya bile gücüm yok benim. Verdiğim sözleri tutamadım ben yıldızım, hiçbirini hem de hiçbirini tutamadım bunun için de özür dilerim. Dün söylediğim sözü hatırlıyor musun? ne komik ama.. seni bırakmayacağıma söz vermiştim, bu sözü de tutamayacağım ben jeonginim. Ama eminim ki sen beni affedersin sevgilim, sen benim aksime çok iyi birisin yıldızım. Insanlar seni seviyor, seni önemsiyor. Sen sevdiğini affetmeyi bilirsin jeongin. Seni seviyorum.. seni, beni sevdiğin kadar seviyorum. Sayamayacağın kadar öpücük, yıldızlar kadar öpücük yıldızım. Elveda..

----

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Little Star | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin