1

19K 618 443
                                    

"ilkay, abicim benim bir saat sonraki özel dersimi sen devralır mısın? pera'nın okulundan aradılar oraya geçiyorum şimdi."

ilkay, benim liseden beri yanımda olan on dört yıllık dostumdu. ve ikizi kayra da, en zor zamanımda elini uzatıp kızıma hala, bana kız kardeş olduğunu tekrar tekrar göstermişti.

kayra ile ortak olduğum spor salonunu ilkay ile birlikte işletiyorduk. ikimiz de spor akademisine gitmiştik, kayra'nın aksine. kayra, elbette savcı olmuştu. hep bizden daha zeki olan manevi kız kardeşim, hukuk okurken de, mezun olup savcılık sınavına hazırlanırken de hep yanımızdaydı.
ve pera, benim dünya'm, güzeller güzeli kızım, ilkay amcası ve kayra halasıyla geçirdiği her günü yüzündeki gülümseyi silemediği uykularıyla tamamlıyordu.

şimdi de, kreşten aradıkları için apar topar oraya gidiyordum.

kadıköy'ün bitmeyen trafiğine lanet ederek geçirdiğim yarım saatin sonunda, nihayet kreşin bahçesine geldiğimde vakit kaybetmeden müdürün yanına gittim.
öğretmeni ile birlikte kızım, güzeller güzeli pera'm beni bekliyordu. boncuk gözleri ağladığını belli edercesine parlarken beni gördüğü için alt dudağını titretip burnunu çektiğinde eğilerek kollarımı açtım,
"kızım"

sağ kolunda sıkı sıkıya tuttuğu ayıcığı köpük ile bana doğru gelip minik kolunu boynuma sardı beklemeden.
"babacıııım"

sesi dahi titriyordu bebeğimin ve benim gözümden sakındığım dünyamı bu denli üzen şey şimdiden beni sinirlendirmeye başlamıştı.

"alper bey, hoş geldiniz"
müdürün gergin sesini duyduğumda kızımı sıkıca tutarak ayağa kalktım. sert olduğuna emin olduğum bakışlarımla müdüre ve öğretmene bakarak,
"sorun nedir" diye sorduğumda, karşımdaki öğretmen elleriyle oynamaya başladı.

heh, belli ki kendi hataları olan bir durumla karşı karşıyaydım.

"alper bey, çocuklar kendi aralarında şakalaşırken yanlış kelimeler kullanarak pera'nın üzülmesine sebep oldular"

pera'm, güzel kızım öyle kolay ağlayan bir çocuk hiç olmamıştı. henüz dört yaşında olmasına rağmen, her olayı yaşıtlarından daha olgun karşılıyor, derdini ve isteklerini daha net dile getiriyordu.

"özlem hanım, hangi şaka pera'nın ağlamasına sebep oldu iki yıldır söyler misiniz? pera, ilk kez, sizin tabirinizle bir şaka yüzünden ağlıyor. bunu açıklar mısınız lütfen"

boynuma sıkıca sarılan kızım hâlâ içli içli nefesler alırken, sakin kalmaya çalışmak delicesine zorluyordu beni.

"alper bey, özlem hanım diğer çocukların etkinliklerini kontrol ederken sınıftan bir iki çocuk pera'nın aile yaşantısıyla ilgili ithamlarda bulunmuş."

kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılmıştı. pera'nın aile yaşantısında ne gibi bir sorun vardı ki?

"aslında, çizdiği resimlerde hep sizi, amcası ve halasını çizmesi sınıftakilerin dalga geçmesine sebep oldu."

işte şimdi sorun çözülmüştü. pera'nın bir annesinin olmayışı, kaç yaşında olurlarsa olsun bunu dalga malzemesi yapmaları iznini vermiyordu.

"derhal pera'nın kaydını sildirmek istiyorum."

iki yıldır gittiği kreşte yalnızca bana anlattığı kadarını bildiğim olaylara an itibariyle son noktayı koydum ve en az iki yıl daha devam edeceği kesin olan bir müşteriyi kaybeden müdürün çırpınışlarını görmezden gelerek kreşten kucağımda kızım ve onun eşyalarıyla ayrıldım.

kız babası (bxb)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang