16

5.2K 245 88
                                    

onur'un pera'ya aldığı lisanslı formayı giydirdiğimde onur pera'nın onlarca fotoğrafını ve videosunu çekti. kendi imzalı formasının armasını öpüp pera'ya sarıldı.
"bu akşam bize şans getireceksin prenses"

pera ne olduğunu tam olarak anlayamasa da onur mutlu olduğu için mutluydu.

yalnızca takım tutmuş olmak için tutuyordum ben, maçları takip etmez transferlerden haberim olmazdı özellikle karşıma çıkmadığı sürece. onur ise benim tam tersimdi. birlikte olduğumuz akşamlar bile eğer maç varsa ve pera uyuyorsa mutlaka izliyordu, pera uyanıksa ancak uyuduktan sonra tekrarını izliyordu.

"alper bugün kesin alacağız bu maçı"

kiminle olduğunu bile bilmediğim karşılaşmayı kazanmayı diledim çünkü onur üzülürse pera ağlayabilirdi. ve ben iki mutsuz bebekle nasıl baş edeceğimden emin değildim.

stadyuma kadar onur'un omzunda giden kızım etrafta yükselen marşları duydukça heyecanlanmaya başladı.
bilet kontrolünden ve üst aramasından sonra tribündeki yerimizi aldığımızda onur bu kez pera'yı oturağın üzerine çıkardı.
"prenses sen burda böyle dur o zaman rahat görürsün eğer göremezsen söyle ben seni omzuma alırım tamam mı"

maç esnasında pera'yı onur'a emanet etmek deli saçması gibi geldiğinden anında itiraz ettim.
"sen bana söyle babacım, ben alırım. onur abin çok heyecanlı o yüzden onu rahatsız etmeyelim."

neyse ki onur beni duyamayacak kadar odaklanmış vaziyetteydi.

maçın başlamasına az bir süre kala futbolcular saha kenarında ısınma hareketleri yapmaya başladığında pera heyecanla bağırdı.
"aaa altaycıııım"

önümüzdeki taraftarlar pera'nın heyecanlı sesini duyup pera'ya dönerek ona gülümsediler.
"hadi bakalım prenses şansına inanıyoruz" dediklerinde pera parlayan gözleriyle bana döndü.

saçlarını at kuyruğu toplayıp ensesini kuruladım, heyecanlandığı her seferde olduğu gibi yine ensesi hafif terlemişti.

takımlar dizilip istiklal marşını okuduktan sonra hakem düdüğüyle maç başladığında pera adeta nefesini tutmuş gibi topun peşinde koşan futbolcuları izliyordu. onur ise çoktan transa geçmiş durumdaydı.

on dördüncü dakikada valencia'nın golüyle sevinç naraları yükseldiğinde onur pera'yı kucağına alıp sıkıca sarıldı.
"şans perisi"
bağıra bağıra marş söylerken pera'nın da elini tutmuş dans ediyor gibi hareketler sergiliyordu.
pera kahkaha atarak tekrar eski yerine geçtiğinde çok geçmeden yirmi yedinci dakikada orta sahadan arda'nın attığı top fileyle buluştu. pera mutlulukla "goool" diye bağırdığında etrafımızdaki taraftarlar da onun sevincine ortak oldu. hatta birisi bilekliğini hediye ederken başka birisi de boynundaki atkısını pera'ya verdi.

ilk yarı iki sıfır fenerbahçe'nin galibiyetiyle sonuçlandığında onur sevinçle pera'yı omzunda hoplatıyordu.
"sayende kazanıyoruz güzellik. bundan sonra her maçta benimlesin."

ikinci yarının sonlarına doğru arda'nın ikinci golüyle üç sıfır skorla maç bittiğinde onur pera'nın alnını öptü.
"uğur böceğim benim"

pera onur'un garip hitaplarına gülerek kucağıma çıktığında artık uykusunun geldiğini anlamıştım. bu sebeple çıkışa doğru yönelirken onur beni durdurup soyunma odalarının olduğu yöne çevirdi. cebinden çıkardığı bir kartla içeri girmemizi sağladığında doğruca futbolcuların yanına adımladı.
altay'la ve diğerleriyle kucaklaşıp tebrik ettikten sonra pera'yı gösterdi.
"şans perim yanımızdaydı bugün. size destek olmak için geldi"

kız babası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin