kız babası (bxb)

6

pera ile yılbaşı ağacını süslediğimiz günün ertesinde erkenden kalkıp mutfağa girerek yemek hazırlığına başladım. birkaç çeşit meze ve salatanın yanında, ana yemek ve tatlı yaptıktan sonra pera'yı uyandırdım.
birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, istediği büyük kurabiyeyi yaptık yine birlikte.

kış bahçesindeki masayı hazırlamaya başladığımızda pera için bir de müzik açmıştım ve devamlı dans edip kıkırdadığı için hazırlık aşaması biraz uzun sürmüştü.

nihayet her şey hazır olduğunda pera'nın odasına girerek bu gece için aldığımız elbisesini giydirip ve yeşil tokasıyla saçını yaptıktan sonra kendim de hazırlandım ve saat akşam beşe gelmek üzereyken kapı çaldı.

"geldiler babacıımmm"
pera heyecanla koştururken ben de gülerek peşinden ilerledim. kapıyı açtığım gibi pera ilkay'ın bacaklarına sarıldı ve devamında diğerlerini de sıkı sıkıya öptükten sonra kayra'nın kucağında, başı kayra'nın omzunda konuşulanları takip etmeye başladı.

yemek boyunca herkes bir şeyler anlatıp gülerken pera da çok kere tatlı kahkahalarıyla konuşmalara dahil oldu.
pera uyuyuncaya, yani, akşam sekize kadar hepimiz pera ile birlikte meyve suyu içip gülüştük. murat amca yaşına rağmen pera ile oynamaktan geri durmadı ve pera uyuduğunda, meyvelerin, çerezlerin ve tatlıların yanında alkollerin servisini de yaptım.

konu hiçbir şekilde onur'a değmeden tamamladığımız günün sonunda, saat gece yarısını gösterdiğinde, yeni yıl dilekleriyle kutlayıp, yarım saat kadar sonrasında gitmek için ayaklandılar.

kayra, bir dava hakkında araştırma yapması gerektiğini, ilkay da yasemin teyzeyle murat amcayı tekirdağ'daki bir akrabalarına götüreceğini söyleyince ben de onlara dışarıya kadar eşlik ettim.
sarılarak ayrıldıktan sonra tamamen gözden kaybolan dörtlüden başımı çevirdiğimde gördüğüm karartının kime ait olduğunu anlamaya çalışarak dikkat kesildim fakat kim olduğunu seçemeyince daha fazla kendimi zorlamadan eve girdim.
dağınıklıkları toplayıp tüm işleri bitirdiğimde, aldığım tuborg'lardan kalan iki şişeyi yanıma alıp kış bahçesindeki kanepeye oturdum.
yine onur'un fotoğrafını açtım. yapacak daha iyi bir işim olmadığından.

birkaç saat sonra, gün doğumuna çok az bir zaman kala, instagramda onur'un paylaştığı gönderiye baktım.

bir videonun da olduğu gönderideki ilk fotoğrafta geçirdiğim dakikaların sonunda, ikinci fotoğrafta sahile dizdikleri alkol şişelerine baktım, üçüncüsünde bir video ve videonun sonunda dudağının hemen kenarından öpen bir kızı görünce duraksadım.
video orada kesiliyordu. onur, sarhoş olduğu belli olacak kadar yayvan bir ses tonuyla konuşuyordu. fakat o kız kimdi? buna cevabım yoktu.

içimdeki sıkıntıyla telefonu kenara kaldırıp boşalan bira şişelerini çöpe atarak odama geçtim. üzerimi değiştirip ılık bir duş aldıktan sonra kendimi yatağa attım.