5. BÖLÜM.

71 13 5
                                    

                         BEŞİNCİ BÖLÜM.

Bölüm Şarkısı: Teoman, Paramparça.

Edis'in anlatımından;

"Anne, biliyor musun? O, benimle konuşmaya çalıştı. Ben konuşamadım tabii. Korkuyorum çünkü anne, sen gittikten sonra, birine kendimi açarsam terk edilirim diye çok korkuyorum. Masallardan nefret ediyorum artık, en son sen anlatmıştın bana. Ariel'i anlatmıştın, unutmadım. Masallar hep mutlu sonla biter anne, neden sen gittin peki? Neden benim masalımı yarım bıraktın Anne?"

Gözlerimden iki, üç damla yaşştü. Derin bir nefes aldım ve odamdan çıkıp aşağı indim. Evdeki tek uyanık bendim ve güneş doğuyordu. Kendime bir kahve yaparken, Koltuktaki fermuarlı sweatshirt'ümü üzerime geçirdim. Televizyon ünitesinin altında duran kulaklığımı da kulağıma taktım. telefonumdan bir şarkı açtım.

Teoman - Paramparça.

Şarkı kulağımda çalmaya başlayınca, kahve makinesinden kahveyi alıp, bir kupaya döktüm ve bahçeye çıktım. Üzerimdeki kapüşonlunun şapkasını kapattım ve yürümeye başladım.

Hava yeni aydınlandığı için etraf soğuktu fakat üşümüyordum, iyi hissettiriyordu.

Siteden çıktım, çıkarken Dost'a da uğradım. Kulübesinde uyuyordu. Sahile gittim.

Yürürken, Duru'yu gördüm. Onun da üzerinde bir kapüşonlu vardı ve şapkasını kapatmış, kumda uzanıyordu. Yanına gittiğimde, uyuduğunu anladım. Hava serindi ve Duru etek giymişti. Üşüyor olabilirdi. Bu yüzden, üstümdeki kapüşonluyu çıkartıp, Duru'nun üstüne örttüm. Sonra da biraz ötesine oturdum.

Etrafı izlemeye çalıştım ama odağım Duru'daydı.

Rüzgar esiyor, deniz dalgalanıyor, Duru biraz ötemde uyuyordu ve ben şuanda daha iyi hissediyordum.

Biraz sonra Duru uyandı.

"Sen ne zaman geldin?" dedi.

"Biraz önce." dedim. "Uyumuşsun burada."

"Evet." dedi.

"Ne zaman geldin eve?" dedim.

"Dört, dört buçuk gibi. Geldiğim gibi de üzerimi değiştirip buraya geldim zaten."

"Çok yordun kendini." dedim ama sesim sert çıkmıştı.

Kaşlarını çattı.

"Sen kendine bak da konuş! Sen kendi halini gördün mü?

O da sinirli konuşmuştu. Sanırım sesimin sert çıkması onu öfkelendirmişti.

"Pardon," dedi. "Sert çıktım."

"Önemli değil, pardon." dedim. Kıkırdadı.

"Sahiden, ne oldu sana Edis?"

"Hatırladım. Bazı anıları. Bazı anıları bir daha yaşayamayacağını bilmek, insana çok ağır geliyor."

Başını salladı anladım, dercesine.

"Yine anlatmadın." dedi. "Gizemli biriyim, diyorsun yani. Çok yanlış kişiye denk geldin, biliyor musun? Küçükken Saklambaç'ta hep, bulan kişi ben olurdum."

Daha sonra da, toparlanıp gitti.

"Bu seni bulurum, mu demek Ariel?"

Duru'nun anlatımından:

Edis'in yanından ayrıldığımda içimi garip bir his kaplamıştı.

İçim huzurluydu, kalbim güm güm atıyordu, ve ağlamak istiyordum.

Bu neydi böyle?

Koşa koşa eve gittim. Beni Dora karşıladı.

"Ne oluyor?" dedi ama ona aldırmadan odama çıktım.

Kapımı örttüm ve yatağa oturdum. Elim kalbimdeydi, ve deli gibi gülümsüyordum.

Ayağa kalkıp, günlüğümü ve bir kalemi elime alıp yazmaya başladım.

. Güm güm kalp çarpıntısı.

. Dünyada benim mutluluğumun daha fazlasına sahip hiç kimse yokmuş gibi gülümseme.

. Bir de, ağlamak istemek ama ağlarsam içimdeki huzura saygısızlık olur gibi hissetmek.

Bana ne olduğunu ben bile çözemedim veya kendimi kandırıyorum, bilmiyorum. Yine de sen söyle; ne oluyor bana Günlük?

Dora kapıya vurdu.

"Kızım aşık mı oldun sen? Bu hareketler ne Duru?" diyordu keyifli sesi.

ÇİÇEK SOKAKWhere stories live. Discover now