Parmaklıkların Ardında...

11 3 0
                                    

Şimdilik hücremde boş boş oturuyorum. Bugün nasıl geçecek bilmiyorum. Ama artık tahmin bile edemiyorum. Akılsız başın cezasını Yağmur çeker zaten.

...

İkindi vakti hiçbir şey yapmamama rağmen üzerime bir yorgunluk çöktü. Gözlerimin dinlenmesi için kendimi uykuya bıraktım.

???

"Pişt, Yağmur!"

Ne? Bu tanıdık ses kimindi?

Yavaşça gözlerimi açıp sesin geldiği yere baktım.

Parmaklıkların ardında Ömer vardı.

Rüyada mıyım diye düşünüp gözlerimi ovdum. Hayır. Bu gerçekti! Tamamen gerçek!

Ömer burada idi ve bana bakıyordu.

"Ö..Ömer..? Sen nasıl-"

"Soru sorma. Gel hadi. Seni kaçırıyoruz..!"

"Ne?"

Ömer cebinden anahtar çıkarıp kapıyı açtı.

Ömer de bu anahtar ne yapıyordu ki??

Çıkıp beraber karanlık koridorlarda yürüdük. Evet. Bir Ömer ile hapishaneden kaçmamız eksikti onu da yaptık.

"Zaten yarın mahkeme var niye-"

Ömer sus yaparak ağzımı kapadı.

Hapishanenin bahçesine çıktığımızda bizi bekleyen Can'ı gördüm.

"Can?"

"Naber kız hapishane kaçkını"

"Ha-ha çok komik!"

Can'a gözlerimi devirdim. Sanki o çok masumdu da!

Yavaş yavaş bahçe kapısına ilerlediğimiz de bir el feneri bize döndü.

Güvenlik Polisi...

Ömer ile göz göze geldik. Tek fark benim gözüm korku, onun gözü 'savaş başlasın' diyordu.

Ben daha olayı sindiremeden Can polisin üzerine atladı.

Ömer de boynundan tuttu.

Tam polis silahını çıkaracak iken Can ondan önce davranıp silahı alıverdi.

"Aaa, polis beyciğim. Biz masumuz. Silaha ne gerek var?"

Bahçeden çıktığımız sırada Polis arkamızdan bağırdı.

"Baya masumsunuz yani!"

Sonra da siren sesleri. Sanırım güvenlik alarmı çaldı.

"Birazdan polis arabaları gelir. Koşun"

Ömer ben ve Can beraber bir arabaya bindik ve Ömer hemen arabayı çalıştırdı.

Arabayı öyle bir sürüyordu ki resmen pencereden uçacaktım.

Ben uçmamak için bir yerlere tutunurken onlar o kadar rahattı ki.

"Ömer senin ehliyetin var mı ya?"

Diye sordum zorla. Bir anda araba âni bir drift ile sola dönünce kapıya yapışı verdim.

"Var mıymış?" Dedi gülümserken.

"Yokmuş."

"Araba nasıl?" Diye sordu Can.

"Çok güzel de nereden aldınız?"

"Aldığımızı kim söylemiş?"

Harika! Çalıntı bir araba ile hapisten kaçıyorduk. Ne tür bir manyaklıktı bu?

...

Bir eve geldiğimizde bizi eninde sonunda bulacaklarını biliyordum. Ama o zamana kadar keyif yapmayı tercih ettim. Kesinlikle en az elli yıl yatardık.

Günün en sevdiğim saatleri her zaman gecedir. Çünkü o saat gününün nasıl geçtiğini, neler olduğunu, iyi şeyleri, kötü şeyleri düşünüp eleştirirsin. Kimse de sana karışmaz. Harika birşey.

Benim günüm nasıl mı geçti? İkindiden sonrası aksiyon dolu idi.

Güzel şeyler ise... Ömer'di...

Kötü şeyler ise ikindiden öncekilerdi...

Düşüne düşüne uyuya kalmıştım.

Gözlerimin önüne sarışın bir kız gelmişti ama tam çıkaramıyordum. Bu o kafasına masa gelip kafasını yaran sahte sarışın değildi...

Bu kız... Tanıyordum... Ama nereden? Kimdi bu?

Hadi hadi... Hatırla...

Sarışın... Beyaz tenli... Bembeyaz... Soluk... Ölmüş de ruh olmuş gibi... KANLI...

Karanlık Sokaklar...Where stories live. Discover now