Ailem mi Arkadaşlarım mı..?

13 3 0
                                    

Polisler yaklaştıkça bizde yüzlerce metre olan uçuruma yaklaşıyoruk. Hayatımda en korktuğum an diyebilirdim.

Bir sürü ölüm yolu vardı. Uçurumdan düşebilirdik, polisler vurabilirdi, ayağımız kayabilirdi... Herşey olabilirdi!

Tam o sırada başka bir araba geldi. Herkesin bakışları o yöne çevrildiğinde kimse bu gizemli araba kimin bilmiyordu.

Arabadan inen iki insan ise;

ANNEM VE BABAMDI!

Ama bizi nasıl bulmuşlardı? Yoksa... Numarasını silmediğim annem mi..?

Hayır... Bilseydim gerçekten silerdim... Herşeyi berbat ettim! Yine.

Polisler gelip birşeyi karıştırmasınlar diye ailemi tutuyorlardı. Ömer ile Can ise duygularıma yenik düşüp polise teslim olmayayım diye beni tutuyorlardı.

Sol gözümden bir damla akan yaş dudaklarıma gelirken ne yapacağımı şaşırmıştım.

Şuan bana hayatımı çok farklı yönde değiştirecek iki seçenek sunuluyordu. Ve ben iki seçeneğide kaybetmek istemiyordum. Bir tarafta beş yıl hapis, bir tarafta ise hayatının sonuna kadar kaçak yaşamak...

Ama asıl zor olan seçenek o değil...

Ailem mi Arkadaşlarım mı?

Arkadaşlar bu bölüm aşırı kısa oldu o yüzden diğer bölümü de buraya yazicam. Ama önce oylar mısınız (tabii beğendiyseniz zorla birşey yaptırmak istemem) bide lütfen eleştirilerinizi yapın gerçekten ihtiyacim var. Yani şu şöyle olsaydi daha guzel olurdu falan demeniz sıkıntı olmaz çunku herkesin kendi düşüncesi. İlk hikayem olduğu için fazla oy isteyemiycem. 23. Bölüm final bölüm. Devami için ise 20 beğeni lazim. Kimse olumuyosa niye yazayim yani dimi? Neyse sizi çok seviyorum iyi okumalarr<33

FİNAL

Dudağı dudağımdaydı...

Ömer'e döndüm. Bana bakıyordu ve bir cevap bekliyordu. Buradaki herkes benden bir cevap bekliyordu! Polisler, annem, babam, Ömer, Can... Ama ben kendi cevabımı kendim bile bilmezken
Onlara nasıl söyleyebilirdim ki?

Hiç bu kadar kararsız kalmamıştım. Eskiden olsa 'ailem' der geçerdim. Ama insanın arkadaşları değişince cevabı da değişiyor.

"Cevap veremeyeceksen bir çözümüm var..."

Umutsuzca Ömer'e döndüm. Nasıl bir çözümü olabilirdi ki? Yine kaçmak mı?

Çaresizce kafamı salladım. Çünkü birşey yapmam gerekiyordu. Akşama kadar burada böyle duramayız herhalde.

Ömer elimi tuttu ve uçuruma doğru geri geri ilerledi. Tabii ben de ilerledim.

"Ö..Ömer ne yapıyorsun?" Dedim şaşkınlıkla.

"Hey! Yerinizde durun! Konuşabiliriz!"
Polislerde konuşuyordu. Ama Ömer ikna olacak gibi değildi.

"Yağmur! Yağmur saçmalama kızım gel şuraya! Valla bir daha sana ekmek aldırmam lütfen gel!" Annem de kendi içinde çırpınıyordu.

En sonunda en dibe gelmiştik. Tek adımdı. Sadece tek adım. Eğer tek bir adım atarsak. Öleceğimizi ikimizde biliyorduk.

Ömer son kez bana baktı. Ben de ona.

Yüzüme yaklaştı. Yaklaştı. Yaklaştı. Ve durdu.

"Hâlâ cevabın yok mu?"

"Var."

"Söyle."

"Seni seviyorum beyefendi..."

"Bende seni seviyorum. Bayan..."

Üçümüz yüzlerce metrelik uçurumdan düşerken. Ömer'in dudağı dudağımdaydı... Dudağı dudağımda...

Son...

Karanlık Sokaklar...Место, где живут истории. Откройте их для себя