MESLEKİ DEFORMASYON

2.6K 67 15
                                    

Songül gün sonu sorgu odasından çıkıp etrafına bakındı. Salonda ki çoğu masa boştu.Bazılarının mesaisi bitmiş, bazıları da operasyona gitmişlerdi.
Şanslı olanlardan biri de yardımcısı Merve'ydi. Son sorgudan önce onu evine göndermişti. Elindeki ifade dosyalarını onun masasına bıraktı. Yarın bilgisayara Merve girecekti bu günün sekiz şanslı şüphelisini...

Epey yorulmuştu. Öğlene kadar bilgisayarına işlemeyi ertelediği küçük bir dağa dönüşen dosya yığınıyla uğraşmış tüm öğleden sonrası da sorgu odasından çıkamamıştı.

"Polis başına beş suçlunun düştüğü ülkede bana kaç suçlu düşüyor acaba?" diye düşünmeden edemedi. Masasının üzerinde duran metal kordonlu saatini koluna taktı, saat gece yarısını çoktan geçmişti.

Çekmeceden anahtarini alırken gözü son aldığı plakete takıldı. Başarılı bir polisti Songül suçluyu ve suçlu psikolojini iyi tanırdı. Babasından aldığı bir yetenekti bu ve on iki yılına iki şeref madalyasi sığdırmıştı. Babacığından yadigâr mesleğini gururla taşıyordu.
Trafik, narkotik, terörle mücadele derken son iki yılında organizeye geçmişti. Üzerinde çalıştığı son dosyayı da başarıyla kapatabilirse bu meslekte yaptığı en büyük iş olacaktı ve evdeki madalya koleksiyonunun yanına yeni biri daha eklenecekti.
Bu düşüncelerle çoktan otoparka inmişti. Öğlende birşey yemedigini hatırlayıp karnını doyurabilmek için açık bir yer bulma ümidiyle yola koyuldu.

Nispeten boş olan yolda ilerlerken sol arka köşeden hızla yaklaşan aracı farketti. Bu kadar sellektör yapıyorsa ya alkollü ya da hastaneye yetişiyordur düşüncesiyle aracı takibe aldı eğer alkollü ise ekiplere haber verecekti. Arabasını biraz daha sağa alarak aracın geçmesi için kornaya kısa bir baskı yapti. Araç yanından geçerken içindeki adam ile bir kaç saniyeliğine göz göze geldi. Daha önce gördüğü yüzleri asla unutmazdı. Bir kaç hafta önceki operasyonda görmüştü bu yüzü, evet hatırlıyordu kendi kendine hınzırca gülüp kendinden emin bir sesle konuştu.

"Mesleki deformasyon"

Arabasını hızlandırıp adamın önünü kesmeyi planlıyordu. Bu kadar hızlı sürerken merkeze haber verip dikkatini dağıtmak istemedi. Adamı gözden kaçırmaya hiç niyeti yoktu hem tek başına bir adamıda alamayacak biri değildi. Daha öncede bir çoğuyla teke tek dövüşmüş ve hep ayakta kalmayı başarmıştı. Kendine güveniyordu. Kısa süren takip sonrası az ilerde aracın sağ tarafından önünü kesip belindeki silahına sarılarak arabadan hızla indi. "İn arabadan polis!" diye bağırdı. Etrafta bir ev ya da araba görünmüyordu.
Adam hiç direnmeden sakince indi araçtan...
"Ellerini kaldır!"
Adam sessizlikle ellerini kaldırıp başının üzerinde birleştirdi.

"Bir sorun mu var komserim?"

Songül belindeki askıda takılı olan kelepçeyi adama fırlattı. "Tak şunu..."

Adam kelepçeyi havada yakaladı ve sorusunu tekrarladı. "Bir sorun mu var?"

"Tanıdım seni!
Ehliyet, ruhsat, kimlik üzerinde ne varsa çıkar? Bakalım kimsin sen?"

Adam fazla sakindi ve yüzünde saklayamadığı sinir bozucu bir sırıtmayla bakıyordu. Songül bir şeylerin ters gittiğini düşünmeye başladı.

"Alkollü müsün sen?" Diye sordu Songül...
O an arkasında hissettiği hareketlilik ile geri dönmeye çalıştı ama boynunda hissettiği ince sızı ile olduğu yerde donup kalmıştı.

Yaver saklandığı bagajdan sessizce çıkmış Songül'ün aracının arka tarafına geçip bir süre beklemiş, hareketlerini gözlediği kadının en dikkatsiz anında elindeki şırıngayı boynuna saplamıştı.
Songül ne olduğunu anlayamadan olduğu yerde sendeledi, konuşmaları duyuyor ama tepki veremiyordu.
"Geç kaldım!" dedi içinden... "Çok geç kaldım...

KELEPÇE Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ