GÖK GÜRÜLTÜSÜ

1K 79 54
                                    

"Sadii"

"Benim!"

Elleri Songül'ün bileklerinde, gözleri kadının aralamış dudaklarına sabitlenmiş, kulağında heyecandan kaynayan kalbinin bedenine sığmayan sesi ve nefes nefese inip kalkan göğsü Sadi'de tarifi imkansız duygular yaratıyordu. Çalkalanan ruhu bu fırtınaya ne kadar daha dayanabilirdi bilmiyordu?
Geri dönüşü olmayan bir yola girmeden bir an önce kendini toparlamalıydı.

"Sadi ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyorum ya?"

"Girmişsin dibime sabah sabah aaa!"

"Ben mi girmişim senin dibine, ertafına bak bakalım Songül'cüğüm biz nerdeyiz?"

"Nerdeyiz?"

Şaşkın şaşkın etrafta gezindi gözleri önce, sonra Sadi'nin sırıtan suratına bakarak cevap verdi.

"Senin odanda..."

"Yaa! Benim odamda, benim yatağımda... Hayırdır?"

"Ne hayırdır?"

"Uyur gezerlik falan mı var sende geceleri böyle geziyor musun?"

"O öyle olmadı da! Aman bee! Yardım edelim dedik iyi ki şu gördüğümüz muameleye bak!"

Songül alelacele çıktı odadan koşar adımlarla adamın konuşmasına müsade ederse duyacaklarından korktu. Odasına geçip hızla kapattı kapısını bir süre kapıya dayanıp kalp ritminin düzene girmesini bekledi. Sadi'nin uyumasına yardım ederken kendi uyuya kalmıştı. Bu da yetmezmiş gibi koala gibi adama sarılmıştı.

Hadi kendi uykuda sarılmıştı da peki Sadi neden burnunun dibine girmişti o okyanus gözleriyle... Zaten yeterince zordu bu kadar yakın olup aynı zamanda uzak kalmak...

Hiç vakit kaybetmeden üzerini değiştirdi. Kahvaltı için mutfağa geçti.  Çaydanlığı ocağa koyuyordu ki içeri Sadi girdi.
Sadi'yi görünce yüzünün kıpkırmızı olduğuna emindi çünkü yanakları alev alev yanıyordu.

Adam masaya geçip oturdu. Kadın onunla göz göze gelmemeye çalışıyordu Sadi ise dün yaşattıkları için özür dilemeye...
Daha fazla dayanamayarak söze girdi Sadi...

"Songül!"

"Efendim Sadi!"

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Gözünü seveyim Sadi sabah ki konuyu açacaksan hiç açma! Lütfen!"

"Masaya oturur musun? Lütfen!"

Usulca masaya geçti kadın hala gözlerine bakmaktan korkuyordu. Dikkatini camın önünde ki çiçeklere verdi.

"Dün akşam seni epey korkutmuşum. Endişe etmişsin! Ama korkma bunu bir daha tekrarlamam... Benim için zor bir gündü. Çok hatırlamıyorum ama sanırım sana Buse Naz'ı anlattım!
Anlattım mı?"

Songül küçük kızın adını duyunca kızaran gözlerini adama çevirdi.

"Anlattın!"

Sadi kadının yüzüne baktı uzun uzun dolan gözlerinden damlacıklar düştü. Öfke değildi gördükleri...
Korkmuş muydu?
Neden ağlıyordu?

"Ağlama! Korkuttum mu seni? Allah benim belamı versin! Senide üzdüm. Ben nasıl bir adamım ki dokunduğum herşeyi mahvediyorum.

Songül eğer böyle bir adamla aynı evde kalmak istemezsen ben... Ben seni anlarım. Baş savcıyla hemen konuşur..."

Songül adamı susturdu. Neler düşünmüştü. Oysa suçlu olan o değildi ki?

"Sadi! Sadi dur!"

Uzanıp elini tuttu.

KELEPÇE Where stories live. Discover now