KAYBETME KORKUSU

992 73 29
                                    

"Songül?"

Hızla arabadan attı kendini Sadi koşar adımlarla geride kalan araca doğru ilerledi. Songül nefes nefese elinde silahı, siper olarak kullandığı aracın kapısında olanları izliyordu.

"Songül sakin!"

Sadi kadının hareketsiz kalması üzerine şoka girdiğini düşünüp yavaşladı. Bu kadar olay belkide ağır gelmişti, temkinli olmalıydı.

Yaver siyah minibüse ulaştığında şoförün öldüğünü arkada ki iki adamdan birinin yaralı olduğunu fark etti.
Hiç düşünmeden bastı tetiğe ...
Birini gözden kaçırmıştı ama üçüncü adam yaralı halde camdan kendini dışarı atmış elinde ki silahı ilk gördüğü kişiye doğrultmuştu.

Songül kendine siper ettiği kapının arkasından ağır adımlarla çıktığında silahını hala indirmemişti.

"Sadi kıpırdama!"

"Songül korkma! Geldim karıcım! Bak geçti..."

Yaralı adam titreyen eli ile tetiğe bastı. Kurşun büyük bir hızla arabanın kaputuna tok bir ses çıkararak saplandığında Songül saklandığı siperden çıkarak öne doğru atıldı.

"Sadi eğil!"

Songül elinde ki silahı hedefine doğrultup tüm şarjörü boşaltana dek sıktı. Sadi teslim olmuş gibi ellerini kaldırıp arkasına baktı.

Sonra Songül'e döndüğünde gururla gülümseyen kadına seslendi.

"Yalan yok bir an beni vuracaksın sandım."

"Eee Sadi Payaslı ne demişler? Bu gibi durumlarda 'garantici olmak' önemlidir!"

Sadi kısa bir kahkaha attı.

"Karıcım ben seni bazen hafife alıyorum. Bu da benim ayıbım olsun."

Elinden tutup göğsüne doğru çekti kadını saçlarının kokusu nefessiz kalmış ciğerlerine dolarken elleri sırtında dolaşıyordu.

Kaybetme korkusunun böylesini daha önce hiç tatmamıştı.
Yaver kardeşiydi Sadi'nin, öyle kabul etmişti. Onunla el ele verip bıçak sırtı yaşamaya alışmışlardı. Zaten var olan dünya düzeninde Yaver'den başka bir ailesi de yoktu. Uzun zamandır da bu düzen aynı şekilde devam ediyordu.

Ama Songül bu düzeni tepe taklak etmişti.
Onu kaybetme korkusu sanki her hücresinde tepiniyordu.
Düşüncelere daldıkça kadını daha da sarıp sarmaladı mümkün olsa içine sokup oradan bir daha çıkmasına izin vermezdi.

"İyi misin?"

"Sadi iyiyim ama nefes alamıyorum!"

"Korktum!"

Songül adamın gözlerinde ki endişeyi tanıyordu. Çünkü kendi de biliyordu bu korkuyu... Kaybetme korkusu!

Sadi'ye doğrultulan silahı gördüğünde hiç düşünmeden basmıştı tetiğe o an her şeyi yapabilirdi. Onun canının yanması Songül'ün nefes alamaması demekti.

Yalnızlığını sonlandıran bu adama bu kadar bağlandığının kendiside farkında değildi. Ama bu korku ile tüm taşlar yerine oturmuştu. Gözleri doldu, adamın gözlerini, konuşurken kullandığı mimikleri, minicik gülümsemesini izlerken... Sadi'nin ne anlattığını duymuyordu.

Sadi donup kalan Songül'e sesleniyor ama cevap alamıyordu. Elini gözlerinin önüne uzatıp sağa sola salladı.

"Karıcığım iyi misin? Beni duyuyor musun?"

"İyiyim - iyiyim!"

"Başını falan çarpmış olabilir misin?"

Başını ellerinin arasına alıp incelemeye çalıştı.

KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin