OPERASYON

1K 72 18
                                    


Olur mu?
Doluya koysam durur mu?
Neleri yüklendi omzum?
Demedi bir gün 'yoruldum'!

Hadi kızım Songül!
İstanbul maceramız başlasın.

Songül güzel kızı 'Şehnaz'ı' ile organize şubeye doğru gidiyordu. Radyoda çalan müziğe eşlik ederek heyecanını biraz olsun bastırmaya çalıştı. Heyecanlıydı çünkü sonunda istediği araştırmayı yapabilecekti. Babasının incelediği son dosyadan geriye kalanlarla belki bir ipucu yakalarsa o katilleri yargıya teslim edip adaleti sağlayabilirdi. Tek dileği o şerefsizlerin bir daha gün yüzü görmemeleriydi.

Yeni görev yerinde çalışmaya başlayalı bir kaç hafta olmuştu. İlk haftalar masa başında yoğun geçse de son haftasında sahaya inebilmişti. Çalışma arkadaşları ile de iyi anlaşmış hayatı yavaş yavaş düzene giriyordu.

Dün ki operasyon için yazması gereken evrakları gece mesaiye kalıp halletmiş bugün de arşive inmek için izin almıştı.

Bulduğu dosyalarla arşivden çıktığında neredeyse hava kararmak üzereydi. Sadi okuldan dönmüş olmalıydı.
Önce üst kata çıkıp Melike'den bugün için yeni bir dosya var mı diye bilgi almak istedi.

"Melike naber? Ne var, ne yok?"
"Abla sen hala burda mısın?"
"Evet arşivde işim anca bitti."
"E peki Sadi eniştemle konuştun mu?"
"Yoo, neden?"
"Seni arayıp ulaşamayınca Esra'yı darlamış tüm gün geldiğinde beni hemen arasın diye!"
"E söylememişler mi arşivde olduğumu?"
"Biz Bahri ile sabahtan beri sahadayız abla onlarda bilmiyorlardı."

Songül hemen cebinden telefonunu çıkardı. Telefonuna ardı adına gelen bildirim sesleriyle biraz daha endişelendi.
"Daha yeni geliyor bildirimler arşivde hiç çekmiyor ki!"
Mesajları açıp okumaya başladı.
"Songül neredesin?"
"Songül bir şekilde ara beni endişeleniyorum."
"Songül şubeyi de aradım onlarda bişey demiyor nerdesin?"
"Mesajımı görünce hemen ara lütfen!"

"Abla Sadi eniştem seni çok merak etmiş."
"Ben bir an önce gideyim Melike yarın görüşürüz."

Songül otoparka doğru ilerlerken Sadi'nin numarasını tuşluyordu.
Sadi hemen cevapladı.

"Songül iyi misin?"
"İyiyim Sadi!"
"Neredesin? Başına bişey mi geldi?"
"Hayır! Hayır iyiyim. Şubeden çıktım şimdi eve geliyorum."
"Tamam gördüm seni!"
"Gördün mü?"

Etrafına bakinmaya başladı. İlerde siyah arabanın içinden inen Sadi'yi görünce şaşırmıştı.
Yanına doğru giderken seslendi.
"Sadi sen burda ne yapıyorsun?"
Sadi aradaki mesafeyi kapatıp hiç bir şey söylemeden çekti Songül'ü kendine sımsıkı sarıldı boynuna...
Songül önce ne yapacağını bilemedi ama sonra bir elinde ki dosyaları sıkı sıkı tutup diğer eliyle sırtını sıvazladı adamın bir süre sonra ikisi de yaptığı şeyi fark edip hızlıca ayrıldılar birbirlerinden... İlk konuşan Sadi oldu.

"Ben... Kusura bakma böyle aniden şey yaptım ama öğlen arayıp ulaşamayınca...
Tekrar tekrar aradım senden haber alamadım. Telaşlandım!"

"Ben haber vermeliydim asıl sen kusura bakma!
Arşivdeydim tüm gün telefon çekmiyor orda yukarıdakilerin de haberi yokmuş bişey diyememişler sana... Haliyle sende..."
Duraksadı.
"İyiyim ama...!"
"İyisin!"
"Hadi evimize gidelim."
"Gidelim."

Az önceki yaşananların getirdiği utangaçlıkla eve gidene kadar ikisi de susmayı tercih etmişti.
Eve vardıklarında ki evet Sadi'nin de bir arabası vardı artık Songül'ün bitmek bilmeyen dırdırlarıyla memur hayatlarına uygun bir araba almıştı. Arabasını binanın önüne park ederken Songül, 'Güzel kızımı yalnız bıraktım otoparkta yarın sabah yine senin başına kaldım beni işe bırakırsın artık!' diye söyleniyordu.
Sadi kadının peşinde merdivenleri tırmanırken son zamanlarda ki alışılagelmiş cümlesini yine tekrarladı.
"Tamam kara mamba!"

KELEPÇE Where stories live. Discover now