HASTA BAKICI

1K 79 20
                                    


Suyun altında kaldıkları dakikalar boyunca Songül biraz daha kendine gelmiş ateşi biraz da olsa düşmüştü. Sadi onu bornoza sararak odasına gitmesine yardımcı oldu.
Songül'ü yatağa oturtup eline aldığı küçük saç havlusu ile saçlarından damlayan suyu kurulamaya çalıştı. Sonra minik dolabın kapağını açtı ve dün kadının özenle yerleştirdiği kıyafetlerini inceledi. Gözüne kestirdiği bir eşofman takımını yatağın üzerine bıraktı.
Songül elleriyle bornozun üzerinden kendini kurulamaya çalışıyordu.

"Songül üzerindekiler ıslak yeniden titremeye başlamadan onlardan kurtulsan iyi olacak. Buraya kıyafetlerinden bıraktım, yalnız başına halledebilir misin?"

Kadın başını evet anlamında sallarken gözleri ile Sadi'yi süzdü.

"Sende git üzerindekileri değiştir yoksa sende hasta olacaksın!"
"Bana bişey olmaz yardıma ihtiyacın varsa kalabilirim."
"Hallederim."
"O.k"

Songül hareket ettikçe zonklayan başını sabit tutmaya çalışarak zar zor değiştirdi üzerini, kurtulduğu ıslak kıyafetleri yatağın dibine bırakıp kendini yastığına attı.

Sadi odasına girip kapısının arkasına astığı bornozla kendini kurulayıp hızla bir tişört ve pantalon geçirdi üzerine yatağın baş ucunda ki çekmeceden telefonunu ve cüzdanını alıp cebine sıkıştırdı. Hızla kadının odasına geri döndü.
Kapıya tıklatıp, 'Songül hazır mısın? Geleyim mi?' diye sordu.
Songül'den kısık sesli bir 'evet' cevabı alınca içeri girdi.

Kadın yeniden yatağa girip üzerini örtmüştü. Sadi ateş ölçeri alıp bir kez daha ateşini kontrol etmek istedi. Aleti Songül'e uzatıp 'ateşini ölçelim.' dedi. Songül sanki son gücüyle uzandı alete ve koltuk altına yerleştirdi.
Sadi yatağın dibindeki çamaşırları ve bornozu alarak banyoya götürdü.
Geri döndüğünde ateş ölçerin bip sesi duyuluyordu. Yine 39'u gösteriyordu.

"Yine yükselmeye başlamış bu böyle olmayacak hadi hastaneye gidiyoruz."

Songül'ün sağına dönecek hali yoktu ve reddetmeye çalıştı. Ama Sadi kadını dinlememiş kolundan tutarak yatağın içinde oturur pozisyona getirmişti bile koşarak girişteki portmantodan kadının ceketini ve çantasını aldı. Geri dönüp ceketi üzerine giydirdi. Çantasını kendi omzuna takarak Songül'ün kolunu boynuna attı. Tekrar girişe geldiklerinde kadını portmantonun üzerine oturtup ayakkabılarını giymesine yardımcı oldu. Kendi ceketinide ve ayakkabılarını da giyerek yine aynı şekilde arabaya kadar indiler.

Hastanenin aciline geldiklerinde Songül yine yarı baygın sayıklıyordu. Sadi onu kucağına alarak hızlıca hastaneden içeri girdi ve gördüğü hemşireye seslendi.

"Yardım edin!"

Sağ tarafta ki görevli girişteki sedyeyi getirdi koşarak Songül'ü üzerine yatırdılar.

"Karım kendinde değil! Ateşi var, çok yüksek..."
"Tamam! Siz sakin olun ve burda bekleyin, biz hemen ilgileniyoruz."

Songül'ü müdahale odasına aldıklarında Sadi tabiki beklemedi ve karısının peşinden gitti.
Bunun için bir hemşire ve bir doktorla kısa süreli tartışsa da vazgeçmedi. Sonunda doktorlardan biri müdahale etmeden kalmasına izin verdi. Perdenin ardından doktorun söylediklerini sessizce dinliyordu.

"Hülya hemşire hemen damar yolu açalım."
"Ateşi ölçüldü mü?"
"Evet hocam 39,5"
"Hemen bir kan alalım hemograma bakılsın. Ağrı kesici ve ateş düşürücü bir serum takalım. Soğuk kompreste uygulayın. Ateş yarım saat içinde düşmezse beni bilgilendirin!"
"Tamam hocam!"

Sadi doktorun önüne geçerek durumu sorduğunda doktor enfeksiyondan şüphelendiğini ama sonuçlar çıkınca daha net konuşacaklarını söyleyip ayrıldı.

KELEPÇE Where stories live. Discover now