SİLAH

943 80 15
                                    

Songül yine bir gürültü harbi içinde uyandırıldığında bir süre neler olduğunu anlamaya çalıştı. İkisinde de endişeli bir hareketlilik vardı.

Emin bileğinde ki kelepçenin tekini açmış, ayak bileğindeki zinciri de çıkarmaya çalışırken:
"Neler oluyor?" diye sordu Songül...
"Gidiyoruz." dedi Emin...
"Nereye?"
Cevap alamadı kadın adamdan onun yerine yerdeki spor ayakkabıları göstererek "Hemen giy şunları!" diye emretti...

Songül hızlıca geçirdi ayakkabılarını ayağına...
Çorapları ortalıkta görünmüyordu.
"Adamlar seni öldürmeye götürüyor Songül! Sen etrafta çorap arıyorsun. Saçmalamak da bir dünya markasının..."

Songül iç sesiyle kavga ederken Emin çıkardığı kelepçeyi yeniden bileğine geçirdi kadının ve kolundan çekiştirerek ayağa kalkmasına yardım etti. Yaver kucağında dosya yığınıyla önden, bir elinde silah diğer eliyle Songül'ü çekiştiren Emin arkadan, acele ile çıktılar merdivenleri...

"Koçum etrafı kolaçan ettin mi?"
"Ettim ağam! Süt liman..."
"Eyvallah!"

Dış kapıyı aralayıp az ilerde duran arabaya temkinli bir şekilde yürümeye başladılar.
Songül gece-gündüz kavramını da yitirmişti.
Gökyüzünde koyu bir kızıllık vardı. Gün yeni mi doğuyor, yoksa batıyor mu anlayamadı. Bildiği tek bir şey vardı. Oda Ankara'nın o meşhur ayazı...
Günler sonra temiz havayı bulunca derin bir nefes çekti. Ne olduysa ondan sonra oldu. Ciğerlerine dolan hava içini titretti kadının, günlerdir zaten üşüyen bedeni sıtmaya tutulmuş gibiydi. Delicesine titriyor ve bunu artık kontrol edemiyordu.

Emin kadının o halini görünce dayanamayıp çıkardı deri ceketini üzerinden...
Songül omuzlarına bırakılan cekete kelepçelerin izin verdigince sarılabildiği kadar sarıldı. Bu sırada adam onu arabaya bindirmeye çalışıyordu.
"Sakin ol komserim sakinn..."
"Kontrol edemiyorum ki çok üşüyorum."
Sesi titriyordu kadının Emin ön koltukta ki Yaver'e seslendi.
"Yaver klimayı aç!"
Yaver taşıdığı dosya yığınını yan koltuğa bırakıp arabayı çoktan çalıştırmıştı.
Emin kendi tarafında ki kapıyı kapattığında hızlıca ana yola çıktılar.

Songül nefesiyle ellerini ısıtmaya çalışırken adam kadını izliyordu.
Son kez saçmalayacağım dedi Emin kendi kendine ama bu kez bile isteye...
Songül'e biraz daha yaklaşıp kadının sırtını göğsüne dayadı. Isınması için ellerini ceketin üzerinden kollarına sürtüyordu. Bir süre sonra Songül'ün titremeleri kesilmiş adamın göğsünden sırtına yayılan sıcaklıkla bedeni gevşemişti.
Emin bunu fark edince kendini geriye çekti. Songül başını cama dayayıp sessizce dışarıyı izlerken yolculukları devam ediyordu.

-----------------------------------------------------------

Emin ilk kurşun sesini duyduğunda Songül'ü ensesinden kavrayarak dizinin dibine yatırdı.
"Orda kal!"
Adam sol tarafın camını açarak ateş etmeye başladı.
"Yaver arka tarafı bana bırak. Yola konsantre koçum... Daha hızlı..."
"Ağam dikkat et! Çok kalabalık! Şerefsiz bütün adamları salmış üzerimize..."

Camdan sarkarak bir süre daha ateş ettikten sonra şarjörü değiştirmek için duraksadı.
Arkalarında ki üç araçtan birinin lastiğini patlatmıştı.
"Kartal'ımı delik deşik ettiler lan."
Songül ilk şokun etkisinden çıkınca sorularını sıralamaya başladı.
"Ne oluyor? Kim bunlar?"
"Kaldırma başını!"
Eliyle başını korumaya alırken adamın belinde pantalonun kenarına sıkıştırılmış silahı fark etti. Hızla çekip aldı. Emniyeti açıktı. Emin silahı geri alamadan Songül çoktan camı aralayıp ateş etmeye başlamıştı.

İlk şarjörü boşalttığında adam dik dik ona bakıyordu.
"Neden boş boş bakıyorsun ateş etsene! Zaten öldürülmeyecek miyim?"
"Benim yanımdayken değil, farkındaysan seni korumaya çalışıyorum."
"İlginç bir koruma anlayışın var yedi Emin! Hem ben polisim unuttun mu? Kendimi korurum..."
"Çok güzel koruyorsun kendini, çok güzel!"
"Ağam diyorum ki kavganıza bu cendereden çıkınca mı devam etseniz?"
Emin Songül'ün elinde ki silaha yeni şarjörü taktıktan sonra üzerindeki silah askısından ikinci silahına uzandı.
İkisi de aynı anda dışarı uzanıp ateş etmeye başladılar. Songül ilk iki kurşunu lastiklere üçüncüsünü de sürücüye gönderdi. Araba hızla sağ taraftaki ormanlık alana daldı.
"Vay! Yaver komiser büyük nişancı imiş de haberimiz yokmuş..."
Emin silahını son arabanın sürücüsüne nişan alıp ateşledi.Tek kurşunla vurmuştu adamı ani bir frenle takla attı araba...
Tekrar arabaya döndüğünde hemen Songül'ün elindeki silahı aldı.
"Ne olur, ne olmaz? Sen bizi vurmadan komserim ben emaneti alayım."

KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin