:: 一

4.4K 139 270
                                    

.·:*¨ ⭐️ ¨*:·.

"Evden çıkman için iki saniyen var Hwang Hyunjin!!"

Yanımda benimle beraber yaklaşık on beş dakikadır Hyunjin'in hazırlanmasını bekleyen Changbin ve Seungmin'e dönüp nefes verdim. "Her seferinde şu geri zekalıyı almayalım diyoruz yine alıyoruz, bıktım."

Mart ayı olmasına rağmen güneş tam tepemizde olabildiğince sıcak bir şekilde parlarken hepimizi yakıyordu, ve şanstan bugün güneş kremimi sürmeyi unutmuştum..

Kafasına güneş geçmek üzere olan Changbin bağcılar kekosu oturuşunu yaparak yere oturmuştu. "Bir daha Hyunjin'i alanı siksinler."

Changbin konuştuktan sonra sabahtan beri kollarını bağlamış, sinirle Hyunjin'in çıkmasını bekleyen Seungmin gözlerini kocaman açtı ve Changbin'e baktı. "Ne zaman???"

Yüksek sesli bir kahkaha attım ve hafifçe Seungmin'e vurdum. "Ne diyorsun ya, gay."

Bu kez kocaman gözleriyle Seungmin bana döndü. "Öyleyim canım, bi' sorun mu var??!!!"

Geri çekildim ve Seungmin'i iteledim. "Var canım, sevgilin tam olarak arkanda duruyor."  İki dakikalığına markete gidip tam da Seungmin gay olduğunu söyleyince ortaya çıkmıştı Sumin.

Bu kez Seungmin şaşkınca arkasına dönüp sevgilisi ve benim en yakın arkadaşım olan Sumin'e baktı.

Sumin gerçekten gördüğüm en güzel kızlardan birisiydi ve şu an yüzüne vurduğu güneş ışıklarıyla birlikte on kat daha güzel görünüyordu. Kahverengi gözleri, uzun siyah saçları, fazla kalın olmayan kahkülleri ve bembeyaz teni vardı. Bir sene önce bu okula nakil olduğumda benimle arkadaş olmak isteyen ilk kişiydi.

Seungmin gibi beyzbol oynamayı çok seviyordu. Ailesinin oldukça zengin olmasıyla birlikte, o tanıdığım en iyi insandı. Klasik zengin çocuklarından çok daha farklıydı. Parasıyla övünmeyi, gösteriş yapmayı ve kendini diğerlerinden üstün görmeyi sevmezdi.

Bana ve diğerlerine karşı her zaman destekleyiciydi. Dışarıdan soğuk duruyordu, fakat derinlerine indiğinizde Dünya'nın en melek insanıyla karşılaşıyordunuz.

"Gaymiymişsin Seungmin?" diyerek olduğu yerde durdu ve elini beline koyup sevgilisine bakmaya başladı.

"Hay anasını sikeyim böyle şansın ya." Sumin'e doğru ilerlemeye başlamadan önce derin bir nefes verdi Seungmin. Yiyeceği tribin haddi hesabı olmayacağını çok iyi biliyordu.

Seungmin ve Sumin birbirlerine laflar sokmaya başlarken, Changbin ve ben kahkaha atmaktan yere yığılmıştık. Fakat yoldan geçenlerin bize attığı 'Mal mı bunlar?' sorgulamalarını fark edince Changbin beni yerden kaldırdı ve üzerimizi temizledikten sonra artık gülmeyeyim diye ağzımı kapattı. "Kes artık kes, rezil olduk millete."

Rezil olduğumuzu duyunca gülme krizimi kelimenin tam anlamıyla yutmuştum. Fakat Changbin elini ağzımdan çekmeyi unutmuştu. "Siz de susun artık yeter." Elini ağzımdan çekmeden yanımızda laf dalaşına giren Seungmin ve Sumin ikilisine döndü.

"Changbin elini sikeyim." Konuşmaya çalışmıştım fakat sesim boğuk çıkmıştı. "Ne diyorsun düzgün konuşsana?" Bu kez kafası karışık bir şekilde bana döndü Changbin. Bu çocuğun beyni neredeydi? Tanrı insanlara beyin dağıtırken Changbin'e vermeyi unutmuş muydu? Üretim hatası mıydı? Neydi?

Elini ısırdım ve ağzımdan çekmesini sağladım. "Yapıştırmışsın elini bant gibi ağzıma, nasıl düzgün konuşabilirim?!" Changbin elini ısırdığım için sokağın ortasında acıyla inlemeye başladığında Hyunjin kapıyı kapatıp evden çıkıyordu.

* ✦ star lost / lee felixWhere stories live. Discover now