016

2.1K 120 53
                                    

you weren'tmine to lose

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

you weren't
mine to lose

‧₊˚✧ ₊˚੭。.*✩彡‧₊˚✧

"Delireceğim şimdi, şaka mı?"

Mert beni çekip tekrar koltuğa düşmemi sağlarken "Sakin ol," diye mırıldanmıştı.

"Kaan kafasına tekme yedi, hala ne faul karar ne de kart kararı var!"

"Haklısın güzelim, gördüm."

"Mert ya..." diye sızlandım yüzümü onun göğsüne gömerken.

Mert ellerini saçıma daldırıp oynarken ben sinirle maç sonunu düşünüyordum. Bir mucize olup bizimkilerin kazanmasını istiyordum ama hakemler yüzünden beklentim yoktu.

Mert'in yattığım göğsünden kalkıp dışarı doğru yöneldim, "Sigara içeceğim," dedim.

Kapıyı araladığım anda kulağımı dolduran tezahürat sesleriyle beraber arka koltuklardan birisine yerleşip sigaramı yaktım. Normalde loca yerine yedek kulübesinin hemen arkasında yer almayı severdim ama bugün Mert için buradaydım.

Hem maçı takip etmiştim hem de ilave dakikalara girene kadar sigaramı içmiş ve bitirmiştim. O sırada omzumda hissettiğim el ile irkilmiştim. Mert'in yanıma geldiğini görünce telaşla "İçeri dön," demiştim.

Mert umursamazca "Bir şey olmaz," diyerek yanıma yerleşmişti.

"Burada görülmen çok kötü bir şey biliyorsun değil mi?"

"Ben burada sevgilisinin yanında duran birini görüyorum, neden kötü olsun?"

Mert'i cevapsız bırakıp önüme döndüğümde hemen başını boynuma gömmüştü.

"Şu an fotoğraflanmadığımızı umuyorum," dedim dişlerimi sıkarken.

"Olsun, senin bana ait olduğunu görürler."

Mert yine fazla korumacı ve sahiplenici kişiliği ile bir şeyler söylüyordu. Bana üzerine laf söylemek düşmezdi. Çünkü o benim lafımın üzerine laf söylemezdi.

Mert dudaklarını boynumdan ayırdıktan sonra başını omzumda dinlendirmeye başladı. O telefonuyla oynarken ben maçı takip ediyordum. Son dakikadaydık ve yeniliyorduk. O kadar uzun süredir kazanıyorduk ki mağlubiyetin nasıl bir his olduğunu unutmuştum. Hakem son düdükle beraber maçı bitirdikten sonra sesli bir nefes vermiştim.

"Çıkalım," demiştim Mert'e. "Yani ben çıkayım bir Kerem'e bakayım." Mert ile locaya döndüğümde o tekrar koltuğa oturmuştu, "Otoparkta buluşuruz."

Çantamı aldıktan sonra futbolcuların oturduğu alt tribüne inmiştim. Beni gören Kerem hemen yanıma gelmişti.

Ona sarılırken "Geçmiş olsun," diye mırıldandım.

yes to heaven, nicolo zaniolo.Donde viven las historias. Descúbrelo ahora