27 + Duyuru

81.9K 3.7K 1K
                                    

Duyuru kısmı önemli, es geçmeyin lütfen.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar ^^

Fırat'ın Anlatımıyla:

"Lunaparka mı gitsek bugün?"

Bunu sormamı beklemiyormuş gibi şaşırdığında gülümsemeden edemedim. Zaten bu kız günlerdir gülümsememe eşlik eden tek varlıktı. Onunla tanışmadan önce yaşadığımı bile hissedemiyordum sanki. Hayatım aniden rengarenk olmuştu onun sayesinde. Farkındaydım, epey hızlı olmuştu ama umut taşımıştı hayatıma.

Hatta onunlayken başıma her ne kadar kötü sayılsa da içten içe sevindiğim bir olay gelmişti. Çöpte küçücük bir çocuk bulmuştuk ve Elçin'le birlikte bebeği hastaneye götürmüş, muayenesi yapılana kadar bekledikten sonra da polislere ifade vermiştik. Sonrasında da Elçin'i bir taksiye bindirip evine göndermiştim hastanede durmasını istemediğimden. Sonra polislere asker olduğumu söylemiştim ve çocuğun akıbetini öğrenmek için olayla yakından ilgilenmeye başlamıştım. Kamera kayıtlarını izlediğimde de ablamın bebeği çöpe attığına şahit olmuştum. O kendi çocuğunu öldürecek kadar zalim değildi, biliyordum. Her ne kadar konuşmuyor olsak da o çocuğu öldürmek yerine çocuğa benim ulaşmamı istediğinden dolayı benim oradan geçeceğimi hesap edip bebeği koymuştu oraya. Amacı kötü değildi ama yaptığı şey aptalcaydı. O an bir şanssızlık yaşanıp da o küçücük bebek bir başkasının, kötü amaçlı birinin, eline düşebilirdi.

Ve ben o çocuğun dayısı olduğumu öğrendiğimden beri hayatım çok kötü gidiyordu ama o minik bebeğe kıyamıyordum. O kadar kötü giden hayatın içinde bize biraz olsun umut getirdiği için, adını Umut koymuştuk. Yeğenim değil de oğlummuş gibi hissediyordum o bebeği. Ömrümün sonuna kadar da onu korumak için elimden geleni yapacaktım.

Elçin'e doğruları tüm şeffaflığıyla anlatmak istiyordum bir taraftan ancak yine de hayatımla ilgili özel detayları anlatmamam gerektiğinin bilincindeydim.

Ortada onu çok da ilgilendirecek bir şey yoktu zaten. Elçin bebeğin iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu ve ben de bunun bilgisini zaten ona vermiştim. Duygularımdan tamamen emin olduğum zaman, ki ben buna çok da yakındım, ona her şeyi anlatırdım. Hayatımla ilgili bir şey öğrenmesine de gerek kalmazdı çünkü zaten o benim hayatım haline gelmiş olurdu. Yine de tüm bunlar için erkendi, en azından bence.

"Bana çocuk muamelesi göstermen hiç hoş değil ama gidelim. Eğlenmeye ihtiyacım var." İnci gibi bembeyaz, beyaz olduğu kadar da düzgünce sıralanmış dişlerini göstererek güldüğünde kalbim aklıma "ben çoktan aşık oldum" diye haykırmaya başladı. İkisi hiç anlaşamazdı normalde ancak bu sefer aklım da bunu kabullenmiş gibi görünüyordu.

Kalbim teklemeye başladığında elindeki kahve fincanından bir yudum kahve aldı. Yanakları hâlâ kızarık duruyordu ve ben bu görüntüye hem kalbimi hem de aklımı bırakabilirdim.

Bu kadar kolay etkilenemezsin Fırat kendine gel,  diye tekrarlıyordum sürekli içimden bu kız her gülümsemeye ve konuşmaya başladığında. Bana bir şeyler oluyordu farkındaydım. Bu olan şeyler normalde hayatıma uygun olmadığı için bunu durdurmaya çalışabilirdim ancak bu sefer olduğum durumdan memnunmuşum gibi hissediyordum.

Oturduğumuz kafede birkaç dakika daha durup kahvelerimizi içtikten sonra hesabı ödeyip kafeden çıktık. Biraz yürüyüp arabama doğru yaklaştık ve arabaya bindik. Şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdığımda bakışlarını arabanın içinde gezdiriyordu.

"Hani bana 'Bir adamın arabası ve kadını her şeyidir.' demiştin ya, arabana çarpacak gibi olduğum zaman kızdın mı çok?" dedikten sonra mahçupca suratıma baktı. Bu hâli gülümsememe sebepti.

TELEFONUNUZ BENDE KOMUTANIM/ Texting✓ Where stories live. Discover now