32

47.3K 2.7K 665
                                    


İyi okumalar<3

"Uyan hadi!"

Annemin daha fazla dayanamayıp bağırması üzerine yattığım yatağımdan kalktım. Saat akşamın 6'sıydı ama bu aralar sadece uyuduğum için bugün de uyumayı seçmiştim.

Fırat'la son görüşmemizin üzerinden bir haftadan fazla bir süre geçti. O fazlasıyla uzun gelen sürede sadece bir kere nasıl olduğunu merak ettiğim için aramıştım onu, bir süre sohbet etmiştik. Bir daha rahatsız etmemek için ne aramış ne de mesaj atmıştım. Kafa dinlemesi için ona biraz zaman vermem gerektiğinin farkındaydım çünkü. Ne zaman bir araya gelirdik bilmiyordum ama bir araya geldiğimiz zaman her şeyin sağlam olması için araya zamanın girmesi gerekiyordu.

Fırat'ın kararı başta beni biraz üzmüştü ama şimdi aslında mantıklı bir karar verdiğinin farkına varabilmiştim. Durumlar onda nasıldı bilmiyordum ama ben onun kıymetini fazlasıyla anlamıştım. Eğer o da benimle ilgili olumlu gelişmeler yaşarsa yine birlikte olabilirdik.

Yatağımdan kalkıp banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım. Gün içinde uyumanın fazlasıyla mayışmaya neden olduğunu biliyordum ama uyuma isteğimi de durduramıyordum. Özellikle moralimin çok da iyi olmadığı zamanlar geliyordu bu uyuma isteği.

Yüzüme değen soğuk su uykumun açılmasına hâlâ yardımcı olamazken yüzümü kurulayıp banyodan çıkarak mutfağa gittim. O ana değin bedenimin her zerresinde hissettiğim uyku, birdenbire bıraktı beni. Çünkü...

Çünkü mutfakta, babamın karşısında oturan bir adet Fırat vardı.

Mutfağa girişimle ikimizin de gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Burada ne işi vardı bilmiyordum ama bildiğim bir şey vardı ki Fırat buraya gelirken beni göreceğini tahmin etmiş olamazdı çünkü o da en az ben kadar şaşkındı.

Kimse bir şey anlamasın diye yüzümdeki şoka girilmişlik ifadesini silmeye çalıştım.

"Elçin de geldiğine göre artık anlatabilirim. Gel otur kızım." Babam yüzüme bakıp yan tarafındaki boş sandalyeyi işaret ettiğinde şaşkınlığımı koruyarak gösterdiği sandalyeye oturdum. Babamın hemen karşısında oturan Fırat'la da göz göze gelmemek için fazlasıyla çaba göstermiştim.

"Ay çatlayacağım meraktan Tuğrul, anlat hadi." annem merakla babamın suratına bakarken herkes anneme odaklandığı için çaktırmamaya çalışarak Fırat'a çevirdim bakışlarımı. Elindeki çay bardağına bakıyordu o da öylece. Konuşulan veya konuşulacak olan şeylerle pek ilgili görünmüyordu.

Babamı tanıdığını biliyordum. Ona henüz komutanının kızı olduğumu söyleyecek vaktim olmamıştı ancak anladığım kadarıyla bu durumdan pek de hoşlanmamıştı. Ya da çok fazlasıyla şaşkındı.

"Uzun süredir bir tehlikeyle karşı karşıyayız ailecek. Maalesef tehdit mesajları alıyorum." babam sözünü bizim tepkilerimizi ölçmek adına yarıda kesti.

Fırat'ın yanımızda oluşunu az önce duyduğum şeyle kısa bir süreliğine unutmuştum.

"Nasıl?" dedim korkuyla. Babam, bu hayatta vazgeçilmezlerim arasındaydı. Bu yüzdendir ki asker kızı olmak her zaman çok zor gelmişti bana.

"Bir iki haftadır alıyorum bu mesajları ve... Maalesef beni sizinle vurmaya çalışıyorlar." deyip derin bir nefes aldı. Her zaman soğukkanlılığını koruyabilmiş babam, konu bize gelince istemsizce sakin kalamıyordu. Sinirlendiği zaman esip gürlerdi ama bize hiçbir zaman kıyamazdı. Doğal olarak ailesiyle tehdit edilmiş olması onu kötü etkilemişti.

TELEFONUNUZ BENDE KOMUTANIM/ Texting✓ Où les histoires vivent. Découvrez maintenant