43

36.4K 2.1K 198
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar<3

Askısı omzumda olan çantayı düzeltip hastanenin içine doğru adımımı attım. Fırat'ın annesinin ameliyatı üzerinden iki gün geçmişti ve bugün taburcu olacaktı. Kemiklerinin iyileşme süresi biraz uzun sürecekti ama kadın evine gitmek istiyordu. Doktorlar da taburcu olmasında bir sıkıntı olmadığını söylemişlerdi ve bugün genel bir kontrolden geçtikten sonra Fidan Teyze taburcu olacaktı.

Fırat'ın tek başına kadıncağıza bakamayacağından emin olduğum için onlarla birlikte Fırat'ın evine gidecek, mümkün olduğunca Fırat'a yardım etmeye çalışacaktım. Hem daha kadınla tanışma fırsatı da bulamamıştım kendisini yormamak adına. Bu bahaneyle müstakbel kayınvalidemle tanışacaktım.

Hem babam da Fidan Teyzenin başına gelen bu talihsiz olayla birlikte bizim ilişkimiz için kötü bir yorumda bulunmuyordu. Sevgilisi olarak Fırat'a destek olmam gerektiği için bunu da biraz fırsata çeviriyordum. Babam da bizim sevgili olma fikrimizi bizi yan yana göre göre hazmedecekti, biliyordum.

Fırat'ın annesinin düşmesi kötü olmuştu ama gerçekten de her kötünün içinde bir iyinin olduğu söylentisi artık sadece söylentiden ibaret değildi benim için.

Hastanenin koridorlarında yürürken adımlarımı biraz daha hızlandırıp Fırat'ın annesinin alındığı odaya yaklaştım. Bekleme koltuklarından birinde oturan Birol'a doğru yürüdüm, birkaç adımdan sonra beni fark etti.

"Geldi yine meymenetsiz." deyip vücuduyla birlikte kafasını da diğer tarafa çevirdi. Kötü bir şey söylüyordu ancak yine gülesim gelmişti.

"Ay ne oldu, rahatsız mı oldun gelişimden?" deyip hemen döndüğü tarafta olan sandalyeye oturdum. Bu sefer de bedenini diğer tarafa çevirdiğinde sesli güldüm.

"Bana bak, Fırom'a dua et sen. Yengem olmasan şuracıkta paralardım seni!" deyip bakışlarını yüzümde tiksinirce gezdirdikten sonra göz devirdi. Bu adamda asla bir asker ciddiyeti yoktu. Bununla operasyon yapmak da zor olurdu şimdi.

"Aman be, sen de şakaya gelmiyorsun. Merak etme babama ispiyonlayacak değilim seni." deyip kollarımı göğsümde bağladığımda bakışlarını tekrar bana çevirdi. Bu sefer az önceki gibi öfkeli görünmüyordu.

Birkaç saniye ciddi olup olmadığımı ölçer gibi baktıktan sonra aniden kollarını boynuma dolayıp "Yengem benim be! Ben en başından beri biliyordum böyle yapmayacağını." diye haykırmaya başladı.

Boynumdaki kollarını güçlükle itip onu kendimden ayırdıktan sonra dağılan saçlarımı elimle düzelttim. Bu adam ya çok soğuktu ya da gereksiz samimi. Hiç ortası yok gibi görünüyordu şu anlık.

"Yengem ya... Fırom'a da ancak böylesi yakışırdı zaten!" dediğinde dağılan saçlarımı düzeltme işlemini tamamlamıştım.

"Dün Fıron'a yakışmadığımı söylüyordun sanki." deyip kollarımı göğsümde bağladım.

"Ya olur mu öyle şey!" deyip kafasını hafif eğerek kaşlarını çattı. Birkaç kere 'cık' sesi çıkardı üst üste. "Ben latife yaptım dün."

"Yesinler senin latifeni." Bakışlarımı Birol'dan çekmeme sebep olan şey Fırat'ın yanımıza gelmesiydi. Elinde tuttuğu iki karton bardağı boş olan sandalyelerden birine koyduktan sonra tam önümde durdu. Ayağa kalktığımda kısa süreli bir sarılma ve birkaç da öpücük geçti aramızda. Ve evet, her öptüğümde batan sakallarını da seviyordum.

TELEFONUNUZ BENDE KOMUTANIM/ Texting✓ Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum