29

70.7K 3.1K 1.3K
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar ^^

Fırat'ın beni aniden öpüşü üzerine kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlamış, başım dönmek için benden izin bile almamıştı. Yer, ayaklarımın altından çekilir gibi olmuştu sanki. Hissettiğim şey kalplerimizin çok hızlı atışıydı. Sol tarafım sakinleşmek nedir bilmezken sağ tarafım onun da benimkinden daha hızlı atan kalbini hissedebiliyordu yalnızca. Tüm dünya kaybolmuştu sanki, bir tek ikimiz vardık.

Ne kadar sürdüğünü tahmin edemediğim bir süre sonunda uzaklaştı benden dudakları. Elleriyse hâlâ belimde durmuştu. Öylece gözlerim kapalı dikildiğimde, yanağımda serin havaya rağmen sıcacık elini hissettim. Yüzüme düşen saç tutamını yavaşça parmağıyla kulağımın arkasına ittirdiğinde aralayabildim gözlerimi. Saçımı düzeltmek için kullandığı elini tekrar belime koydu. Gözlerinin içindekiyle birlikte dudaklarındaki gülümseme de çok güzeldi.

Etrafımızdaysa onlarca insan vardı belki de ancak hiçbirini umursamıyorduk ikimiz de. Aslında bugün kötü olan hiçbir şeyi yaşamayıp sadece şu kısacık, kısa olmasına rağmen çok güzel olan anda takılı kalmak, ömrümün sonuna kadar öylece durmak isterdim.

"Özür dilerim!" Dudakları aramızdaki boy farkına rağmen rahatça alnımda yerini aldı.

"Bugün kalbini çok kırdım." Tekrar öptü. Öpmeye doyamıyormuş gibi davranıyordu. Hiç özür dilemese bile dudaklarının sıcaklığını alnımda hissetmem ona olan kırgınlığımın kaybolup gitmesi için büyük bir özürdü bence.

"Tecrübesizliğime ver. İlk defa aşık oluyorum, ilk defa kıskanıyorum; ilk defa aldığım nefes bile bir başkasına, sana, aitmiş gibi hissediyorum." başını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra tekrar benimle göz göze geldi. O an fark ettim, ayaklarım yere değmiyordu. Herif beni rahatça öpebilmek için sabahtan beri kollarında taşıyordu. Üstelik saçımı düzeltirken bunu sadece tek koluyla yapmıştı. Ne ara beni kollarına almıştı bilmiyordum ama omuzlarının üstünde duran ellerim sadece dengemi sağlamak için durmuyorlardı orada.

"Sana bir eşya muamelesi gösterdiğimi düşünüyorsun, yapmıyorum. Aitlik kelimesini bu kadar basite indirgeme. Ailen de sana aittir nasıl olsa, ailemmişsin gibi hissediyorum." Gözlerini bir an bile olsun gözlerimden ayırmıyordu.

"İşin en garip tarafı tüm bunların çok hızlı bir şekilde gerçekleşmiş olması ama... Ne olursa olsun, seni çok seviyorum." Bu sefer dudakları ne alnımda ne de dudaklarımda yer buldu. Dudaklarını göz kapağımda hissettim ve içim tarif edilemez bir hisle dolup taştı. Sanırım bahsettiği aitlik buydu.

Beni yavaşça ayaklarımın üstüne bıraktıktan sonra üzerinden çektiğim soğuk elimi ellerinin arasına alıp kalbinin tam üzerine koydu.

"Bak, burası senin için atıyor şimdi. Hem de atmaya hiç hevesi kalmamışken." Gri tişörtünün altından mükemmel bir şekilde ritim tutuyordu kalbi. Elimin elleri arasında ısınması da, onun 'ben buradayım' deme şekliydi galiba.

"Eğer hâlâ istiyorsan, kalbinin ayısı olabilirim. Olabilmek için her şeyi yaparım." dediğinde gülümsemeden edemedim. Evimin ayısı olsana sen, demiştim ona. O ise kalbimin ayısı olmaya hevesliydi.

Gözlerim isteğim dışında dolduğunda kafamı onaylarca sallayıp "İsterim. Çok isterim." dedim. Bu sanırım bir çıkma teklifiydi ve ben de bu teklifi kabul ediyordum. Sözlerimi bitirir bitirmez beni kendine çekip kafamı göğsüne bastırdı. Az önce elimle ritmine şahit olduğum kalbi, şimdi kulaklarıma çalıyordu ezgisini.

Bir süre öylece durduktan sonra yavaşça ayrıldı benden. Mutlulukla yüzüne bakıp "Şimdi benle sen..." deyip soracağım sorunun devamını getirememiştim. O ise söylediği cümleyle aslında hem yarım bıraktığım sorumu anlamış hem de o soruya cevap vermiş oldu.

TELEFONUNUZ BENDE KOMUTANIM/ Texting✓ Where stories live. Discover now