1. Bölüm: Söz Veriyorum

736 75 88
                                    

Öncelikle okumaya başlayan herkese teşekkür ederim. Birkaç uyarı vermek istiyorum. Bu kitapta; kan, vahşet ve işkence sahneleri bulunmaktadır. Rahatsız olanlar için tavsiye etmiyorum. Bu kitapta geçen kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. Hiçbiri gerçek değildir.

***

Her zaman ki gibi eldivenlerim kan içindeydi. Boğazını kestiğim, gözlerini yerinden çıkardığım cesedin başında öylece duruyordum. Sonuncu Kırmacı'yı öldürdüğüm için yüzümde yarı psikopat yarı mutlulukla karışık gülümseme vardı. Cebimden çakmak ve yanımda getirdiğim benzin bidonunu cesedin üstüne boşalttım ve çakmağı yakıp üstüne attım.

Yüzümdeki maskeyi çıkarttım. Neden mi onları öldürüyordum? Ailemi gözümün önüne katletmişlerdi.

Evdeydik annem yemek yaparken ben ise oyuncaklarımla oynuyordum.

Ablam ise okuldan geldi ve ödevini yapıyordu. Zil çalınca kapıya koştum, babamın geldiğini sanıp çok mutlu olmuştum.

Kapıyı açtığımda o küçücük yaşımda görmemem gereken bir şey gördüm. Bütün korkumla, endişemle, çaresizliğimle bağırıyordum.

İri yarı adamlar kapının önünde ellerinde babamın cesedini taşıyorlardı.

Sağdaki adamın elinde babamın kafası vardı ve gözleri açıktı, doğrudan bana bakıyordu. Saçlarından tutmuş elinde tutuyordu. Kafasının altından kanlar yere akıyordu.

Babamın kafasını içeri attıklarında ablam bayılmıştı. Annemin sesinde çaresizlik vardı. İsyanlı çığlığını duydukça daha çok ağlıyordum. Adamlar beni iterek evin içine girdiler.

Annemi boğazından tutup mutfağa getirdi. Tezgahtaki satırı aldı ve boynuna sertçe vurdu. Elimden bir şey gelmiyordu.

Gördüklerim karşısında kaskatı kesilmiş, sadece seyrediyorum. ''Kaçmalıyım. Belki şu anda değil ama elbet bunu yaptıranı bulup intikamını alacağım. Söz veriyorum. Köklerini yok edeceğime söz veriyorum.'' Kendi kendime konuşurken bir yandan ağlıyordum.

Kapı açıktı. Koşarak evden çıktım, arkamdan adamlardan biri geliyordu. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu koşarken. Ufacık bacaklarımla koşuyordum, omzumda bir el hissettiğimde o an bildiğim bütün duaları okumuştum. "Nereye gidiyorsun tatlım? Neden ağlıyorsun?" Arkamı dönüp bakınca sarışın bir kadın görmüştüm. "A-abla korkunçtu. Çok korkunçtu." Kekeliyordum, korkuyordum. "Neyden bahsediyorsun? Ne korkunçtu?" Kadın anlamamış, anlamsızca bana bakıyordu. "Annemi ve ablamı öldürdüler, babamın kafasını kestiler." Gözlerim yerinden çıkacaktı, göz yaşların durmak bilmiyordu. "Kendimi zor kurtardım. Beni kovalıyordu." Çok korkuyordum. Beni bulmalarından. "Gel lan buraya!" Bu o adamdı. Bana yetişmişti. Kadın şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Gerçi gördüklerim karşısında nöbet geçiriyorken kadın nasıl şaşırmadan duracaktı ki? "Gel tatlım gidelim." Kadın kolumdan tuttu ve koşmaya başladık. Bir tane arabanın yanında durduğumuzda arka kapıyı açtı ve beni oraya yerleştirdi, o işe sürücü koltuğuna oturup çalıştırdı. "Beni nereye getiriyorsunuz? Bırakın beni!" Nöbet sırasında her şeyden korkuyordum. "Bir tanem korkma seni bu şerefsizlerden kurtarıyorum." Rahatlamıştım. Koltuğa uzandım. Gözlerim açıktı, göz yaşlarım hala durmuyordu. "Kim o adamlar?" Kadın şaşkın ses tonuyla soruyordu. "Tanımıyorum hiç birini. Neden böyle bir şey yaptıklarını bilmiyorum. Benim ailem aşırı tatlılardır. Kimseye zarar vermezlerken neden onlar aileme zarar verdiler?"

O günden beri Kumru ablayla kalıyordum. Yıllar sonra ailemi katleden kişileri bulmak için o çevredeki bütün karakolları hackleyip bizim evin adresinin yazılı olan klasörü açtığımda kişilerin olduğu listeyi bulmuştum. Bunları yapan kişileri bulduktan sonra onlar hakkında bilgi toplayıp peşlerine düştüm. Her birini başka bir köşeye sıkıştırıp mekanıma getirdim. Ailemi neden katlettiklerini soruyordum. Her cevap vermediklerinde vücutlarından farklı bir parça kaybediyorlardı. Daha fazla dayanamadıklarında dökülüyorlardı. Kimi "Baban bizden para aldı geri vermedi." Kimi "Baban zamanında borcunu ödemdi." Aslında hepsi aynı şeyi farklı şekilde söylüyorlardı. Tek bir kişi dışında. "Bizimle çalıştı ve yaptıklarımızı polise şikayet etti." Evet babam mafyalarla çalışmıştı. Babamı öldürmüşlerdi onu geçmiştim ama ailemden ne istemişlerdi? Onlara bu soruyu sordum. "Ona ilk onu öldüreceğimizi sonra da ailesini öldüreceğimizi söyledik ama bizi siklemeyip şikayet etti." Babam ailesinin canını, kendi canını düşünmeden ailesini katletti. Annemi, ablamı öldürdü. Benim ise çocukluğumu. Onlara patronunun kim olduğunu sorduğumda bana tek bir isim vermişlerdi "Reşat Kırmacı" o ismi duyduktan sonra bütün Kırmacılar'ı yok etmek için yola koyulmuştum.

Tam bir yılın sonunda bütün Kırmacı'ları öldürmüştüm ve sonuncu Kırmacı karşımda duruyordu. Kan gölünün ortasında.

Arabama döndüm ve kaputtan şeffaf bir dolap poşeti çıkarıp kanlı eldivenlerimi ve maskemi içine attım. Kaputa geri koyup gaza bastım. Cebimden sigara paketimi çıkarttım ve içinden bir tane dal alıp ucunu alevlendirdim. Son Kırmacı'yı öldürmemin rahatlığıyla sigara içiyordum.

Eve girdim. Elimde dolap poşeti vardı. "Neşeli gözüküyorsun." Sesinde mutlulukla vardı. "Tabii neşeli olacağım. Hepsine aileme yaşattıklarından daha beterini yaşattım. Son kişiyi öldürdükten sonra daha da mutlu oldum tabii." Dediğimde Kumru ablanın yüzü düştü. "Peki gerçekten, için rahatladı mı?" Gülüşüm, tebessüme, tebessümüm ise yok olmuştu. "Hayır. Bu yaptıklarım onları geri getirmiyor ama onlara yaşattıklarının en ağırını onlara yaşattım." Mutfağa gittim ve çekmeceden bir tane çakmak çıkardım ve merdivenlerden aşağıya indim. Tavandaki demirlere asılı olan muşambalarla kaplı olan mekanıma gelmiştim. Mavi, paslanmış olan metal varile doğru ilerledim ve kaputtan aldığım içinde eldiven ve maskem olan dolap poşetini yakıp içine attım. Poşet erimeye başladı. "Son kurbanını nasıl öldürdün?" Kumru abla çok meraklı ve neşeli bir şekilde sorduğunda zevkle cevap verdim. "Yüzümde maske varken karşısına çıktım ve her kurbanıma dediğim şeyi ona da söyledim. 'Son göreceğin şey bu yüz olsun.' Dedim. Sonra bıçağımı boğazına dayayıp sertçe çektim ve kestim. Gözleri açık bir şekilde yere yığıldı. Bana bakıyordu, ben de gözlerini oydum ve üstüne benzin döktükten sonra yaktım." Kumru abla iğrenmişti. Bunları dinlemeyi sevmiyordu ama soruyordu. "Bora nereden buluyorsun böyle ilginç ilginç fantezileri?" Midesi bulanmış bir şekilde bana bakıyordu. "Acı Kumru abla. Acının insana yaptıramayacağı şey yok." Hüzünlenmiştim. Kumru abla bana anne şefkatiyle bakıyordu. 12 yaşımdan beri bana o gördüklerimi unutturmak için çok uğraşmıştı ama unutamıyordum. Kim unutabilirdi ki?

Seni doğuran ve seni o yaşa kadar getiren bir kadının gözlerinin önünde kafasını bedeninden ayrılmasını kim unutabilirdi. Hangi çocuk atlatabilirdi?

Bu kinle büyüdüm ve sonunda bu kinim, nefretim sayesinde buralara kadar geldim.

Yaktığım dolap poşeti varildeki odunlarıda yakmıştı ve ateşi büyütmüştü.

"En son bana bir tane sekreter bakıyorduk ne oldu o işe?" Evet bir sekreter arıyordum. Benim gibi psikopat biri. "Sekreter neden istiyorsun ki? Kendini tehlikeye atarsın. Seni şikayet ederse ne yapacaksın?" Sesinde beni kaybetmenin korkusu vardı. "Sen de ona göre sadık birini bul o zaman." Saate baktığımda saat 01:00'ı gösteriyordu. "Ben yatacağım. Uyku düzenimi düzene sokmam gerek. Artık bu iğrenç soyadı son buldu sonuçta değil mi? Artık karşıma çıkamayacak." Gülümsedim ve merdivenlere yönelip yukarıya çıktım. Odama vardığımda duşa girdim ve uyumak için pijamalarımı giydim ve yorganımı kaldırdım, altına uzanıp yorgani üstüne çektim.

Devam Edecek...

Umarım ilk bölüm hoşunuza gitmiştir. Çok iyi bir bölümdü. Okuduktan sonra oy vermeyi unutmayın.

Takip etmeyi unutmayın;
İnstagram: mr.caner_1
YouTube: Mr. Caner

İkilem: KatliamOù les histoires vivent. Découvrez maintenant