7. Bölüm: Zarf

70 18 22
                                    

Bir hafta boyunca sadece uyuyan ben artık bünyemin uykuya daha çok alıştığını farkettim. Geç uyanıp erken uyumaya alışmıştım. Mesela sabah altı da uyuyup akşam yedi de uyandığımda on iki de tekrar uyuyordum. Çünkü erken uykum geliyordu. Bu durumu düzeltmem için her zamanki uyku duzenimi oluşturmaktı.

Bunları düşünürken bile gözlerim kapalıydı. Geç uyandığımı biliyordum. Gözlerimi açtığımda yine hava karanlıktı. Bunu camdan odama giren sokak lambasının turuncu ışığından anlayabiliyordum. Gözlerimi açtım ve yatakta oturur pozisyona geçtim. Odamın ışığı yanık değildi fakat aydınlıktı. Sokak lambaları sağolsun. "Benim sayemde elektrik faturaları bir tık daha ucuz gelecek." Dediğimde kendi kendime güldüm. Karnımın guruldadığını duydum. "Sen de yemek yemeden duramıyorsun." Resmen midem bana cevap verir gibi yine guruldadı. "Cevap verme bana. Haklıyım çünkü." Resmen midemle kavga ediyordum. Yataktan kalkıp direkt olarak kapıya yöneldim. Üst kat zifiri karanlığa gömülmüştü. "Neyse en azından onlarda elektrik faturasına katkıda bulunacaklar." Dedim kendi kendime sessizce kahkaha atarak. En azından sadece benim uyku problemim vardı. Tahta merdivenlere yöneldim ve inmeye başladım. Merdivenler her indiğim basamakta gıcırdıyordu. Daha fazla gıcırdamasın diye diye merdivenin yarısından aşagı atladım. Spiderman gibi iniş yapınca gülümsedim. "Kesin Spiderman benim. Çünkü o da amcasının intikamını almak için kötülerin peşinden gitmişti ve hepsini yenmişti değil mi? Ben de yeneceğim." Dediğim de Spiderman'i ne kadar sevdiğimi farkettim. Gerçi küçükken de çok severdim fakat o zaman sadece binadan binaya uçması hoşuma gidiyordu. Peki ya şimdi. Amcasının intikamını alması artık beni daha da ona bağlıyordu.

"Lan hâlâ Spiderman pozisyonundayım." Diyerek ayağa kalktım. "Tamam artık ben de kabul ediyorum. Deliyim sanırım." Akşam akşam niye bu kadar enerjiğim bilmiyorum. "Of sıkıldım, birilerini öldürmeden durmaktan. Birini öldürsem iyi olacak." Kendi kendime konuştuğumda evin camından ses gelince korkmadım. "Birileri sanırım katliam yaratmak istiyor." Dediğinde başımı o tarafa çevirdim. "Senin burada ne işin var Adel?" Gülümsedi. "Sesli konuştuğunun farkındasındır umarım." Sanırım haklıydı. "Tamam da ne alaka senin burada olmanla?" Gözlerimin içine baktı. "Senin dün gece yazdığın mesajı görünce artık depresyondan çıktığını ve odadan çıktığını düşündüm ve geldim. Sanırım sizinkiler erken uyuyor." Erken derken neyden bahsediyordu? Duvardaki saate baktığım da saatin on buçuktu. "Genel de öyle oluyor çünkü erken uyanıp geç saatlere kadar çalışırız fakat ben bir hafta odadan çıkmadığım için çalışmıyoruz ama şuna emin olabilirsin odadan artık çıktım ve o son Kırmacı'yı bulucam." Gözlerine dikkatlice baktım. Gözlerindeki bir saniyeliğine korkuyu gördüm. Hiç farketmemiş gibi devam ettim. "Onu bulmamız zor olmayacak." Güldü. "Tam tersi olacak bence. Çok zor olacak ve ya o seni bulup mükemmel bir plan yapacak ve o seni öldürecek. Bu ihtimali gözden kaçırma." Elimi saçlarıma geçirdim ve yere baktım. "Zor olma kısmı hariç hepsini göz önünde bulunduruyorum zaten ama beni öldürmeye geleceği kısmı da aklımdan çıkarmayağım. Çok zekisin Adel." Güldü. "Zor olma ihtimalini göz önünde bulundurduğunu biliyorum Bora." Bunu nasıl anladı? "Bana 'zor olma kısmı hariç hepsini gözden geçireceğim' dediğinde zaten o kısmı düşündüğünü anladım. Benim zor olma kısmıyla alakalı düşüncelerimi merak edip 'zor olmayacak' dedin." İçten içe şaşkınlıklar içerisindeydim fakat bunu ona yansıtmamam gerekiyordu. Gözlerimi yerden ayırıp direkt gözlerine baktım. Şeytani bir gülüş vardı suratında. Cama yaslanmış kolunu camın mermerine yaslamış, eliyle çenesini tutarak kafasını dengede tutuyordu. O şekilde gözlerime bakıyordu. "Zeki olduğunu söylemiştim. İlk sınavından A+ aldın." Dedim ve kahkaha attım. "Teşekkür ederim hocam çok çalıştım." Diyerek şakayı devam ettirdi.

"İçeriye gel hadi." kapıya yöneldim ve kapıyı açtım. "Şu camı kapatsan iyi olacak Bora. Kırmacı seni bulursa daha kolay girebilir." Dediğin de gülmekten kaçamadım. "O kadar kolay olması imkansız." Neden güldüğümü anlamıyordu. "Nasıl yani?" Anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyordum. "Boş ver daha sonra anlatırım." Koltuğu gösterdim. "Geç otur." Koltuğa doğru gidip oturdu. Yanında yerimi aldığımda bana yaklaştı. Elini yanağıma yaklaştırıp kulağıma yaklaştı. Birşeyler fısıldadı. "Kırmacı'yı öldürmende sana yardım edeceğim." Dedi. Söylediği şey beni şaşkına uğrattı. "Bana 'ekip benden seninle alakalı bilgi istedi fakat vermedim.' Demiştin neden peki?" Bu söylediklerimden sonra benden uzaklaştı. "Sen benim kahramanımsın Bora. Sen Reşat'ı öldürürken zevkle izledim çünkü reşat kardeşimi fidye istemek için kaçırdı ve bizde en başta polise gitmek istedik fakat her fidyecinin de dediği gibi polise gitmemiz Esma'nın sonu olacaktı." Kardeşinin ismi Esma'ydı. Tanıdık geliyordu. "Büyük ihtimalle sana tanıdık geliyordur. Bunun sebebi Reşat'ın sana son nefesinde 'Esma için mi geldin?' Demesiydi. Polise gitmekten başka çaremiz yoktu. Biz ne çok zengindik ne de fakir. Orta düzey gelirlerimiz vardı. Polise gittik ve bize 'yirmi dört saat geçmediği sürece kayıp ilanı yapamayız.' Tabi ki bizde bir sonra ki günü bekledik o gün gelmişti. İlk işimiz sabah kahvaltısı yapmadan karakola gitmekti fakat yolda bir haber aldık. Fidyeciler bizi aradı 'takas saati gecikti kızı unutun.' Dediğin de kamerayı Esma'ya çevirdi. Esma'nın kafasında bir çuval geçirilmiş, yanında ise fidyecilerden biri vardı. A
'abla yardım et! Dedi. Son kez abla diyeceğini bilsem asla affetmedim o zamanda ki beni çünkü o, benim onu kurtarabileceğimi biliyordu. Ekiple çalıştığımı sadece o biliyordu. Ekibe bu durumu söylediğimde hoşgörüyle karşılamayıp Reşat'ı sonra bulacak ve onu öldüreceğimi söylediler. Esma onu kurtaracağıma inanarak sustu ve kurtarılamayacağını anladığındığında 'önemli değil abla, senin suçunun olmadığını biliyorum.' Dedi ölüme kucaklarına açarak." Gözlerinin dolduğunu gördüm. Acıyla gülümsedi. "İşte o gün ben de yemin ettim kendime. Ekibe ihanet edip atılmamı sağlayacak ve onu onları öldürecektim. Ekibi tamamen yok edecektim." Göz yaşlarını yanağından akıp gitti. "Ve ben onlara seninle ilgili bilgi vermediğim gibi ilk ihanetimi yaptım. Onlar biliyordu seninle ilgili birşeyler bildiğimi. Bilmediğimi söyleyince beni attılar. Sen, Reşat'ı katlederken o kadar hoşuma gitti ki tahmin bile edemezsin ve kendime dedim ki 'intikam ile yanıp tutuşan Bora Atakol doğru insan. Bana yardım edecektir.' İşte seni böyle araştırmaya başladım Bora." Gülümsedi ama gülümseme o kadar içtendi ki. Elimi yüzüne götürdüm ve baş parmağımla yüzünü yavaşça sevdim. "O an hissettiğim şey o kadar mükemmeldi ve o kadar tarif edilemez birşeydi ki resmen vücudunu tamamen yok etmek istedim. Küllerini bile yakıp yok etmek istedim. Gerçi külü nasıl tekrardan yakacaksam." Güldüm.

Resmen bana benziyordu. Tamamen benim kız halimdi. "Sana o hissi tattıracağım Adel." Bana yaklaştı ve yanağıma bir öpücük konudurdu. "Ekibi öldürmem de bana yardım edecek misin Bora?" Gülümseyerek yanıt verdim. "Ne zaman istersen o zaman başlayalım."dedim. Boynuma atladı. "Teşekkür ederim Bora." Dediğinde ki mutluluk beni de mutlu etmişti. "En azından hem ben sıkılmayacağım ve sen de intikamını almış olacaksın." Dediğimde benden hemen ayrılık kafama vurdu. "Dalgaya alma şu işi!" Bağırarak beni uyardı. "Tamam tamam." Dedim.

"Neyse artık gideyim geç oldu." Saate baktığımda saat daha yeni on bir olmuştu. "Sen bilirsin." Dedim. Ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Kapının önünde durduğumuzda bana tekrardan sarıldı. "Teşekkür ederim." Dediğinde turuncu saçlarında çilek kokusunu alabiliyordum. Teşekkürüne karşı gülümsedim.

Midem tekrar benimle konuşmaya başlamıştı. "Sanırım artık birşey yesem iyi olacak." Mutfağa yöneldim ve buzdolabını açtım. "Kumru abla yine neler almışsın." Dolaptakini görünce kahkaha atmadan duramadım. "Oğlum tahin pekmezi ne?" Kahkahalara boğuluyordum. "Saçmalık, bu evde kimse ne reçel yer ne de pekmez. Kadın para harcamak için harcamış." Ben orada midemle savaş verirken kapıdan ses geldi.

Kapıya yöneldiğim de Adel olduğunu düşünüp güldüm. "Dayanamayıp geldin değil mi?" Diye resmen kendime sormuştum o soruyu. Çünkü kapıyı açtığımda yerde bir zarf vardı. "Bunu kim bıraktı lan buraya?" Etrafa gördüğüm sadece sokak lambalarıydı. Zarf 'K' harfi ve kırmızı renkli bir mühürle kapatılmıştı.

Mühürü görünce bir küfür savurdum. "Bu Kırmacı'yü öldürmem düşündüğümden daha zor olacak."

Zarfı açtım.

Gördükerim ağzımı aralamama neden olmuştu.

Devam Edecek...

Şöyle de bir de meraklı yerde bitireyim JNDJEBDJENDJEBD. Bakalım neler neler olacak hadi hayırlısı ya NABEHRBFJEND. Bölüm hoşunuza gittiyse bol bol yorum yapıp vote vermeyi unutmayın ballarımm 💜

Instagram: mr.caner_1
YouTube: Mr. Caner

İkilem: KatliamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin