12. Bölüm: Elli İki Mermi

55 12 14
                                    

"Yakalayın!" Duyduğum sesle hemen belimdeki silahı aldım ve gözlerimi açtım. Güneş yeni yeni doğuyordu ve tam karşımda Cem vardı. Çevremizi kırktan fazla adam ile çevirmişti. Adel yanımda uyuyordu. Her ne kadar güzel uyuşmasa uyandırmam gerekiyordu.

Silahı bize yaklaşan adamlara doğrulttum. Cebimde üç şarjör daha vardı. Bu da kırk iki silahta olan mermilerle birlikte elli altı mermi yapıyordu.

Bize yaklaşan adamlardan birini anlının çatından vurdum. Silahın patlamasıyla Adel'in uyanması bir oldu. "Adel kaç!" Diye bağırdım. "Bak ben gurur yapıp beklemem haberin olsun anında koşarım. Emin misin?" Dedi yarı ciddi yar alaylı sesle. "Şu an zaten gurur yapma koş hadi!" Söylediğimi yaparak koşmaya başladı. Ormanın içine girdiğinde Cem durmadı. "Adel'in peşinden gidin, tırnağı bile kırılmasın onunla ben ilgileneceğim." Adamlar Cem'in köpeği gibi komutunu dinleyip Adel'in peşinden gittiler. Yirmi adamdan fazlası onun peşinden gidiyordu. "O kadar kolay değil." Dedim ve oturduğum yerden Adel'in arkasından giden adamlara nişan aldım ve hepsini tek tek indirdim. Hemen şarjörü değiştirdim. "Geriye kaldı kırk beş mermi." Kendime mermilerin sayısınıda hatırlattıktan sonra hemen ayağa kalktım. Cem sinirlenmişti. "Neden köpeklerini üstümüze salmak yerine sen gelmiyorsun?" Sorduğum soru hem adamların hem de Cem'in canını sıkmıştı. "Onlara layıksın ondan." Dedi. Söylediği şey kahkaha atmama neden oldu. "Tamam o zaman gelsinler bakalım bana layıklar mı?" Adamlar sinirlendi ve üstüme doğru koşmaya başlamışlardı. Ellerindeki silahları bana doğrultmuşlardı. İçlerinden biri silahı ateşlediğinde kafamı sola yatırdım. Mermi yanımdan uçup gitti. "Reflekslerimin iyi olduğunu söylemiş miydim?" Dedim ve ben de üstlerine koştum.

On adamı çoktan öldürmüştüm. Geriye sadece yirmi beş tane mermim kalmıştı. Artık adamlarını sayabileceğim kadar azalmıştı. "Otuz bir köpeğin öldü, geriye sadece on dört adamın kaldı. Onları da hallettikten sonra seninle ilgileneceğim.

Adamlardan biri bana doğru koşmaya başladı. İri bit adamdı. Ben de hemen üstüne koşmaya başladım. Silahı ona doğrultmak yerine boşta kalan elimle belimdeki bıçağı aldım. Adam ise bana silahını doğrulttu ve ateş etti. Islak olan toprakta yere eğilip adama doğru kaymam pekte zor değildi. Kaydığım yerden elimdeki bıçakla testislerini kestim. Bacak arasından paçalarına sızan kan onun acı çektiğinin en büyük kanıtıydı. Bunu yaparken yüzümü buruşturmuştum çünkü bir erkek olarak bu acıyı neredeyse tatmıştım.

Adam acı içinde kıvranırken hemen ayağa kalktım ve bıçağımı gözüne soktum. "Yapma!" Diye bağlıyordu acılı sesinin içinden. Sağ gözünden bıçağı çıkartttım. Gözü bıçakta kalmıştı. Elimle bıçaktaki mavi gözü çıkarttım ve sol gözünü hedef aldım. "En azından yaşıyacaksın." Dedim ve bıçağı çektiğim gibi acıyla bağırdı. "Öldür beni! Çocuklarımın güzelliğini böyle göremem onlar beni böyle görürlerse korkarlar, öldür beni!" Canım acıdı.

Ben bu adamla ilgilenirken ateş sesini duyunca hemen gözlerini yerinden söktüğüm adamı kendime siper ettim. Adam don nefesini verdi ve yere yığıldı. Böylelikle arkasına saklayabileceğim bir şey kalmamıştı. Altında oturduğumuz ağaca doğru koşmaya başladım ve arkasına saklandım.

♠️

Sadece on üç mermim kalmıştı. Her adama bir mermi denk geliyordu. Gözlerini oyduğum adamdan sonra bütün hepsi daha dikkatli davranıyorlardı. Ağacın arkasında bekliyordum. Tam bir adamı hedef almıştım ve silahı ateşe vermiştim ki o da mermiden kurtulmayı başarmıştı. "Yolun sonundasın, çabalaman hiçbir şeye fayda etmez." Dedi Cem. "En azından bir köpek gibi ölmeyeceğim." Dedim ve hemen sağa kayıp bir adama daha sıktım fakat mermiden kaçamamıştı ama ben ıskalamıştım. "Ne için çabaladığını anlayamıyorum?" Cem'in sesinde alay vardı. Hiçbir şey söylemedim. "Ben sana söyleyeyim ahmak herif!" Arkadan bir ses geldiğinde kafamı o tarafa çevirdim. Adel elindeki silahı adamlara doğrultarak onlara doğru yaklaşmaya başladı. Şaşkın gözlerle ona bakıyordum. "Ne o, gelmemi beklemiyor muydun yoksa?"
"Evet beklemiyordum çünkü 'arkama bile bakmadan kaçarım.' Demiştin"
"Sanırım kurtların uluması buraya geri dönmemi sağladı." Dedi kahkaha atarak ve adamlardan birini hiç ıskalamadan vurdu. "Böyle yeteneklerin olduğunu bilmiyordum."
"Öğrenmiş oldun." Dedi bir adamı daha vurarak. Ağacın arkasından hemen Adel'in yanına koşmaya başladım. Ben koşarken Adel arkamdaki adamları hedef alıyordu fakat adamlar Adel'i gördükten sonra ağaçları siper olarak kullanmışlardı.

Biz de yan yana olan iki ağacın arkasına geçtik. Aramızda neredeyse beş-altı metre vardı. "Şarjör gerekiyor, verebilir misin?" Sorduğum soruyla elini cebine attı ve bana bir şarjör attı. Hemen cebime koydum. "Ee hadi ama!" Diye bağırdı Adel. "Ne oldu az önceki adamlığına Cem. Yoksa benden korkuyor musun?" Adel kahkaha attı. Cem de dahil bütün hepsi ağaçların arkasındaydılar.

"Adel eğil!" Adel'e söylediğimde beraber ikimizde dizlerimizin üzerine eğildik. Adamlar etrafımızı sarmaya başlamışlardı. "Ayak seslerini duyurmamaya dikkat etseydin emin ol beş çoktan burmuş olurdun şerefsiz!" Silahı bizi vurmak üzere olan adama doğrulttum ve onu vurdum. Yere yığılan ceset sayesinde arkasında ki adamları gördüm. Bizi arkalıyorlardı. Amaçları etrafımızı sarıp bizi ortada bırakmaktı. "Adel çok fazlalar."
"İyi de be yapacağız? Buradan nasıl çıkacağız, on adama karşı ikimiz." Sesin de korku vardı.

Ağacın arkasında ikimiz de aynı anda çıktık. Etrafımızı kontrol etmek için sırt sırta verdik ve kontrol etmeye başladık. Tam önümde bir adam ağacın arkasından çıktı ve onu anında vurdum. Bir el ateş sesini daha duyduğumda Adel'in birini vurduğunu anladım.

Birkaç ağacım arkasından sisler yükselmeye başladığında Cem'in sesini duydum. "Bu işin burada kalacağını düşünüyorsan yanılıyorsun Adel. Bir gün geri döneceğim ve patronla yüzleşeceksin!" Adım seslerini duyduğumda uzaklaştıklarını anladım. "Hadi ama, buraya kadar mıydı? Onları öldürecektim ve elim daha yeni ısınmıştı." Adel'in söyledikleri kahkaha atmama neden oldu. O da bana karşılık verdi. "Sanırım artık dönebiliriz. Çok adrenalin dolu bir gündü." Dedi.
"Evet. En azından seni daha yakından tanıyorum."

Ormandan çıkmak için yürümeye başladık. Arabaya ulaştık ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladım.

♠️

"Oha oğlum ne yaşadınız lan öyle? Tam da filmlerdeki gibi." Giray'a anlattıklarımızdan sonra Adel banyoya girmişti. "Adamlar çelik yelek giymemişler yanlarında sisli bombayla geziyorlar." Dedim ve kahkaha atmaya başladım. Giray kahkahasının içinden bir şeyler söylese de anlamıyordum. "Oğlum onu da geçtim adamın testislerini kesmişsin amına koyayım. Canın acımadı yaparken?"
"Kanka her erkek gibi benim de canım acıdı tabiki." Dedim. Odamın kapısı açıldığında Kumru abla içeriye girdi. "Sürpriz!" Diye bağırdı.  Arkasında sakladığı viskiyi havaya kaldırdı. "Zor bir görevi atlattınız ve bunu hakettiniz." Elindeki iki şişe viskiyi bilgisayar masasına koydu.

Giray'ın telefonu çaldı. Ayağa kalktı ve yanımızdan ayrıldı. "Ne bu böyle şimdi, manita mı yaptı bu?" Diye sordum Kumru ablaya. "Ben de bilmiyorum ama son günlerde telefondan kaldırmıyor kafasını. Sadece mesaj yazıyor, biri aradığında şu an olduğu gibi anında kalkıp gidiyor."
"Manita yapmış yani." Dedim.

Birkaç dakika sonra Giray odaya geri döndü. "Kim bu şanslı bu kız?" Diye sorduğum da anladı. "Eda diye bir kız. Çok güzel ve çok tatlı." Dedi bir yandan viskiyi bardaklara doldururken. "Oğlum biz göreve gittik alt tarafı, ne zamandan beri konuşuyorsunuz?"
"Aslında bir hafta oluyor konuşalı ama sen farketmedin. Biraz daha konuştuktan sonra söyleyecektim."
"Nereden tanıştınız?"
"Üniversiteden. O beni seviyormuş aslında ama utançlığından yazamıyormuş. Bir arkadaş söyledi. Ben de Instagram hesabını bulup yazdım."
"Ee sen bir şey hissetmiyor musun?" Diye lafa atladı Kumru abla.
"Hissediyorum ama sadece hoşlantı. Zamanla aşık olacağımı düşünüyorum çünkü çok tatlı be anlayışlı ve en önemlisi motor seviyor." Gözleri parladı. Giray'ın motor sevdası asla bitmeyecek sevdalardan biriydi. Giray bardakları doldurduktan sonra kapı açıldı. Adel gelmişti. "Aa bensiz mi içiyorsunuz olmaz ama böyle?" Dedi ve bana doğru yaklaşıp yanıma oturdu. Tenindeki hafif gül kokusu içime sindi. Kulağına yaklaştım. "Bu şampuanı kullanmaya devam et çok güzel kokuyor." Dedim sadece bizim duyacağımız şekilde. Kulağından uzaklaştıktan sonra bana gülümsediğini gördüm.

Biraz daha içtikten sonra hepsi odamdan çıkmışlardı. Saat daha öğlen birdi ama biz yine de içmiştik ve ben çok yorgundum. Başım az da olsa dönüyordu. Nagoya girdim ve üstündekileri çıkartıp duş almaya başladım.

Banyodan çıktıktan sonra altıma kareli pijama, üstüme ise siyah, düz ve bol bir sweat giydikten sonra yatağıma yattım. Dün tuttuğum nöbetten sonra gerçekten çok yorulmuştum. Gözlerimi kapattığım anda uykuya daldım.

Devam Edecek...

Yeni bölümü nasıl buldunuz? Ben gerçekten çok beğendim bol aksiyon doluydu bence, umarım sizde öyle düşünüyorsunuzdur. Vote ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum 💜🫶🏻

Instagram: mr.caner_1
YouTube: Mr. Caner

İkilem: KatliamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin