3. Bölüm: Furkan Yürekli

185 42 65
                                    

Kumru ablanın yanına koşa koşa gittim. "Noluyo lan?" Neden koştuğumu merak ediyordu. "Benim gibi bir seri katil daha var amına koyayım!" Şaşırmıştım. "Olabilir Bora İstanbul burası." Arkasını döndü. Elimi omzuna attım ve çevirdim. "Üstelik kız." Buna da şaşırmamıştı. "Bora kafan mı güzel senin? Olabilir. Ne olacağı belli olmaz bu şehirde. Yürü hadi pırlantalar alacağım."

Işıl ışıl parlayan pırlantaların olduğu mağazaya girdik. Ne kadar parlıyorlarsa o kadar pahallılar demekti bu.

♠️

Ellerim dopdoluydu ve artık bu alış-veriş sonunda bitti. Araabaya herşeyi yerleştirirken Kumru abla yolcu koltuğuna oturdu. Ben de yerimi aldım.

Yol boyu bize sadece rüzgârın sesi eşlik ederken Kumru abla rüzgarı kesti. "Kaç dolar kaldı acaba?" Korkulu gözlerle bana bakıyordu. "Yok be abla hepsini bitirmemişizdir. 55 milyon 567 bin dolar ne ara bitebilir?" Rahat bir nefes verdi. "Eve gidince bakmam gerekiyor. Ayrıca kimsesiz çocuklar için ayrı bir para ayarladım. Bu bizim payımızdı." Beni şaşırtmadı. Çünkü her zaman böyle yapardı. Kendisinden önce çocukları düşünüyordu. "Onlar için ne kadar ayırdın?" Arada gözlerimi yoldan ayırıp Kumru ablaya bakıyordum. "Paranın yarısını olanlara ayırdım. Ve elimizde kalan para miktarı 25 milyon dolar." Gülümsedim ve yola odaklandım.

Eve geldiğimizde direkt saate baktım. Saat çoktan 20:00 olmuştu. İnsan AVM'de nasıl zamanın geçtiğini anlamıyor?

Bagajdaki herşeyi Kumru ablanın odasına taşıdıktan sonra mekana indik. "Oraya gittiğinde yeni kimliğin olacak. Furkan'sın. Bu görevde Ferhat'ın odasında olan gizli odayı bulacaksın. İçeride kolilerce uyuşturucu var." Yüzümde şaşkınlık vardı. "Kumru abla bizene uyuşturucudan." Küçümseyici bir bakış attı. "Onları oradaki alkoller karıştırıyor ve böylelikle bir çok kadın istismara uğruyor. Kadınlara karşı ne kadar nazik olduğumu biliyorsun. Oraya gideceksin ve o siktimin uyuşturucularını yok edeceksin." Evet konuşması beni baya motive etti. Bu sefer ölüm olmayacaktı. Üstümü değiştirmek için odama çıktım. Maskeye gerek yoktu sonuçta oraya Bora değil Furkan girecekti.

Siyah bir tişört giyip üstüne de deri ceket giydim. Gümüş zincirim siyahların üstünde daha belirgin duruyordu. Bugün simsiyahtım. Pantolonum da öyle, botumu da giydikten sonra artık hazırdım. Bu yaptıklarımdan sonra beni takip etmek isteyecekler. Bu yüzden kendi arabamla değil kundakladığım arabalardan biriyle gideceğim.

Yanıma iki silah almıştım. İkisinide torpidoya koydum. Yolun daha yarısını gitmiştim ama hâlâ saat 21:15'ti.

Aklım hâlâ o kızdaydı. Güzelim kız ne yaşamış olabilir ki. Benim gibi ailesi mi katledildi? Yoksa ona tecavüz eden orospu çocuklarını mı öldürüyordu? Gözlerinde korku vardı. Parlayan mavi gözlerinde bugün gördüm. Yola dalmıştım ve karşımdan bir kamyonun neredeyse bana çarpmak üzere olduğunu korna seslerinden anladım. Kendime geldiğimde direksiyonu sağ kırdım. Zigzag çize çize gidiyordum. Toparlamaya çalışıyordum ve toparladımda. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Kız yüzünden kaza yapacaktım. Gazı kökledim.

Mekana geldiğimde arabadan indim ve valeye verdim. İçeriye gireceğim sırada iri yarı bir adam önüme geçti. Takım elbiseli, tek kulağında kablosuz telefon kulaklığı ve elinde liste vardı. "İsminizi alabilir miyim beyefendi?" Nazikti. Göründüğü gibi sert davranmıyordu. "Furkan." İsmimi söyledim ve listede beni aradı. "Soyisiminizi alabilir miyim?" Şimdi sıçtım. Telefonum titredi ve telefonuma baktım. Kumru abla yazmıştı.

İkilem: KatliamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin