20. Bölüm: Ölüm Sessizliği

47 10 8
                                    

Eda'nın nerede olduğunu anlamaya çalışırken, Kumru ablanın telefonuna bildirim geldiğinde afalladık. Kasa açılmış, evdeki bütün kameraların görüntüleri Kumru ablanın ekranına gelişti.

Kumru abla kendi odasının kamerasını açtığında kimse yoktu ama kasa açıktı. İçindeki dosyayı Kırmacı almış ve çıkmıştı.

Kumru abla bütün kameralara baksa da bir şey görememişti. Ta ki bahçe kapısının açık olduğunu görene kadar. Evden çıkarken açık olan her yeri kapatmıştım.

''Kumru abla, Eda'yı aramalıyız. Hem de hemen.'' Dedim endişeli ses tonuyla. Kendi telefonu kapatıp hemen Giray'ın telefonunu çıkarıp rehbere girdi. Eda'yı çaldırırken hoparlöre almıştık.

''Pardon geçebilir miyim?'' Eda neredeydi? ''Efendim.'' Dedi telefonu açtığını yeni fark eder gibi.

''Neredesin?'' Diye sordum hızlıca. Kumru abla ise dikkatle Eda'yı dinliyordu.

''Aşağıdayım.'' Dediğinde şok olmuştuk. ''Bir şey mi oldu Giray'a?'' Derken koşuyordu. ''O iyi mi?'' Neredeyse ağlayacaktı. ''Ölmedi de Bora, bir şey de.'' Ağlamaya başlamıştı.

''Eda bir şey olmadı kimseye sakin ol.'' Diye atladı Kumru abla. ''Bir anda gittiğin için merak ettik. Haber falan vermedin.'' Kumru abla Eda'nın ağlamasına dayanamıyor olacak ki onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

''Ben susayınca bir de acıkınca indim aşağıya.'' Çocuk gibi kendini açıklamaya devam etti. Telefonu kapatınca bir anlam veremedik. ''Kusura bakmayın.'' Diye arkadan Eda'nın sesini duyunca Kumru abla korktu.

Eda'nın gözleri ve yanakları al al olmuş, başın öne eğmiş bir şekilde bizden onu affetmemizi bekliyordu. Elindeki su ve kek aşağıda olduğunu kanıtlıyordu.

''Sorun değil ama korktuk.'' Dedi Kumru abla yanına gidip omzuna dokunarak. ''Geç hadi yemeğini ye.'' Diyerek omzuna dokunmaya devam ederken Eda ile birlikte sandalyelerden birine oturdu.

Eda'nın parası bunlara yetmiş olmalıydı. Geldiğinden beri bütün her şeyi o ödemişti. Eve hiç dönmemişti. Giray'a her an bir şey olmasından korkuyor ve onun için ölmeye bile hazır olduğundan emindim.

''Başka bir şey ister misin Eda?'' Diye sordum. Bana bakıp ardından gözlerini kaçırması istediğini fakat çekindiğini bas bas bağırıyordu. ''Ne istersin?'' Diye sordum bu sefer. Şaşkın bakışlarına şahit olduğumda ekledi:

''Aslında sandviç güzel olur.'' Dediğinde kafamı salladım ve Kumru ablaya baktım ne istediğini sorar gibi.

''Kahve yeterli. Aç değişim.''

Siparişleri aldıktan sonra aşağıya indim. ''Bir köpüklü kahve ve sandviç alabilir miyim?''

''Tabii, başka bir isteğiniz var mı?''

''Çay alırsam çok iyi olur.''

''Hemen geliyor efendim.'' Dedi ve siparişleri hazırlamaya başladığını görünce sandalyelerden birini çekip oturdum. Telefonumu çıkardığımda Esat'tan mesaj geldiğini gördüm.

Hemen bildirime tıkladım ve yazdığını sesli bir şekilde okudum. ''Bora adamlar beni saldı hem de hastanenin önüne. Neredesiniz?'' Aklım almıyordu. Nasıl olurdu da Cem böyle bir hata yapardı. Hemen içeri girmesini söylediğim bir mesajı ona gönderdiğim de mesajı gördü.

Hastanenin sürgülü kapısı açılırken ayağa kalktım. İçeriye ellerini iki tarafa açmış olan Esat girdi. Başta anlam veremedim neden yaptığını ama arkasından kafasına silahı her an sıkacakmış gibi tutan Cem'i görünce gülen yüzüm bir anda soldu.

İkilem: KatliamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin