Kırmızı kartın isteği

92 79 28
                                    

Aynı günün akşamında çatıda buluşmak için herkese tek tek mesaj atmıştım. Önemli bir şey olduğuna dair de ısrar etmiştim.

 O gün hiç odama dönmedim, kafamı toplamak için yalnız kalmaya ihtiyacım vardı zira. Hava karardığı vakit çatıya çıktım ve ardımdan kapıyı kapattım.

Kıvanç sigarasını yakmış uç tarafta otururken Leyan ve Ekin ayakta durmuş kendi aralarında hararetlice konuşuyorlardı. Ruşen ise kollarını birbirine kenetlemiş ayağının dibindeki sandığı izliyordu. Kapı sesini duyan Yasmin yaslandığı yerden kalkarak yanıma geldi. Anlaşılan ben gelene kadar kimseyle konuşmamıştı.

 Ruşen dikildiği yerden bana dik dik bakıyordu. "Ne konuşacaksın bizimle ve en önemlisi kutuyu neden yanımda getirmemi istedin?" 

Yutkundum, nereden başlayacağımı bilmiyordum. Tüm gözler üzerimde açıklama yapmam için bekliyorlardı. "Alphan'ı bizden başka kimse hatırlamıyor çünkü hiç olmamış gibi silindi bu evrenden. Şu an bizi görüyor ya da duyuyor mu emin değilim." derken sesim titredi.

"Bu da ne demek oluyor!?" diye sordu Leyan sesini yükselterek. Herkes kafayı yemişim gibi bakıyordu.

"Alphan kurala uymadığı için şu an aramızda değil." dedim ve elimi cebime götürecekken Ruşen üstüme yürümeye başladı.

"Bizim burada arkadaşımız kayıp, polise gitmemiz gerekirken sen ne anlatıyorsun!?" diye bağırdığında Ekin çocuğun göğsünden ittirdi ve sakinleşmesini söyledi. Sanki Alphan benim arkadaşım değildi, hepsinden daha fazla düşünüyordum onu. 

Olduğum yerden ayrılmadım, göz temasını bırakmadım ve cebimde duran gazete parçasını önüne attım. Ancak bu şekilde kendime inandırabilirdim. Ekin eğilerek katlanmış olan kağıdı açtı ve sesli bir şekilde okudu. "Nereden buldun bunu?" 

"Kütüphanenin  arşivinden." dedim ve devam ettim. "Kısaca kimse bize inanmayacak. Hatta 1991 yılındaki kapanma olayından sonra susturmaya da çalışabilirler." 

Kıvanç oturduğu yerden kalkarak içtiği illeti yere attı ve ardından üstüne bastı. "Bize büyük bir lanete bulaştığımızı söylüyorsun. Elmira kusura bakma ama buna inanmak gerçekten zor, üzgünüm." 

Haklıydı, benimde kabullenmem uzun sürmüştü. "Başka açıklaması yok. Parçalar birleştiğinde ancak böyle bir sonuç çıkıyor." 

Aslında hepsi içten içe durumu kabul ediyorlardı. Yalnızca gerçek dışı bir olayın içinde olduğumuzdan kafaları mantık içi sebepler arıyordu perdenin arkasında. Yasmin sessizce dinlerken bana arka çıkarak yanıma geldi. "Eğer devam etmezsek bizde kural ihlali yapmış olacağız." dedi. Ona minnettar bir bakış attıktan sonra ekibe geri döndüm.

"Tamam devam edelim." diye cevap verdi Ekin. Bana hepsinden daha fazla güveniyordu. Onunla beraber eskiden kurduğumuz çemberi yeniden oluşturduk. 

Diğerleri de daha fazla itiraz etmek istemedi ve teker teker yanımıza oturdular. Kimin çekmesi gerektiğinden emin değillerdi. Kırmızı kart gelene kadar verilen cevaba göre ilerlemek zorundaydık. Ekin elini kartlara uzattığı zaman onu durdurdum. "Leyan'ın çekmesi gerek çünkü Alphan'ın cevabı oydu." 

Şaşkınlık içinde bana döndüler, o günün gecesi olan konuşmamızdan kimseye bahsetmemiştim.  Aralarından biri bana sözel bir saldırıya geçmeden konuşmaya başladım. 

"O günün gecesi bahçede otururken yanına gittim. Bana Ekin'in gölgesi gibi hissettiğini ama buna Leyan'ın sebep olduğunu söyledi. Sizin gözünüzde onsuz bir hiç olduğunu düşünüyordu." 

Artık aramızda sır olsun istemiyordum. Bunu bilmeleri gerekiyordu. "Keşke bunu bana söyleseydi. Ben rahatsız olduğunu anlayamamıştım." dedi Leyan sessizce, gözleri doldu. Elbette üzülmüştü ve vaktinde konuşarak halledilebilecek ufak bir şey bu denli hale gelmişti. "Onunla küs ayrılmak istemezdim."  Derin bir nefes aldı ve kendine gelerek kart çekti. "Orada bulunan herhangi birinin sadece senin bildiğin bir sırrını söyle." 

Abeluroba'nın Lanetli OyunuOnde histórias criam vida. Descubra agora