Miras

15 11 2
                                    

1983 Yılı Gürcistan, geçmişten kesitler

Yaz okulunun birçok inşaatı bitmişti şimdi ise resmi işlerle uğraşılıyordu. Seneye kadar okul açılmış olacaktı, reklamlar ve ilanlar çoktan verilmişti gazetelere. Sonunda hayallere giden merdivenin zirvesi görünmüştü.

O gece Tiflis karanlık bulutlar ile kaplıydı.

Yağmurlu bir zamandı. Neredeyse sel olabilecek bir fırtına vardı dışarda.
Ağaç dalları camlara tüm gücüyle vururken, şimşek sesleri onlara bir hiç olduklarını hatırlatıyordu.

İlona yataktan çıkarak arkasını döndü. "Bu yaptığımız büyük bir hataydı." dedi, nefes nefese kalmıştı.

Üstünü giyinirken Anton önüne geldi ve yanına eğilerek kızın ellerini avuçlarının arasına aldı. "Bu yanlış değildi. Hata da değildi. Ben seni seviyorum ve bu yaşadığımız öylesine bir şey olamaz." dedi, gözleriyle bir umut sevildiğini duymak istiyordu. 

"Anton ben üzgünüm." dedi İlona ve ellerini geri çekerek başka bir yöne çevirdi kafasını. Çakan şimşekler karanlıkta kalan odayı aydınlatıyordu.

"O zaman neden benimle birlikte oldun, bunu da açıkla!" diye bağırdı Anton dağılmış saçlarını öfkeyle geriye atarken. 
Paramparça olmuştu bu sözler karşısında.

"İnsan bazen böyle hatalara düşebilir. Kendimde değildim ne düşündüğümü bilmiyordum. Emily ve Pawel arasında geçeni öğrendikten sonra... duygusal anımdaydım üzgünüm. İntikam almak istedim ondan." dedi İlona kendini savunmaya çalışırken. 

O an Anton aşkın onu ne kadar da aptala döndürdüğünü fark etti. "Sen kafayı yemişsin! Ne hale geldiğine bir bak, lanetin olmuş bu çocuk ve aşkı." 

İlona derin bir nefes aldı. "Ben seni kaybetmek istemiyorum bu sebep yüzünden." 

Anton sinirden gülmeye ve odanın iki yanında tur atmaya başladı. Sonunu düşünmeden atılmış bir adımdı bu. "Küçümsediğin sebep bu mu!?" dedi, ses tonunu azda olsa dindirdi devam ederken. "Senin sebep dediğin şey, duygularım." 

Çok zaman geçmeden Anton öksürük krizine girmeye başladı. Ciğeri çıkacakmışcasına öksürüyordu. İlona hemen yataktan kalkarak onun yanına eğildi. "Neyin var iyi misin?" 

Genç kız, Anton'un elini tuttuğunda kan gördü. Her ne kadar Anton bunu saklamaya çalışsa da.

"Bu kan? Ağzından mı geldi!? Bu ciddi bir şey, hekime gidelim." 

Ama Anton bunu istemiyordu. "Ölüyorum ben İlona."
Bu sözle birlikte sessizlik oldu her yerde. Ağaç dalları, şimşek saygılarından susmuştu sanki.

İlona ağlamaya başladı ve eğilerek dostunun boynuna sımsıkı sarıldı. "Saçmalama, ne diyorsun sen ölmeyeceksin. Daha ortağın olacağım." 

Anton kızın yüzünü avuçladı, gözlerinin içine baktı. "Üzgünüm ama bu doğru. Akciğer kanseri. Bir yıldan az bir zamanım kaldı. Sandığa bir dilek diledim benim olman için.." 

Göz yaşlarını daha fazla tutamadan ağlamaya başladı delikanlı da. Genç kız ise onun göğsüne yaslandı ağlarken. "Sana dedim o iletti bırak diye.." diye haykırdı kız göğsünü yumruklarken. Anton ise saçlarını okşadı, sessizlik istiyordu. 
Öyle kalmak istiyordu.

Birkaç hafta önce öğrenmişti hastalığını fakat hiçbir şey anlatmamıştı, o ana kadar.

*Birkaç gün sonra*

Abeluroba'nın Lanetli OyunuWhere stories live. Discover now